Günümüzde en çok konuşulan konulardan biri, ‘elektrikli otomobiller mi yoksa benzinli ve dizel araçlar mı?’ sorusu olmaya devam ediyor. Elektrikli, benzinli ve dizel modeller arasındaki maliyet eşitliğinin, elektrikli otomobil satışları lehine bir dönüm noktası olacağı uzun zamandır bekleniyordu. Elektrikli araçların teşvikler, fiyat rekabeti, Çin üretimi araçlarla ne kadar fiyat rekabeti yarattığı göz önüne alındığında, tüketicilerin benzinli veya dizel bir otomobilin yerine elektrikli araca yöneldiğini görüyoruz. Dünyada büyüyen iklim krizi, tarifeler, vergiler ve belirsiz bir ekonomik görünüm ortasında elektrikli araçların hızı artarken, içten yanmalı araçlardan elektrikliye geçiş devam ediyor.
Aracın ikinci el değeri tüketiciler için önemli bir konu
Aracın ikinci el değeri, araç sahipliğindeki en önemli tartışmalardan biri. Bir araç, satışıyla birlikte kullanımda olduğu sürece değer kaybetmeye başlar, zamanla kullanım, kilometre ve aşınma, ikinci el değerini daha da düşürür.
Bir aracın amortismanı, ikinci el değerini etkileyen bir faktördür. Elektrikli araçlar için amortisman, aracı satın alırken ödenen tutar ile günümüzdeki piyasa değeri arasındaki farkı ifade eder. Dünya genelinde, çoğu elektrikli araç ilk yılda değerlerinin yaklaşık yüzde 15-20’sini kaybeder.
Elektrikli araçlarda amortisman etkisi
Bir aracın amortisman oranı; kat ettiği kilometre, genel durumu, arz-talep dengesi, markası ve modeli gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Elektrikli araçlar söz konusu olduğunda ise batarya sağlığı, teknolojik gelişmeler, devlet teşvikleri, yeni uygulamalar ve politikalar gibi ek unsurlar da amortisman üzerinde etkili olur.
Global ekonomik ve mali politikalar, satın alma fiyatlarını ve araçların ikinci el değerlerini etkileyerek amortismanı önemli ölçüde etkiler. Ülkelerde, sübvansiyonlar nedeniyle bir elektrikli araç, bir başka araca göre daha ucuzken; diğerlerinde daha pahalı olabilir. İki model arasındaki vergi yükü, ülkenin özel vergi ve teşvik yapılarına bağlı önemli ölçüde değişebilir. Mali teşviklerdeki bu farklılıklar, dünya genelindeki otomobillerin yeniden satış değerleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Elektrikli araçlar, batarya garantileriyle büyüyor
Elektrikli otomobiller, doğuşlarından itibaren içten yanmalı araçlara kıyasla farklı bir ikinci el fiyatlama eğrisi izledi. Özellikle batarya teknolojisindeki hızlı gelişmelerle birlikte, daha iyi menzil ve şarj kapasitesine sahip yeni modeller piyasaya çıktıkça, eski elektrikli araçlar daha hızlı değer kaybetti.
Elektrikli araçlarda batarya maksimum şarj kapasitesi çok önemli ve özellikle ikinci el değerini çok etkiliyor. Araçlarda batarya, sekiz yıl içinde bozuk olarak kabul edilmeden belirli bir yüzdeye düşebilir. Bu genellikle yüzde 70 olarak sabitlenir. Başka bir deyişle, bir elektrikli aracın bataryası sekiz yıl içinde hala orijinal iddia edilen kapasitesinin yüzde 70’ine kadar şarj olabiliyorsa, o zaman doğru çalıştığı kabul edilir. Daha önce 10 yaşında olan bir elektrikli aracın, yakın zamanda batarya sağlığı yüzde 84 olarak ölçülmüştü.
Elektrikli araçlarda geleneksel araç garantileri gibi otomobil üreticileri elektrikli araç bataryalarını belirli bir süre veya mesafe için kapsar şekilde oluşturuyor. Genellikle burada da yaklaşık sekiz yıl veya 160 bin km garanti verildiğini görebiliyoruz. Bunlar çoğunlukla, bir akünün maksimum kapasitesi belirli bir seviyenin altına düşerse (genellikle yüzde 70 civarında) üreticinin üniteyi sizin için değiştireceğini veya onaracağını vaat ediyor. Bu adımlarla, elektrikli araç batarya sağlığı ve performansı konusunda son teknolojik gelişmeler bu endişeleri ortadan kaldıracak gibi gözüküyor.
Batarya arızasına ender rastlanıyor
Son araştırmalar, elektrikli araçların yalnızca yüzde 2,5’inin üretici geri çağırmaları dışında değiştirildiğini gösteriyor. Bu, batarya bozulmasının başlangıçta korkulandan çok daha yavaş bir oranda gerçekleştiğini ve potansiyel alıcılara elektrikli araç bataryalarının uzun vadeli dayanıklılığı konusunda daha fazla güven verdiğini gösteriyor.
Teknolojik gelişmeler, daha yeni elektrikli araç modelleri daha uzun sürüş menzilleri ve daha hızlı şarj süreleri sunmaya devam ederek, eski modellerin modası geçmiş görünmesine neden oluyor. Sonuç olarak, bu hızlı teknolojik ilerleme eski elektrikli araçların yeniden satış değerini olumsuz etkileyebiliyor.
Arz ve talep dengesinin bir sonucu olarak, son yıllarda yeni elektrikli araç satışlarında yaşanan keskin yükseliş, özellikle filo şirketlerinden gelen ikinci el elektrikli araç arzını artırdı. Bu durum piyasada bir doygunluk yaratırken fiyatları düşürüyor. Ayrıca Çin’den gelen daha uygun fiyatlı modellerin piyasaya sürülmesi de bu eğilimi güçlendirerek ikinci el elektrikli araçların yeniden satış değerleri üzerindeki baskıyı artırabiliyor. Araç fiyatlarının yeniden düzenlenmesi, otomobil üreticilerinin yeni elektrikli araçlar için son yaptıkları fiyat indirimleri ikinci el pazarını da etkileyecektir. Bu düşük fiyatlar tüketiciler için alım açısından da yeni araçlarda cazip imkanlar sağlıyor.
Elektrikli araçlar, içten yanmalı araçlara kıyasla ikinci elde daha mı hızlı değer kaybediyor?
Elektrikli araçlar, teknolojinin çok yeni olması, hızla gelişmesi ve düşük menzil sebebi ile geçmişte içten yanmalı araçlardan daha hızlı değer kaybetti. 60 bin km olan üç yıllık elektrikli araçlar düşük değerlere sahip olmaya devam ediyor. Ancak özellikle dünyada kullanılmış elektrikli araç fiyatlarının, artan arz ve üreticilerin agresif yeni araç fiyatlandırma stratejileri nedeniyle, bir önceki yıla göre yüzde 15 - yüzde 20 düştüğünü gösteriyor. Bu amortisman zorluklarına rağmen, ikinci el elektrikli araç pazarı büyüyor. Düşen fiyatlar, yeni bir elektrikli araç almaya gücü yetmeyen tüketiciler için bir fırsat sunuyor. Batarya teknolojisi daha güvenilir hale geldikçe ve tüketicilerin elektrikli araçlara olan güveni arttıkça, amortisman oranları iyileşiyor ve elektrikli kullanılmış araç pazarı da daha rekabetçi hale geliyor.
İkinci el elektrikli araçların geleceği
Batarya üretim maliyetleri, düşük vergi politikaları, artan şarj istasyon sayısı-şarj teknolojisindeki gelişmeler, AB genelinde 2035, ülkemizde 2053 karbon nötr hedefi ile yeni benzinli ve dizel araç satışlarının düşmesine ve elektrikli araçların sayısının artmasına, bunun sonucunda da ikinci el elektrikli araçların yeniden satış değerlerini etkilemesine sebep olacak. Bataryalar bir elektrikli aracın üretim maliyetinin en büyük payını ve toplamın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Hammadde maliyetlerinin düşmesi ve küresel elektrikli araç üretim kapasitesinin artması, batarya fiyatlarının gerilemesine katkı sağlıyor. Öte yandan, ülkelerde artan vergi tarifeleri bu gelişmeyi tehdit edebiliyor. Tarihsel olarak elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu araçlara göre daha hızlı değer kaybetmiş olsa da ikinci el pazarının olgunlaşması ve talebin artmasıyla bu farkın zamanla azalması bekleniyor. Sonuç olarak, araçların gelecekteki değer kaybı büyük ölçüde tüketici taleplerine bağlı olacak. Elektrikli araç teknolojisi gelişmeye devam ettikçe, bu araçların değerlerini daha istikrarlı bir şekilde koruma olasılığı da artacaktır.