İşte yeni sayıdan öne çıkanlar...

Dünyanın yüzde 70’ini sular oluşturuyor, ancak bunun insan kullanımına uygun olan kısmı toplamın yüzde 1’inden bile az. Son 75 yılda dünya nüfusunun üç kattan fazla artması, kentleşme, tarım ve sanayi üretimi suya olan talebi benzeri görülmemiş şekilde büyüttü. Buna küresel ısınma, iklim değişikliği, artan kuraklıklar da eklendiğinde geleceğin en büyük sorunlarından birini su sıkıntısı olabileceği görülüyor. Türkiye de gerekli tedbirleri almazsa gelecek 15 yıl içinde su sıkıntısı çeken ülkeler arasına katılabilir.

Küresel petrol piyasası 2026’da arz fazlası bekliyor. Belki de bu beklentiler, günlük 10 milyon varilin üzerinde üretim ve 7 milyon varili aşan ihracat anlamına gelen Rus petrolüne yönelik yaptırımların yoğunlaşmasına olanak sağlıyor. Ancak yaptırımlar hassas bir dengede hesaplanmaz ve uygulanmaz ise küresel petrol piyasaları, arz fazlası beklerken arz şokları ile karşılaşabilir.

Fransa, sadece bütçesini değil, siyasal dengesini de tartışıyor. Başbakan Sébastien Lecornu, çoğunluğu olmayan bir mecliste hükümetini ayakta tutmak için hem sağ hem sol arasında tehlikeli bir denge kurmaya çalışıyor. Fransa, şimdi “bütçe yorgunu” bir ülke olarak yeni bir siyasi fırtınaya hazırlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın dış politika rotası yeniden şekilleniyor. Washington, Çin ve Rusya rekabetinden kısmen uzaklaşıp gözünü Latin Amerika’ya çevirirken, “neden şimdi ve neden bu kadar sert?” soruları gündemde. Bölge, Trump için sadece jeopolitik bir alan değil, aynı zamanda iç politikayı, göç ve güvenlik söylemini güçlendiren stratejik bir sahne. Peki yeni dönemde ABD–Latin Amerika hattında neler yaşanacak, yön değişikliğinin küresel sonuçları neler olacak?

1 trilyon dolarlık halka arza hazırlanan OpenAI’ın vizyonu bugünün doğrularıyla değil, yarının ekosistemiyle ilgili.

Çalışanlar yıl içinde gerçekleşmeyen ücret artışlarını alabilmek için yeni iş arayışına girdi. Kariyer.net CEO’su Fatih Uysal, 10 adaydan 7’sinin önümüzdeki üç ay içerisinde iş değişikliği yapmayı düşündüğünü söylüyor.

Yapay zekâ çağında yeni sömürge düzeni bulutta kurulmaya başladı. Altyapı ve sermayenin kalbi ABD’de atarken, egemenlik arayışına giren Avrupa bulut devlerinin gölgesinde kolonileşme riskiyle karşı karşıya…

Kazananlar, en iyi sistemi kuranlar değil; en hızlı öğrenen kültürü inşa edenler oluyor. Kolektif merak ise bu kültürün bir üst evresi.

Türkiye’nin 1932 önerileri yalnızca geçmişin diplomatik başarısı değil; aynı zamanda günümüz çok kutuplu ekonomi tartışmalarına ışık tutan tarihsel bir rehber niteliğindedir.