Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Ekonomi

Çöpü Kimin Topladığı ile Parasal Sıkılaşmanın İlişkisi Var mı?
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
  • 24 Şubat 2024 10:44
  • Açıl Sezen
Çöpü Kimin Topladığı ile Parasal Sıkılaşmanın İlişkisi Var mı?

Yerel seçimlere bir ay kaldı.


Hangi belediyede kimin seçileceği mahalli bir tercihten ibaret gibi görünmekle birlikte, gerçeğin öyle olmadığını biliyoruz.


İşin siyasi boyutu ilgi alanımıza girmiyor


Muhalefetin kendi içindeki yapısının nasıl değişeceği ya da iktidarın genel seçim başarısını sürdürüp sürdüremeyeceği siyasetin konusu.


Ancak seçim sonuçlarının iktidarın ekonomi politikaları üzerinde yaratabileceği potansiyel etkileri önemsemek gerektiğini düşünüyorum.


“Kapımdaki çöpü kimin toplayacağı neden benim yatırım ya da işimde etkili olsun ki” bakış açısı teorik olarak doğru; ancak pratikte pek öyle olmadığını söyleyebiliriz.


Sadece bir önceki yerel seçimin öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelere bakarsak dahi ekonomi politikaları adına önemli çıkarımlar yapabiliriz.


Zira Muallim Naci’nin harika sözüyle hafıza-i beşer nisyan ile malül. 2019 yerel seçimlerinden önceki dönem, Türkiye’de 10 Ağustos kur krizinin yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir dönemdi.


Kurdaki sert yükselişe gerekçe Londra’nın elindeki TL olarak görülmüş, bunun seçim öncesinde tekrarına müsade etmemek adına swap kanalı kurutulmuştu.


Piyasa ile aynı sayfada olduğu düşünülen dönemin Yeni Ekonomik Programı ile TL pozisyon açan fon yöneticilerinin TL’ye erişimleri bir anda kapatılmıştı.


Pozisyon kapatma çabasıyla herkesin aynı anda yüklendiği kapıda yaşanan sıkışma, swap faizlerinin yüzde 1.000’lerin üzerine çıkmasıyla sonuçlanmıştı.


Sonuç, Türkiye piyasasında bulunan portföylerin neredeyse sıfırlanması oldu. 128 milyar dolar tartışmalarının temel gerekçesini de bu oluşturuyordu.


Merkez Bankası’nın o kaynakları ve sonrasında çok daha fazlası, yabancı yatırımcıların Türkiye’den çıkışını fonlamak için kullanıldı.


Gelelim bu yerel seçimlere


Türkiye bu yerel seçimlere çok daha farklı bir atmosferde giriyor.


Konvansiyonel politikalara geçmiş, faizi artırmış ve yapılan regülasyonların 2.5 yıllık tahribatını onarmak için yürütülen bir politika bileşimi var.


O dönemde “kovaladığımız” uluslararası yatırımcılara bugün büyümeyi finanse edebilmek ve akımı doğru yönetebilmek için ihtiyacımız var.


Ancak, geçmişin hayaleti mevcut yönetimi kovalamaya devam ediyor.


Önceki dönemde kullanılan başta KKM olmak üzere araçların parasal aktarım mekanizması üzerinde yarattığı sorunlar bugünün likidite sorunu olmaya devam ediyor.


Buna, Merkez Bankası’nın Haziran sonrasında uyguladığı swaplar yoluyla rezervi güçlendirme çabasının getirdiği ekstra likiditeyi de ekleyin.


Swap kanalının kullanımı “Artık rezervimiz güçlü” demeye yaradı belki, ama piyasada yarattığı yan etki faiz artırımlarının gücünü azaltıcı oldu.


Kaldı ki, bugün bu kanal yavaşladığında hızlı rezerv erimesi olarak da karşımıza bu kez olumsuzluk olarak çıkmaya başladı.


Sonuçta Türkiye tarihinin en büyük sıkılaşmalarından birini yaptığı halde, “acıtan”, “harcamaktan korkutan”, “tasarrufa yönlendiren” bir dezenflasyonist ortam yaratamıyor.


Gerçekten yapılmak istendiğinde bu ortamı yaratmak çok zor değil.


Ancak sadece para politikası ile bunu sağlamak da çok mümkün değil.


Örneğin uluslararası yatırımcıların son çeyrekte başladığı girişler, para politikasında bakışın satın alındığının göstergesiydi.


Ancak sonrasında enflasyonun üzerinde yapılan asgari ücret artışları ile birlikte talep enflasyonunun durmayacağı kanısı, yabancı yatırımcıların girişlerini sınırlandırdı.


Tercihler, ekonomi yönetiminin duruşuna rağmen siyasetin bakış açısının belirleyici olduğunun teyidi olarak okundu.


Yatırımcıların hızlı girişlerden imtina etmelerinin önemli gerekçelerinden birisi bu oldu.


İkinci olarak doların sürekli olarak “sabit ve hareketsiz” çizgisi de sorunlu görülen alanlardan birine dönüştü. Son yıllarda arka arkaya yapılan ve işe yaramayan “Maginot Hattı” savunmaları hem Türk hem de uluslararası yatırımcıların hatıratında yer tutmayı sürdürüyor.


Dolayısıyla bu kadar uzun süre kontrol edildiği düşünülen kurun, seçim sonrasında “salınacağı” beklentisi içerde de dışarda da pozisyonlara yansımaya başlıyor.


Offshore’da TL lehine açılan pozisyonlar ufak ufak kapanıyor.


İçerde ise hem perakende yatırımcıların spot döviz talepleri hem de DDM dönüşlerindeki döviz tercihleri artıyor.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteğiyle uyguladığımız politikalar seçim sonrasında da hedeflerimiz doğrultusunda devam edecek.


Dolaşıma kasıtlı olarak sunulan spekülasyonlara itibar etmeyiniz” twiti de, TCMB’nin PPK metninde yer verdiği “TL’nin reel değerlenmesine devam edeceği” vurgusu da bunları yönetmeye dönük olarak okunabilir.


Sonuç olarak kıssadan hisseleri sıralarsak:


● Merkez Bankası sıkı durduğunu düşünüyor, gerekirse daha da sıkılaşacağını artık açıktan söylüyor.


● Merkez Bankası bu sıkılığı çok uzun süre koruyacağının altını çizdiği gibi, faiz indirimi gibi bir niyetin hedefe yaklaşana dek kesinlikle gündeme gelmeyeceğini de net olarak aktarıyor.


● Kur politikasında geçen seçimle bu seçim arasındaki farkı görmek gerekiyor. Faizin yüzde 8.5 olduğu günkü döviz talebi ile yüzde 45 olduğu günkü döviz talebi arasındaki fark büyük. 8 ay öncesinden farklı bir ortam var. Dolayısıyla Merkez Bankası yönetmeyi tercih ederse, döviz talebini kontrollü olarak taşıyabilecek bir yapıya sahip. Bunu açıkça reel değerlenme söylemine taşıması risk, ancak piyasadaki pozisyonlanmanın bunu zorlayacak durumda olmadığını düşündüğü için bu riski aldığını anlıyoruz.


● Uluslararası yatırımcıların gelişi seçim sonrası ortaya konulacak kapsamlı ve inandırıcı bir söyleme bağlı gibi görünüyor. Zira şu anda kredi ile borçlanma (sendikasyonlar veya eurobond ihraçları) haricinde TL kağıtlarda yabancıyı cezbedecek bir bono getirisi sunmuyoruz.


● Kurdaki oynaklığın baskılandığı düşüncesi içeride ve dışarıda çekince yaratıyor.


Seçim sonrasında azalacağı düşünülen belirsizlikler, programın etkinliğini artıracak.


Seçim öncesinde ertelenen önlemlerin gelmesiyle para politikasının etkinliği artacak.


Bu kağıt üzerinde doğru gibi görünüyor.


Ancak…


“Çöpümüzü kimin topladığına” dair kararı verdikten sonra arkadan gelebilecek bir Anayasa referandumu olacaksa…


Sıkılık o zaman nasıl sağlanacak?


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bugünkü Uydu Yarışının Yol Haritası 30 Yıl Önceki İflaslarla Çizildi
Bugünkü Uydu Yarışının Yol Haritası 30 Yıl Önceki İflaslarla Çizildi
Musk ve Bezos, uzay girişimlerinin, Motorola’nın 30 yıl önceki Iridium fiyaskosunu tekrarlamayacağını düşünüyor
Orta Doğu Yatırımlarını Paraya Çevirme Zamanı
Orta Doğu Yatırımlarını Paraya Çevirme Zamanı
ABD ve Avrupa’daki büyük rakiplerinin gölgesinde kalmış olabilir, ancak Ken Moelis’in Dubai ve Suudi Arabistan hükümetleriyle uzun süredir yürüttüğü ilişkiler meyvelerini veriyor
Dijital Bir İkiziniz Olsun İster misiniz?
Dijital Bir İkiziniz Olsun İster misiniz?
Dijital ikizler inşaattan imalata, enerjiden otomotive, sağlıktan günlük yaşamımıza kadar birçok alanda işlerimizi daha verimli hale getirebilir
İkinci Dijital Devrim: Elektrikli Araçlar ve IoT
İkinci Dijital Devrim: Elektrikli Araçlar ve IoT
Taşımacılıkta IoT, daha iyi ve daha güvenli seyahat imkanı sunarken malların da daha verimli şekilde taşınmasını sağlayacak
Sermayeye Nasıl Sahip Çıkılır?
Sermayeye Nasıl Sahip Çıkılır?
Kaynağa ihtiyacı olan bir ülke olarak biz, sermayeyi kaçırmamak için mutlak suretle vergi politikamızı gözden geçirmeliyiz
Küresel Ekonomiye Liderlik Etmesi İçin ABD’ye Güvenmenin Riskleri
Küresel Ekonomiye Liderlik Etmesi İçin ABD’ye Güvenmenin Riskleri
Yüksek faizler ve güçlü dolar gelişmekte olan piyasalar için bir yük oluşturuyor, ancak Çin ve Avrupa liderliği ele geçirme adına pek ışık vermiyor
Rusya-Ukrayna Savaşının İki Yıllık Faturası
Rusya-Ukrayna Savaşının İki Yıllık Faturası
Rusya-Ukrayna savaşı doğrudan savaşan ülkelerde yüz milyarlarca dolarlık kayba neden olurken, çatışmaların ve yaptırımların dünya ekonomisine faturasının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Teklif Platformu ‘Trafik’ Sorununu Çözer mi?
Teklif Platformu ‘Trafik’ Sorununu Çözer mi?
Sigorta şirketleri ve acenteler trafik sigortasında arz sorununu çözmek amacıyla hayata geçirilen teklif platformunun çözüm olmayacağı görüşünde hemfikir. Ancak gerekçeleri farklı. Poliçe sayısı geçen yıla göre yüzde 10 artarken trafik sigortasında zararın 12 milyar TL’ye ulaştığı, tarifenin piyasa koşullarına bırakılması gerektiği belirtiliyor
Makul Getiri Ne Kadar?
Makul Getiri Ne Kadar?
Enflasyondaki sert artış yatırımcının yüksek getiri arayışına girmesine neden oldu. Enflasyonun düşük olduğu dönemlerde yatırımcılar için aylık enflasyonun üzerine birkaç puanlık getiri riski taşımak için yeterliydi. Ancak hem yüksek enflasyon hem salgın sonrasında uçan hisse ve kripto varlıkların yarattığı kat kat getiriler, yatırımcıyı “yüzde kaç getirinin keseceği” konusunda makul beklentileri rasyonellikten uzaklaştırdı
Karar Zamanı
Karar Zamanı
Şirketler için nakit akışı mı? Yüksek faizli kredi mi?
TCMB Sıkılaşma Mesajını Güçlendirdi
TCMB Sıkılaşma Mesajını Güçlendirdi
TCMB’den beklendiği gibi faiz adımı gelmedi. Miktarsal sıkılaşma adımı da. Ancak söylem güçlendirilerek, enflasyona karşı şahin duruşun süreceği mesajının altı çizildi
Rezerv Yeterli mi, Değil mi?
Rezerv Yeterli mi, Değil mi?
2023’te swap kanalının buraya dönük kullanımı ile hızlı giden rezerv inşası 2024’te yerini gerilemeye bıraktı. Hatta faiz artırım döngüsünün bitişiyle birlikte otomatik olarak azalması beklenen swaplar, rezerv oynaklığını da artırıyor. Peki mevcut tablo ve rezerv düzeyi Türkiye’nin kısa vadeli dış borcuna, ithalatına ne kadar yeterli? TCMB rezervleri yeterli seviyeye getirilebildi mi?