2024’te elektrikli otomobil satışları yüzde 25 artarak 17 milyona ulaştı. 2035’e kadar elektrikli araçlara olan talebin keskin bir şekilde artması beklenirken, bataryalara yönelik talep de gündemde kalmaya devam ediyor. Elektrikli araçların yükselişi, geliştirilmiş lityum bataryalara olan ihtiyacı artırırken; standart lityum-iyon pillere kıyasla daha avantajlı, üretimi daha uygun maliyetli ve çok daha yüksek depolama kapasitesine sahip batarya arayışlarını da hızlandırdı. Kritik hammaddeler arasında kükürdün, lityum-iyon pillerin üretiminde kullanılan kobalt, nikel ve diğer hammaddelere kıyasla daha çevre dostu olması, batarya sektörünün önümüzdeki yıllarda çokça tartışılacağının da işaretini veriyor.
Avrupa Birliği ise global batarya teknolojisi ve üretim kapasitesi yarışında kritik bir noktada bulunuyor. Hammadde, işleme ve imalat dahil olmak üzere tedarik zincirinin büyük bir kısmının ve küresel üretimin yüzde 75’ini kontrol eden Çin başta olmak üzere AB dışı aktörlerin hakimiyetinde bulunuyor. Bu da otomotiv sektörünün AB içinde en çok gündeme getirdiği konular arasında yer alıyor.
Enerji dönüşümünde önemli adım: Bataryalar
Avrupa Birliği’nin enerji dönüşümünün merkezinde yer alan batarya üretimi, yenilenebilir kaynaklar için güvenilir enerji depolama sağlayarak ulaşım, enerji ve sanayi gibi sektörlerin karbonsuzlaştırılması için en önemli adımlardan birisi olarak görülüyor. Enerji şebekesinin istikrarını ve güvenilirliğini sağlayarak yenilenebilir enerjinin anahtarı olarak da öne çıkıyor. Batarya satışları, AB’de artan elektrikli araç satışları ile de yükselişe geçerken, lityum iyon piller tercih edilen seçenek haline geliyor. AB, lityumu özellikle batarya sektöründe kritik bir hammadde olarak kabul ederken, lityum-iyon piller, ulaşım sistemlerinin karbonsuzlaştırılması için önem taşıyor. Elektrikli araçlarda kullanımının pazarda önemli bir büyüme sağlaması beklendiği için, AB’nin lityum stratejisi; Kritik Hammaddeler Yasası (CRMA) ve döngüsel ekonomi ilkeleri üzerine inşa edilerek, ithalata bağımlılığı azaltmayı ve dayanıklı bir değer zinciri oluşturmayı hedefliyor.
Uzun vadeli stratejiler arasında otomotivde ilk önemli adım da batarya
AB’nin uzun vadeli batarya stratejisi; ekonomik büyüme, teknolojik bağımlılığın azaltılması, pillerin stratejik endüstrilere erişim ve kontrol açısından jeoekonomik rekabetin merkezinde yer alması gibi nedenlerle, Avrupa egemenliğinin sağlanması açısından stratejik bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. Elektrikli araçlarla birlikte talebin katlanarak artmasının öngörülmesiyle, Avrupa Komisyonu, Avrupa pazar potansiyelinin 2025’ten itibaren yıllık 250 milyar euro seviyesine kadar çıkabileceğini tahmin ediyor. Bu artan pazar, katma değeri yüksek işler yaratmak ve Avrupa’nın otomotiv endüstrisinin rekabet gücünü artırmak için bir fırsat olarak görülüyor. “AB’nin kararlı yatırım planları hayata geçmezse, enerji ve e-mobilite geleceği için kritik bir teknolojiye dış tedarikçilere aşırı bağımlı hale gelme riski belirginleşiyor ve AB’nin tedarik zinciri kesintilerine veya jeopolitik gerilimlere karşı savunmasız kalabileceği düşüncesi güç kazanıyor. Jeoekonomik boyut ise, altyapı yatırımlarıyla birlikte lityum, kobalt ve nikel gibi kaynakların kontrolünün jeopolitik bir mücadele alanına dönüştüğü ve ülkelerin bu alanda milyarlarca doları Ar-Ge’ye aktardığı araştırma ve inovasyon adımları gözlemlendiğinde daha da önem kazanıyor.
AB’nin otomotiv sektörünün endişesi ve güncel batarya üretimi
Otomotiv sektörü açısından AB’nin batarya üretimindeki durum endişe verici olarak görülüyor. AB, batarya üretiminde temel bileşenlerin ithalatına büyük ölçüde bağımlı, rakiplerine kıyasla sınırlı yerel madencilik ve rafineri kapasitesine sahip ve döngüsel ekonomiyi sağlamak için gerekli olan kullanılmış bataryalar için yeterince gelişmiş bir geri dönüşüm altyapısına sahip değil. Bu durum genel olarak otomotiv sektörünü de kaygılandırıyor. Çin’in batarya üretimindeki büyük kapasitesi, Çin’deki batarya fiyatlarının artık diğer ülkelere göre yüzde 50 daha ucuz olduğu anlamına geliyor. Avrupa’nın batarya ithalat vergi tarifelerinin düşüklüğü ve tedarik zincirinin büyük bir kısmının halihazırda AB dışı ülkelerde gelişmiş olması, AB menşeli batarya yatırımlarının azalmasına geçmişte imkân sağlamıştı.
AB, otomotiv üreticilerinin bataryalara ve batarya üreticilerinin hammaddelere olan ithalat bağımlılığını uzun süredir devam eden bir sorun olarak değerlendiriyor. Batarya hammaddelerinden lityum açısından AB, dünya üretiminin yalnızca yüzde 0,1’ini karşılıyor. Bu düşük oranlar, Avrupa’daki yüksek katma değerli batarya bileşenlerinin üretim rakamlarında da görülüyor ve bu durum, AB’yi yeni yatırım hamleleri yapmaya yönlendiriyor.
AB’nin batarya stratejisi
AB’nin batarya stratejisi, otomotiv sektörünün geleceğini belirlerken, tüm değer zincirini geliştirmeyi, gerekli yatırımları sağlamayı ve mevzuat gecikmeleri ile sürdürülebilir uygulamaların yüksek maliyetleri gibi zorlukları aşmayı hedefliyor. Amaç, kıtanın endüstriyel geleceği, enerji dönüşümü ve kritik altyapısı açısından hayati öneme sahip olan batarya sektörünü başarıyla sürdürmek için uygulanabilir bir strateji geliştirmek ve bunu hayata geçirmek. Avrupa’da yenilikçi, rekabetçi ve sürdürülebilir bir batarya ekosistemi geliştirmeyi hedefleyen Avrupa batarya ittifakı, madencilikten geri dönüşüme kadar sanayi ve inovasyon alanında 800’den fazla aktörü kapsıyor. Avrupa’da yenilikçi, rekabetçi ve sürdürülebilir bir batarya değer zinciri geliştirmeyi amaçlıyor.
Bataryada geri dönüşüm artan elektrikli araç talebi için önemli
Elektrikli araç bataryalarının daha sonra sabit enerji depolama bataryaları olarak yeniden kullanılmasını kolaylaştırmak amacıyla taşınabilir piller için yeni toplama hedefleri belirlendi: 2027 yılına kadar yüzde 63, 2030 yılına kadar yüzde 73. Ayrıca zorunlu toplama oranları ve lityum geri kazanımı ile diğer kritik malzemeler için özel hedefler kondu.
Geri dönüşüm verimliliği hedefleri ise 2025 yılına kadar nikel-kadmiyum pillerde yüzde 80, kurşun-asit pillerde yüzde 75, lityum bazlı pillerde yüzde 65 olarak belirlenmiş olup, 2030 yılına kadar daha yüksek hedefler öngörülüyor. Tüm bataryalarda ayrıca QR kodlu bir “batarya pasaportu” zorunlu hale getirildi; bu, üretim, test ve geri dönüşüm bilgileri de dahil olmak üzere pil hakkında ayrıntılı verilere elektronik sistemler aracılığıyla erişilebilmesini sağlıyor.
AB, lityumu özellikle pil sektöründe yeşil enerji geçişini ilerletmek için kritik bir hammadde olarak kabul ederken, AB’nin Çin, Şili ve Arjantin gibi ülkelerden ithal edilen lityuma olan bağımlılığı, tedarik zinciri kesintilerine ve fiyat dalgalanmalarına maruz kalmasına neden oluyor. Bu nedenle AB içerisinde 380 metrik ton lityum üreten Portekiz gibi lityum çıkarma ve rafinasyonunda yerel kapasitenin geliştirilmesi, bu kırılganlığın azaltılması için kritik öneme sahip.
2030 ve sonrası için AB yol haritası
Coğrafyalardaki ticari anlaşma değişimleri, batarya sektöründe AB’yi dönüştürmek amacıyla dijital teknolojiler ile batarya araştırmalarını birleştirip destekleyen araştırma eylemlerini ana hatlarıyla üretim ve geri dönüşüme odaklıyor. Bu çerçevede yüksek performanslı, güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir bataryalar geliştirmek, Avrupa endüstrisini çığır açan teknolojilerle güçlendirmek ve hem yerleşik hem de gelişmekte olan pazarlarda liderliği sağlamak hedefleniyor. AB’nin batarya stratejisi birkaç temel alana odaklanırken, en önemlileri Kendi Kendini Onarma, Üretilebilirlik ve Geri Dönüştürülebilirlik olarak özetlenebilir. Sürdürülebilir bataryalar geliştirmek için gerekli temel araştırma alanlarını kapsayan ana temalar; batarya arayüzleri ve malzemelerinin hızlandırılmış keşfi, akıllı işlevlerin entegrasyonu ve geleceğin kimyaları. Bu strateji, geleceğin batarya icadını kolaylaştırmak için kimya alanında farklı bir yaklaşımı ifade ediyor.
Bataryada global bakış ve AB
Batarya endüstrisinde devam eden inovasyona rağmen, batarya tedarik zincirlerindeki yoğunlaşma son yıllarda hükümetler arasında güvenlik endişelerine yol açıyor. Bataryaların ve tedarik zincirlerinin üretimini çeşitlendirmenin zaman alması nedeniyle, üretimi genişletmekle ilgilenen her ülkenin, yerel üretimi desteklemek, uzmanlıklarını geliştirmek ve Çin’e kıyasla üretim maliyeti farklarını azaltmak için zamana ve yatırıma ihtiyacı olacak. Bu tür çabalar sürdürülebilir batarya talebini desteklemek için önemli olsa da, bugün pil pazarının yüzde 85’ini oluşturan elektrikli araç satışları, yeterli hacim yaratabilen tek itici güç olarak öne çıkıyor. Otomasyonu, dijitalleşmeyi ve inovasyonu stratejik olarak dağıtmak da Çin üretimiyle rekabet edebilecek yeterli üretim verimine ulaşmada ve tedariklerin çeşitlendirilmesini kolaylaştırmada önemli bir rol oynayacak. Batarya üreticileriyle ortak girişimler veya teknoloji lisans anlaşmaları yoluyla iş birliği yapılması, yerel pil üretimi için gereken zaman ve yatırım miktarını azaltabilir ve böylelikle yerel tedarik zincirleri geliştirebilir.
Bir diğer önemli kaldıraç ise uluslararası iş birlikleri. Birçok bireysel pazar, pillerin ve bileşenlerinin üretiminde gerekli yatırımları mümkün kılacak kadar büyük olmayabilir. Bu durumda ise kaynak açısından zengin ülkelerle iş birliği gerekebilir.