Her yıl Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yayınlanan “Yönetim Kurulunda Kadınlar” raporunun bu yıl 12’incisi yayınlandı. “12’inci Yıllık Yönetim Kurulunda Kadınlar 2024 Türkiye” isimli raporda Türkiye’deki şirketlerin yönetim kurullarında çeşitli pozisyonlarda bulunan ve aynı zamanda farklı kademe yönetim kadrolarında görev yapan kadın ve erkek oranları ve bu oranların dünya ortalamalarıyla karşılaştırması yer alıyor. Raporun başlangıcında Yüzde Otuz Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Melsa Ararat’ın da belirttiği üzere gelişmiş ülke piyasalarında kadınların yönetim kurulu pozisyonlarına dahil edilme oranında görülen büyüme son üç yıldır durgunluk halinde. Küresel ortamda kadınların iş hayatındaki temsilinde genel anlamda artış –gelişmiş ülkelerde yüzde 30’u aşmış olmak üzeregörülmekle birlikte üst düzey yönetim pozisyonlarında kadın ve erkek arasındaki makasın giderek açıldığı görülüyor.
Kurumsal liderlik pozisyonlarında cinsiyet eşitliği oluşturulması hâlâ kritik bir konu ve dünya üzerinde yönetim kurullarındaki koltukların yalnızca yüzde 20’sinde kadınlar oturuyor. Dünyadaki toplam iş gücünün yüzde 42’si, kıdemli yöneticilik pozisyonlarının ise yüzde 31,7’si kadınlardan oluşuyor. Küresel ortamda toplam iş gücü pozisyonları içerisinde başlangıç pozisyonlarının yüzde 46’sı kadınlardan oluşuyor ve son iki yıldır bu rakamın değişim göstermediği görülüyor. C-seviyesi pozisyonlarda ise bu rakam yüzde 25’e düşüyor.
Avrupa Birliği bazında değerlendirildiğinde yönetim kurullarında kadınların oranı 2024’te dünya ortalamasını aşarak yüzde 34’e ulaşmış durumda ama C-seviyesi kadın yöneticilerin oranına bakıldığında bu oran yüzde 25 ile yine genel orandan daha düşük. Şirket-yönetici ilişkilerinin arz tarafında kadınların yetersiz kaldığını ifade eden argümanlara karşın AB’de ortalamada üniversite mezunu kadın sayısının erkek sayısından daha yüksek olduğunu (yüzde 57) ve beceri ve yeterliliklerin buradaki kadın yönetici oranının düşük kalmasında rol oynamadığını görmek mümkün. Yine de konu üzerine getirilen yasal eylemlerin etkinliğini göstermesi açısından AB olumlu bir örnek. 2022’de bölgede getirilen ve 2026 yılına kadar yönetim kurullarında kadınların temsilinin yüzde 40’a çıkarılmasını öngören direktif 2010 yılında yüzde 18 olan bölgedeki kadın yönetim kurulu koltuk oranının 2024 yılında yüzde 34’e kadar çıkmasını sağlıyor. Bölgede Norveç ve Fransa gibi ülkeler yaklaşık yüzde 45 oranında kadın temsiliyle öne çıkıyor fakat üst yönetim pozisyonlarında ayrışma burada da sürmeye devam ediyor. Örneğin Fransa’da halka açık şirketlerin CEO’larının yalnızca yüzde 7’si kadınlardan oluşuyor.
Raporda buradaki cinsiyet eşitsizlikleriyle birlikte meydana gelen zorluklardan bazıları; kadın ve erkek arasında ortaya çıkan ücret makası, bakım veren yükü, STEM (Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarındaki kadın temsilinin azlığı olarak dile getiriliyor. Özellikle STEM dışı iş alanlarında yüzde 47,3 olan kadın temsil oranı STEM rollerinde yüzde 28,2’ye iniyor. Ücret makası tarafında ise hâlâ olumlu bir tablodan bahsetmek güç. Verilere göre; küresel ortamda erkekler tarafından kazanılan her bir dolar için kadınlar tarafında 77 cent kazanılıyor. Bu konuya getirilen çözümler oldukça yetersiz: ülkelerin yüzde 52’si yapılan iş için cinsiyetlere eşit ödeme yapılmasını kanunen zorunlu tutsa da sadece yüzde 18’i bu konuda saydamlık önlemlerini hayata geçiriyor.
Raporun Türkiye tarafına gelindiğinde de oluşan resim daha iç açıcı değil. Türkiye’deki yönetim kurulu başkanlarının yüzde 8,9’u kadınlardan oluşurken yönetim kurulunda bulunan CEO pozisyonlarının ise sadece yüzde 4,4’ü kadın; yüzde 4,4’e karşılık gelen 25 şirkete kıyasla erkek CEO’ların sayısı ise 232 (şirketlerin yüzde 41,3’ü). Bu rakam Türkiye’de liderlik rollerinde kadın temsilinin yetersizliğini ifade etmesi açısından oldukça kıymetli. Kadınların iş gücündeki rolünü ve etkisini ölçen OECD Cam Tavan Endeksi sıralamasına göre ise Türkiye 30 ülke içerisinde 28. sırada yer alıyor. Kadınların yönetim pozisyonlarının sadece yüzde 18,5’inde yer aldığı Türkiye’nin bu ülkeler arasındaki en çarpıcı noktası ise üniversiteden mezun olan kadın sayısının erkek sayısına kıyasla çok daha yüksek olması. Yani eğitimli birçok kadın, kurumsal merdivenin basamaklarını erkeklere kıyasla çok daha güç tırmanıyor.
WEF’in Küresel Cinsiyet Açıklığı Endeksi’ne göre bakılırsa da Türkiye 2023 yılından 2024 yılına çok küçük bir puan artışıyla (0,638’den 0,645’e) 146 ülke içerisinde 129. sıradan 127. sıraya yükseliyor. Fakat ekonomik katılım ve imkan sıralamalarına göre Türkiye ülkeler arasında 133. sırada takılı kalmış durumda, bu da iş gücü eşitliğinin önündeki engellerin altını bir kez daha çiziyor. Türkiye’nin pozisyonu G20 ülkeleri trendleriyle ve küresel trendlerle kıyaslandığında ise G20 piyasalarında kadınların yönetim kurulu pozisyonlarına katılım oranının ortalama yüzde 23 olduğu ve Türkiye’nin Fransa, İngiltere, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin gerisinde kalırken Çin, Suudi Arabistan, Brezilya gibi ülkelerden bu konuda daha iyi performans gösterdiği görülüyor.
2024 yılında BIST’e kayıtlı şirketlerin sayısı 562 ve bu rakam 2013’ten bu yana en yüksek rakam. Toplam yönetim kurulu koltuk sayısına bakıldığında ise 2023 yılında 3 bin 449 olan yönetim kurulu koltuğu sayısının 2024 yılında 3 bin 745’e çıktığı gözlemleniyor. 2024 yılında bu koltuklardan 702’sini 537 kadın tutarken, 3 bin 43’ünü 2 bin 434 erkek tutuyor. BIST’e kayıtlı şirketlerin yönetim kurulu kadın temsili oranı böylece 2023’te yüzde 17,9 iken 2024’te yüzde 18,7’ye çıkıyor. Bunun yanı sıra raporda, 2024’te bu kadın yöneticilerin 209’unun yani BIST’te temsili olan kadın yöneticilerin toplamda yüzde 29,8’inin hakim ortaklarla ve kurucu ailerle ilişiği olduğu ifade ediliyor; 2023’te toplam kadın yöneticilerin yüzde 34’üne denk gelen 210 kadın yönetici bu ilişkilerin içindeydi. Erkek yöneticiler için ise bu oran 2024 yılında yüzde 28,8.
BIST endekslerine göre kadın yöneticilerin dağılımı gözlemlendiğinde ise BIST Finansal Endeksi’ne kayıtlı 151 şirketin kadın yönetici temsili 2023’te yüzde 18,6’dan 2024’te yüzde 19,3’e yükseliş gösterirken BIST Kurumsal Yönetim Endeksi’ndeki 74 şirketin kadın yönetici temsil oranı 2023’te yüzde 21,8’den 2024 yılında yüzde 23,4’e yükselmiş görünüyor. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki 78 şirketin kadın yönetici temsil oranları ise 2023 yılında yüzde 21,6 ve 2024 yılında yüzde 24,2. BIST100 şirketlerinde de oranların hemen hemen benzer olduğu anlaşılıyor. BIST100 şirketlerinin yönetim kurullarında kadınlara ait koltuk oranı 2023’te 17,3’ten 2024’te 19,7’ye kısıtlı bir artış gösteriyor. BIST yönetim kurullarına 2023 yılında yapılan yeni kadın ataması 140 kişi iken 2024 yılında bu rakam 212. Seneden seneye gözlemlenen bu gelişmelere karşın BIST’e kayıtlı şirketlerin yüzde 34’ünün hâlâ yönetim kurulunda kadın eksikliği yaşadığı biliniyor. 2024’te BIST’e kayıtlı 191 şirketin yönetim kurulunda hiç kadın yönetici bulunmuyor ve bu rakam 2023 yılında 179’du.
Liderlik pozisyonlarındaki bu açıklığın kapatılması küresel GSYH’nin yüzde 20 oranında artmasına olanak sağlayabilir, bu nedenle politika yapıcıların politik reformlar gerçekleştirmesi, kurumsal atılımlara ön ayak olunması ve kültürel dönüşümleri sağlamaya yönelik girişimlerde bulunulması raporda önerilen bazı yöntemler arasında.