Otomotiv dünyası, Henry Ford’un bir asır önce üretimi endüstrileştirmesinden bu yana en önemli değişimi yaşıyor. 2030 yılına kadar da dünyada elektrikli araç sayısının 80,7 milyona ulaşması öngörülüyor. Otomotiv sektöründeki dönüşüm, teknolojinin etkisiyle geleceğimizi tamamen erişilebilir mobiliteye taşıyor. Bu yeni otomotiv devriminde sadece gelişmeleri izleyenler değil; yenilikleri şekillendiren ve tasarlayan şirketler ve ülkeler öne çıkacak. Bağlantılı ve elektrikli araçların dünya çapındaki gelişimi, kablosuz iletişim yatırımlarının ve imkânlarının da artmasıyla toplam pazarın 2030’da 198,3 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
En son otomotiv endüstrisi trendlerine genel bakış
Güncel otomotiv trendleri, üreticileri geçmişin üretim odaklı yaklaşımından uzaklaştırarak, otomobilleri tekerlekli bir akıllı telefon ya da bilgisayar gibi farklı bir hizmet modeliyle sunmaya yönlendiriyor. Artık odak, ölçeklenebilir üretimden çok, dijital servisler ve kullanıcı deneyimi üzerinde yoğunlaşıyor. Yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti ve 5G, ürün inovasyonu ve üretim verimliliği desteğinin de katkısı ile de müşteri deneyiminde de değişikliğe yol açıyor.
Finansal mobilite sektöründe dönüştürücü değişimleri tetiklerken, dijital çağın sunduğu fırsatlar, sektörde yenilikçi uygulamaların ve iş modellerinin önünü açıyor.
Tüketici beklentileri etkisinde otomotiv
Dünya genelinde, Y kuşağı yüzde 65 ve Z kuşağı yüzde 61, X kuşağı yüzde 51 ve Baby Boomers yüzde 38 ile Çin’in elektrikli araç markalarına en açık olanlar olarak öne çıkarken, tüketicilerin yüzde 55’i, köklü otomobil markalarından bazılarının otomotivde yeni ekosistem, elektrikli araçlar ve değişim nedeniyle ortadan kalkacağına inanıyor. Küresel ölçekte, mevcut otomotiv sektörünün köklü markaları, bu değişime ayak uyduramadıkları takdirde ortadan kalkma riski en yüksek markalar arasında görülüyor.
Otomotivde yeni strateji: Gelişen marka durumuna uyum sağlamak
Küresel adımlarda, ülkelerdeki yerli üreticiler, köklü markalar ve Çinli yeni oyuncular; değişen otomotiv ekosistemine ve tüketici beklentilerine uyum sağlayarak tüketicinin ilgisini çekmek için rekabet ediyor. Global köklü markalar geçmiş miraslarından yararlanırken, yükselen yeni üreticilerin ürün Ar-Ge, model etkisinin de rekabeti ve cazibesini de göz önünde bulundurma durumundalar. Bütün bunların ötesinde köklü markalar markayla ilgili endişeleri gidermek için en güçlü kasları olan kalite ve güvenilirliği öne çıkarıyorlar.
Satın alma yolculuğunu kişiselleştirme satışta önemli bir adım olarak öne çıkıyor
Otomotiv üreticilerinin tüketici kuşaklarındaki değişime paralel olarak, tüketici tercihlerini analiz etmesi, pazarlama, satış ve satış sonrası hizmetlerini buna göre uyarlamak için adımlar atması gerekiyor. Tüketici memnuniyetini artırmak için kişiselleştirilmiş öneriler, pazarlama faaliyetleri ve şeffaf fiyatlandırma politikalarının önemi giderek artarken, bu unsurlar markaların tüketici gözünde öne çıkmasında kritik rol oynuyor.
Araçta kusursuz bir kullanıcı deneyimi, yeni nesil tüketicinin tercihi olacak
Araç üreticileri, mevcut ve gelecekteki modellerinde telefon uygulamalarıyla entegrasyona öncelik vermek durumunda kalacak, genç müşterilere hitap edebilmek için araç içi sistemlerde benzer dijital özellikler sunmaya çalışacaklar. Önümüzdeki dönemde araçların daha otonom ve bağlantılı hale gelmesiyle birlikte, kullanıcı deneyimini iyileştirme çalışmaları ve veri gizliliği konuları çok daha kritik bir önem kazanacak.
Tüketiciler için, her dönemde olduğu gibi fiyat en belirleyici satın alma kriteri olmaya devam ederken, toplam sahip olma maliyeti ve fiyat-kazanç algısı öne çıkacak; tüketiciler bu dengeyi sağlayan özellik ve avantajlara odaklanacak. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemlerde bağlantılı araçlar ve markaların araç içinde sunduğu uygulama ve olanaklar çok daha önemli hale gelecek.
Elektrikli araçlara olan ilgi, özellikle genç nesiller arasında güçlü olmaya devam ederken, otomotiv üreticileri menzil kaygısını ve elektrikli araçların geleceğiyle ilgili endişeleri gidermek için sürdürülebilirlik çalışmalarını ve altyapı iyileştirmelerini vurgulayacak.
2025 yılının geri kalan aylarındaki temel otomotiv trendleri, otomobil üreticileri, bayiler ve ilgili paydaşlar için uzun vadeli büyüme açısından potansiyel büyüme fırsatlarını öne çıkarıyor. Global araştırmalar, Çin markalarına yönelik satın alma eğiliminin geçen yıla göre 6 puan artarak ortalama yüzde 39’a ulaştığını ortaya koyuyor. Tüketicilerin yüzde 68’i test sürüşünü bir zorunluluk olarak görürken, bu durum fiziksel bayilere çevrimiçi kanallara kıyasla avantaj sağlayabilir. Bu nedenle, hem çevrimiçi hem de fiziksel satışın bir arada sunulduğu hibrit modellerin etkisinin önümüzdeki dönemde daha da artması bekleniyor.