Ukrayna’nın doğal zenginlikleri, ister ateşkes ister daha geniş kapsamlı bir barış anlaşması olsun, olası her türlü çözümün merkezinde yer almaya devam ediyor. Ukrayna’nın kritik mineraller potansiyeli ve bu kaynaklar üzerindeki kontrolü, yalnızca ülkenin ekonomik toparlanmasını ve egemenliğini değil, aynı zamanda dünyanın ve Avrupa’nın enerji güvenliğini de şekillendirecek. Bu dinamikler, Ukrayna’nın gelecekte alacağı kararların “21. yüzyıl ekonomisinin temeli” olan kritik mineraller etrafında şekillenmesini sağlayacak.
Dünyadaki “kritik hammaddelerin” yaklaşık yüzde 5’i Ukrayna’da
Ukrayna yaklaşık 19 milyon ton kanıtlanmış grafit rezervi de dahil olmak üzere mineral tedarikinde “ilk beş ülkeden biri” arasında yer alıyor. Grafit, elektrikli araçların batarya üretiminde kullanılıyor.
Ukrayna, uçaklardan enerji santrallerine kadar her şeyin yapımında kullanılan hafif bir metal olan titanyumun Avrupa rezervlerinin ise yüzde 7’sine sahip. Mevcut batarya temel bileşeni olan tüm Avrupa lityum yataklarının üçte birine de ev sahipliği yapıyor. Ukrayna’da bulunan diğer elementler arasında, nükleer silahlar ve reaktörler için hayati önem taşıyan berilyum ve uranyum da bulunuyor.
Bakır, kurşun, çinko, gümüş, nikel, kobalt ve manganez yatakları da önem taşıyor
Ukrayna, önemli miktarda nadir toprak metali yataklarına sahip olan bir ülke konumunda yer alıyor. Bunlar, modern dünyada hayati önem taşıyan silah, rüzgâr türbini, elektronik ve diğer ürünlerin üretiminde kullanılan 17 elementi de içeriyor. Tüm bu kritik mineraller ise “21. yüzyıl ekonomisinin temeli” olarak görülüyor. 21. yüzyılda yenilenebilir enerji, askeri uygulamalar ve endüstriyel altyapı için hayati öneme sahip olan kritik mineraller, bu kaynaklara sahip ülkeleri jeopolitik ve jeoekonomide giderek artan bir stratejik liderliğe taşıyor.
Dünyadaki nadir toprak yataklarının yüzde 75’ini kontrol eden Çin’e olan bağımlılığını azaltmak isteyen ülkeler için Ukrayna’nın önemi oldukça yüksek. Çin, bir önceki yıl ABD’ye maden ihracatını sınırlandırmasının ardından, Aralık ayında da bazı nadir toprak minerallerinin ABD’ye ihracatını yasaklamıştı. Çin daha sonra, ABD’nin Nisan ayında kapsamlı gümrük vergileri açıklamasıyla ABD ile tırmanan ticaret savaşının bir parçası olarak nadir toprak minerallerine daha fazla ihracat kontrolü uyguladı.
2021’de Ukrayna mineral endüstrisi ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yüzde 6,1’ini ve ihracatının yüzde 30’unu oluşturdu. Ukrayna’nın sahip olduğu metalik mineral kaynaklarının yaklaşık yüzde 40’ına, Rus işgali nedeniyle şu anda erişilemiyor.
Ukrayna, özellikle elektrikli araçlarda batarya üretiminde kullanılan mineraller açısından dikkat çekiyor. Ülke, yüksek grafit rezervlerinin yanı sıra önemli miktarda titanyum ve lityum yataklarına da sahip. Ülkenin bugün işgal altındaki topraklarında 350 milyar dolar değerinde kaynak bulunduğuna dair açıklamalar bulunuyor. ABD’nin Ukrayna’nın geniş mineral zenginliklerine erişimini mümkün kılacak bir anlaşmanın dünya genelinde birçok dengeyi kökten değiştireceğini açıkça ortaya koyuyor.
Kritik minerallerin kullanım alanları arasında bataryalar öne çıkıyor
Bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineraller; rüzgâr türbinlerinden elektrik şebekelerine, elektrikli araçlardan diğer temiz enerji teknolojilerine kadar pek çok alanda temel bileşenler arasında yer alıyor. Enerji geçişinin hızlanmasıyla birlikte bu malzemelere olan talep de giderek artıyor. Kullanılan mineral kaynaklarının türleri ise teknolojiye göre değişiklik gösteriyor. Lityum, nikel, kobalt, manganez ve grafit pil performansı için oldukça önemli kaynaklar. Nadir toprak elementleri, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatısların üretiminde kritik bir rol oynarken; elektrik şebekeleri de büyük miktarda alüminyum ve bakıra ihtiyaç duyuyor. Bu mineraller, tüm elektrik odaklı teknolojilerin temel taşını oluşturuyor.
Temiz enerji geçişleri mineral talebinde önemli bir artışa neden oluyor
Esas olarak temiz enerji uygulamaları tarafından yönlendirilen kritik minerallere olan talep 2024’te güçlü bir büyüme yaşadı. Lityum tüketimi yüzde 30’un üzerinde artarken, nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementlerine olan talep ile fiyatlarda artışlar gördü. Bugünün temel enerji geçiş minerallerinin toplam piyasa değeri, yaklaşık 325 milyar dolar olarak ölçülüyor.
Temiz enerji teknolojileri yaygınlaşmaya devam ettikçe kritik minerallere olan talep de artışını sürdürecek. Ülkeler duyurdukları ulusal enerji ve iklim taahhütlerini tam olarak uygularsa, temiz enerji teknolojilerine olan mineral talebinin 2030’a kadar iki katın üzerinde, 2040’a kadar ise üç kat artarak yıllık yaklaşık 35 milyon tona ulaşması bekleniyor.
Ukrayna’yla, bataryada Çin hâkimiyeti değişecek mi?
Çin şu anda lityum, kobalt, nikel, doğal grafit ve nadir toprak elementleri de dahil olmak üzere modern ekonomiler için önemli olan kritik minerallerin küresel rafinasyonunda lider konumda. Dolayısıyla Çin, yarı iletkenler, havacılık bileşenleri, enerji depolama gibi ileri teknolojiler için işlenmiş girdilerin birincil tedarikçisi olarak öne çıkıyor. Çin dışında çıkarılan mineraller bile sıklıkla Çin’e ait eritme ve işleme tesislerine gönderiliyor. Neredeyse tekel boyutuna ulaşan bu durum, Çin’e küresel tedarik zincirleri üzerinde önemli bir kaldıraç sağlıyor ve ABD’nin Çin kontrolündeki rafineri operasyonlarına bağımlılığına ilişkin endişeleri artırıyor. Çin’in ABD tarifelerine yanıt olarak çıkarılan işlenmiş nadir toprak elementleri üzerindeki son ihracat kontrolleri, bu stratejik zaafı odak noktasına getiriyor. Diğer yandan, 2024’te küresel elektrikli araç batarya pazarının büyük bir kısmı iki Çinli şirkete ait; biri yüzde 37,9, diğeri ise yüzde 17,2 pazar payına sahip.
Kritik minerallerin geri dönüşümünü desteklemek için yeni politikalarda ve tesislerde yaşanan artış, ülkeler enerji geçişlerini sürdürürken tedarik üzerindeki potansiyel zorlukları önemli ölçüde azaltabilir. Kritik mineraller için yeni madencilik tedarikindeki büyüme, geri dönüşümün ölçeklendirilmesiyle yüzyılın ortasına kadar yüzde 25 ila yüzde 40 arasında azalabilir. Dünya genelindeki ülkelerin enerji ve iklim alanındaki tüm ulusal taahhütlerini yerine getirdiği bir senaryoda, geri dönüşümün 2050 yılına kadar bakır ve kobalt için yeni maden geliştirme ihtiyacını yüzde 40, lityum ve nikel için ise yüzde 25 azaltacağı öngörülüyor.
Yeni ekosistem şekillenmesi hızlanacak
Sonuç olarak, kritik mineraller ve Ukrayna’nın zenginlikleri, dünya ve Avrupa güvenliğinin temel taşını oluştururken, yeni ekosistem batarya ve enerji depolama yapısını da dönüştürecek. Bu kaynaklar dünya istikrarı açısından merkezi öneme sahip olmasına rağmen, birçok ülke bu ve benzeri diğer kaynakların geleceğini belirlemede etkin rol alarak ekosistemin şekillenmesinde öne çıkmaya çalışacak. Bu dinamikler, dünya genelinde ülkelerin egemenliklerini ve güvenliklerini doğrudan etkileyen bir çatışmanın çözümünde önemli bir rol oynayacak.
Elektrikli araçlarla değişen ekosistem ve dünya üretiminde ortaya çıkan eksen kayması, ülkelerin sanayi güçlerinde bağımlılığı azaltma stratejileriyle daha dirençli bir dünya mı yaratacak, yoksa köklü bağımlılıklara mı yol açacak? Bunun cevabı, yalnızca Ukrayna’nın sahip olduğu kritik hammaddelere değil, aynı zamanda küresel kaynak odaklı jeopolitik bir çağda transatlantik ilişkilerin geleceğine de bağlı olacak.