Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Finans

Bilançolarda Fonksiyonel Para Biriminin Önemi
Ülkemiz 1980’li yıllardan sonra serbest piyasa ekonomisine geçerek dışa açık ekonomi modelini benimsedi. Dışa açıklıkla gelen serbest piyasa ekonomisiyle beraber yabancı para kullanımı o günden bugüne yayılmaya devam ediyor. Zaman içerisinde, yabancı para kullanımını kısıtlayıcı mevzuatların esnediğini, hatta diğer liberal ekonomilerle kıyaslandığında asgari düzeye indiğini söyleyebiliriz.
  • 9 Şubat 2024 17:40
  • Dr. Ali Yürüdü
Bilançolarda Fonksiyonel Para Biriminin Önemi

1990’da 32 sayılı karar olarak bilinen Türk Parasını Koruma Hakkındaki Karar’da yapılan değişikliklerle, Türkiye’de yerleşik kişilere sınırsız döviz bulundurma ve transfer etme gibi haklar tanındı. Bu kararların gerçek kişiler üzerinde bireysel olarak kısa süreli artıları olmuş gibi göründü. Ancak 2003-2011 yılları arasında hanehalkı; özellikle döviz kurlarında pek hareket olmamasını kanıksayarak dövize endeksli krediler kullandı. Bir para ikamesi söz konusu değildi. Hatta ulusal paranın değerinde düşüş olmaması da güven tazeliyordu. Ancak bir yerden sonra yükselen döviz kurları, ödeme sorunlarını beraberinde getirince; nihayet 2009 yılında dersimizi almış olduk ve gerçek kişilerin döviz kredi kullanım serbestiyeti kaldırıldı. Böylece belki de ileride yaşanabilecek çok büyük ekonomik ve sosyal çöküşün önüne geçilmiş oldu.


Bugün Geldiğimiz Noktada Türk Lirası’nın Ekonomide Yeri


O günden bugüne geçen süreçte ekonomik konjonktür itibariyle para ikamesini pek anmaz olmuştuk. Ancak gerek yurtiçi gerekse yurtdışı gelişmelerden kaynaklı ekonomimizde yaşanan olumsuzluklarla 2018 yılından sonra Türk Lirası’nın hızlanan değer kaybı, TL’de kalmanın cazibesini hızla eritmeye başladı. Bu dönemde gerek şirketler gerek bireylerin gelir, yatırım ve harcama kalemleri dövizleşti. Söylemler de eylemler de dövize yönelik hale geldi.


Örneğin vatandaşlar arası gayrimenkul alış-verişlerinde dahi dolar karşılıklar üzerinden pazarlıklar yapılır hale geldi. ‘Dolarize’ olduk. 2018 yılının son çeyreğinde bu durumu engellemek için yine 32 sayılı Türk Parasını Koruma Kararlarında ek önlemler alındı ki çoğu esasen haklı ve daha önceden alınması ve uygulanması gereken kurallardı. Çok basit tabirle bu kararlarda yabancı para geliri ve yabancı parayla işi olmayanların döviz kredisi kullanımları kısıtlandı


Bu süreç akabinde yabancı parayla iş yapan şirketler özelinde bu yaşananların finansal tabloları üzerinde etkilerini görmeye başladık. Özellikle yoğun olarak yabancı para kredi kullanan, yatırımlarını uzun vadeli döviz kredileri ile yapan şirketler bu süreçten etkilendi. Bu şirketler gerçekleşmiş veya henüz gerçekleşmemiş kur farkı zararlarından dolayı finansal tablolarında hem net karlılıkları hem de özvarlık değerlerinde kayıplar yaşadı. Bu durum; yatırımlarda veya işletme sermayesi ihtiyaçlarına ilave fon sağlayabilmek için başvurdukları finansal kuruluşlar nezdindeki değerlendirmelerine de olumsuz yansıdı. Yani sorun; sorunu doğurdu.


“Her şeyim dolarda” söylemi


Her şeyi dolarla düşünmeye başlayan şirketler, bu kez kulaktan dolma bilgilerle “bu kez muhasebeyi de dolarla tutmaya başlama” talebi ile gelmeye başladı. Çünkü “her şeyleri dolarlaydı. Alışları, satışları, işçilikleri bile dolar ile takip ediyorlardı. Bunun sonu kendilerince reel değerlerini göstermek için dolar muhasebesi ve dolar raporlaması yapma istekleri oldu.


Bu noktada finansal raporlamadaki adresimiz TFRS/IFRS olduğu için döviz raporlamayı hangi şirketler yapılabilir buna bakmamız gerekiyor. Bu konu TMS/IAS 21 nolu standardında açıklandığı üzere fonksiyonel (yani geçerli) para birimi, bir şirketin faaliyet gösterdiği ana ekonomik bölgenin para birimidir. Ve raporlama para birimi olarak şirketin finansal tablolarını düzenlediği para birimidir.


“Yabancı para birimi” ise, raporlama para birimi dışındaki herhangi bir para birimidir. Standarda göre faaliyette bulunduğu temel ekonomik çevre, genel olarak nakit yarattığı ve harcadığı çevredir. Geçerli para birimini tespitte mal ve hizmetlerin satış fiyatlarını, mal ve hizmetlere ilişkin işçilik, hammadde ve diğer maliyetleri en çok etkileyen para birimine bakılır. Ağırlıklı olana göre raporlama birimi belirlenir. İlgili standartta ek olarak fonlama ve tahsilatın da etkilendiği para birimini de göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş durumda.


Fonksiyonel/geçerli para birimi tüm bu verilere bakılarak şirket yönetiminin karar vermesi gereken bir husustur. Ve bu karar süreci TFRS/IFRS’e göre raporlama yapılmaya başlandığı dönemde sorgulanarak alınmalıdır. ‘Her şeyinin dolar’ olduğu düşünülen bir işletmede faturaların, tahsilatların, hammaddelerin, ödemelerin, fonlamanın fiilen dolar ağırlıklı olması gerekir. Yani dolara endeksli bir hammaddeyi alırken TL fatura ve TL ödeyerek alıyorsanız bunu dolar olarak sayıp ve “fonksiyonel para birimim dolar” demek uygun değildir.


Örnek vermek gerekirse, hammadde yoğun bir işletme ithal ettiği hammaddeyi, üretip mamul haline getirdikten sonra yine ağırlıklı olarak ihraç ediyorsa ve bunu aynı ağırlıktaki para biriminde yapıyorsa bu şirketin fonksiyonel para birimi yabancı para birimi olabilir.


TL Raporlama Zorunluluk Değildir


Ülkemizde başka bir yanlış kanı ise eğer bir işletme Türkiye’de kurulu ve Türk mevzuatına tabi ise TL raporlama yapma zorunluluğunun olmasının düşünülmesidir. Türkiye’de kurulu olup da fonksiyonel para TL harici birçok şirket bulunuyor.


Hatta bunların 25 tanesi de BİST’de işlem görüyor. Muhtemelen bu yanlış algı, mevzuatlarımız gereği fonksiyonel raporlama birimi her ne olursa olsun ‘Sunum’ para biriminin TL olmasından kaynaklanıyor. Bir diğer husus ise fonksiyonel para birimini belirleme zamanı. Örneğin 2016 yılında TFRS gereği raporlamaya başlamış ve geçerli para birimini sorgulamadan TL olarak raporlamış bir işletme, 2020 yılında bu sorgulamayı yaptığında standartlara aykırı bir durum ortaya çıkıyor. Ekonomik çevresinde çok önemli bir para birimi değişikliği olmadan bir işletmenin fonksiyonel / geçerli para birimini değiştirmemesi gerekir.


Son 20 yılda tüketici fiyatları yaklaşık 18.5 katına çıktı. TL karşısında dolar 21 kat, euro da 18.5 kat güçlenmiş. 2023 yılsonu finansal tablolarda uygulanmaya başlanacak enflasyon muhasebesiyle birlikte duran varlık yatırımları yüksek olan şirketlerde karlılıkların nasıl etkileneceği öngörülemese de özvarlıkları arttıracağı kesindir. Bu uygulama, yukarıda bahsettiğim standartlardan dolayı döviz bazlı raporlama yapmak isteyen, ancak uymayan işletmelerin finansal tablolarında hiç değilse reele yakın değerler sunulmasına katkı sağlayacaktır.


Son olarak, enflasyon muhasebesinin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte TMS/IAS 21 standardına ilginin de azalacağı kanaatindeyim.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Çin’in Yükselen Yeni Merkezleri
Çin’in Yükselen Yeni Merkezleri
Hong Kong’un yüksek kiraları genç profesyonelleri Shenzhen’e yönlendiriyor.
ABD’de Ekonomistlerin Getiri Eğrisi Tartışması
ABD’de Ekonomistlerin Getiri Eğrisi Tartışması
80 yıllık bir teorik model üzerindeki tartışmanın gerçek kazananı ABD ekonomisi oldu
Hollywood Rahatsız, Hem de Çok…
Hollywood Rahatsız, Hem de Çok…
Okuduğumuz kitapların, dinlediğimiz müziklerin, seyrettiğimiz filmlerin insan olmayan farklı bir kaynaktan yaratılması belki de bize farklı bir perspektif verecek.
Tüketici Eğiliminde Farklı Bakış: Z Kuşağını Anlamak
Tüketici Eğiliminde Farklı Bakış: Z Kuşağını Anlamak
Z kuşağı satın alma gücü ve harcanabilir gelir açısından giderek daha güçlü hale geliyor
Bildiklerimizi Unutmaya ve Yeniden Öğrenmeye Hazır mıyız?
Bildiklerimizi Unutmaya ve Yeniden Öğrenmeye Hazır mıyız?
Yakın geleceğimiz, sınırların zorlandığı ve imkansızın mümkün kılındığı bir dönem olacak gibi görünüyor
Hedefi Revize Etmek mi Daha Şahin Yoksa Yerinde Tutmak mı?
Hedefi Revize Etmek mi Daha Şahin Yoksa Yerinde Tutmak mı?
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
Dişli Sendikaların Güçlü Dönemi
Dişli Sendikaların Güçlü Dönemi
Yüksek enflasyon koşullarında ücret artışları kritik önem kazanırken güçlü sendikaların üyeleri toplu sözleşmelerde ciddi kazanımlar elde etti. En çok üyesi bulunan Hizmet İş’te ücret artışları yüzde 53’ten başlayıp yüzde 166’ya kadar ulaşırken, Türk Metal ilk 6 ay için yüzde 98 zam aldı. Lastik İş’e bağlı kimya işçilerinin ortalama geliri 65 bin liraya yaklaştı.
Çocuklarımızın Eğitim Ücretleri Bizi Stresten Öldürüyor
Çocuklarımızın Eğitim Ücretleri Bizi Stresten Öldürüyor
Anne babalar eğitim masraflarındaki artışları hakkaniyetli bulmuyor, hatta eğitim kurumlarının durumdan istifade ettiklerini düşünüyor
Ekonomi Stratejik Amaçlar İçin Nasıl Kullanılır?
Ekonomi Stratejik Amaçlar İçin Nasıl Kullanılır?
Devletlerin ve devlet bloklarının ekonomik araç ve yöntemleri güç elde etmek amacıyla kullanması anlamına gelen Jeoekonomi, bugünün uluslararası ilişkilerde yaşananların açıklanmasında yardımcı olabilir
Lüks'ün Krizi Kısa Sürüyor
Lüks'ün Krizi Kısa Sürüyor
Finans piyasalarında 2023 yılında en çok konuşulan hisselerin başında Muhteşem Yedili (Apple, Alphabet, Amazon, Nvidia, Meta, Microsoft, Tesla) yer aldı. İkinci sırada ise Lüks Tüketim Hisseleri var. Lüks ürünler sahiplerine statü kazandırırken, bu şirketlerin hisseleri de yatırımcılarına enflasyon karşısında korunma sağladı
Şahin Gölgesi
Şahin Gölgesi
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, ilk enflasyon raporu toplantısında, bankanın beklentilerini sabit bırakırken, sıkılaşma çerçevesindeki şahin söylem dikkat çekti.
Türkiye, Asya trenine atlamakta gecikiyor
Türkiye, Asya trenine atlamakta gecikiyor
Küresel ekonomik büyümenin ve ticaretin önemli bir kısmı Asya'da gerçekleşiyor. Türkiye ise küresel ekonominin en canlı olduğu bu bölgeden yeterince pay alamıyor.
Çin ve Rusya’dan Kaçan Fonlar Türkiye’ye Gelir mi?
Çin ve Rusya’dan Kaçan Fonlar Türkiye’ye Gelir mi?
Çin’in tam tersi biçimde Türkiye için olumlu görüşlerin yağdığı bir dönemden geçilse de yabancı yatırımcılar, henüz hisse senedi ve tahvil yatırımlarında büyük pozisyon almıyor. Peki sermaye akımlarının Çin’den kaçtığı bu dönemde Türkiye sermaye akımlarına ev sahipliği yapabilir mi?
Mevduat Faizleri Borsadaki İştahı Azaltır mı?
Mevduat Faizleri Borsadaki İştahı Azaltır mı?
Politika faizindeki artışa rağmen ocak ayında mevduat faizlerinde yaşanan düşüş yatırımcının borsaya olan ilgisini artırıyor. Yılın ilk enflasyon raporunda son dönemde atılan adımların TL mevduat tercihini olumlu etkileyeceği değerlendirilirken, enflasyonda en yükseğin geri kalması ve mevduat faizinin yüzde 50’nin üzerine çıkması borsa yatırımcılarını sabit getiriye yönlendirebilir.