 
                    
                1929 Büyük Buhranı, tek merkezli finansal sistemlerin kırılganlığını tüm dünyaya göstermişti. Bu kriz karşısında, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Türkiye’yi yalnızca siyasi açıdan değil; ekonomik açıdan da stratejik ve saygın bir aktör olarak konumlandırmayı amaçlamışlardı. Cumhuriyet, bu bağlamda sadece bir yönetim biçimi değil; iktisadi bağımsızlığın ve ulusal egemenliğin kurumsallaşmış hâli olarak ortaya çıkmıştır.
1932’de, fakir ve zengin tüm ülkelerin ihtiyaçları için IMF ve Uluslararası Kredi Bankası benzeri mekanizmalar kurma önerisi, yalnızca finansal bir krizin çözümü değil, çok kutuplu dünya ekonomik mimarisinin erken bir taslağı niteliğindeydi. Türkiye, bu önerilerle küresel adalet ve ekonomik dengeyi merkeze alan bir strateji geliştirmiş, gelişmekte olan ülkelerin finansman ihtiyaçlarını uluslararası diplomasiye taşımıştı. Bu yaklaşım, Cumhuriyet’in temel vizyonunu; denge, adalet ve stratejik öngörü üçgeninde somutlaştırmaktadır.
Analitik çerçeve ve geleceğe yönelik çıkarımlar
1. Çok kutupluluğun finansal yapısı: Tek merkezli sistemlerin kırılganlıkları, çok taraflı, esnek ve kapsayıcı finansal mekanizmaların önemini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin 1932 önerileri, bugün çok kutuplu ekonomi tartışmalarının tarihsel öncülüdür.
2. Gelişmekte olan ülkeler ile dayanışma: Ulusal çıkarları korurken, diğer ülkelerin kalkınma ve finansman ihtiyaçlarını dikkate almak, Türkiye’nin küresel saygınlığını ve stratejik rolünü güçlendirmiştir.
3. Stratejik aktör olmak: Enerji, teknoloji, dijital dönüşüm ve ticaret diplomasisi alanlarında geliştirilecek politikalar, Türkiye’nin çok kutuplu ekonomik sistemde dengeleyici ve öncü bir aktör olmasını sağlayacaktır.
4. Ulusal egemenlik ve küresel akıl dengesi: Atatürk ve silah arkadaşlarının vizyonu, kriz anlarında bile ulusal çıkarları ve küresel sorumlulukları dengeleyen bir ekonomi diplomasisi örneği sunmaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye’nin 1932 önerileri yalnızca geçmişin bir diplomatik başarısı değil; aynı zamanda günümüz çok kutuplu ekonomi tartışmalarına ışık tutan tarihsel bir rehber niteliğindedir.
Her 29 Ekim’de, yalnızca bir tarihi değil; ulusal egemenliği küresel akılla birleştiren, dengeli, adil ve stratejik bir ekonomik vizyonu kutluyoruz. Bu vizyon, geçmişin derslerini alarak, Türkiye’yi geleceğin çok kutuplu ekonomi düzeninde saygın ve etkili bir aktör hâline getirmeyi amaçlamaktadır.
Dipnotlar:
1. Charles Kindleberger, The World in Depression 1929–1939, University of California Press, 1986, s. 208– 301. Türkiye’nin Uluslararası Kredi Bankası ve Uluslararası Para Fonu önerileri üzerine kısa dipnotlar.
2. Türkiye’nin 1932 Genoa/Lozan konferansı katkıları ve ILO sekretaryası aracılığıyla önerilen politikalar, gelişmekte olan ülkelerin finansman ve döviz ihtiyaçlarını hedeflemekteydi.
 
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                             
                            