Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Yaşam

50 Yıl Öncesinde Hayat Daha mı İyiydi?
Zorlayıcı yılların içinden geçiyoruz. Bugün yaşadıklarımız gerçekten önceki dönemlerden daha mı kötü? Eğer seçim hakkımız olsaydı, 50 yıl önceki dünyada yaşamayı tercih eder miydik?
  • 4 Aralık 2025 23:27
  • Sidar Gedik
50 Yıl Öncesinde Hayat Daha mı İyiydi?

Ipsos’un Hayat Daha İyiye Gidiyor mu? 1975 ve 2025 Karşılaştırması araştırmasının sonuçları bu soruya yanıt veriyor: 30 ülke ortalamasında, 1975’te doğmayı tercih edenlerin oranı (yüzde 44), bugün doğmayı tercih edenlerin (yüzde 24) neredeyse iki katı. Katılımcıların yüzde 32’si ise bu konuda net bir görüş bildirmiyor. Bu tablo, küresel ölçekte geçmişe duyulan belirgin özlemi ortaya koyuyor.


Güney Kore, 30 ülke arasında 1975’e kıyasla daha fazla kişinin bugün doğmayı tercih ettiği tek ülke. Katılımcıların yüzde 44’ü 2025’i doğmak için daha iyi bir zaman olarak görüyor. Türkiye’de katılımcıların yüzde 47’si 1975’te doğmuş olmayı tercih ediyor.


1975’in daha iyi bir dönem olduğunun en yüksek düzeyde belirtildiği ülke ise Fransa (yüzde 57). “O zamanlar hayat daha iyiydi” algısına sahip Fransa’da çoğunluk, elli yıl öncesinde insanların daha mutlu, yaşam standartlarının daha yüksek, eğitim seviyesinin daha iyi ve savaşsız bir yaşam ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyor. Genel olarak bir değerlendirme yaptığımızda 30 ülke arasında son elli yılda ekonomik anlamda atılım yapmış ülkelerin bugünü önceliklendirdiğini görüyoruz. Uzun yıllardır bölgesel güç konumunda olan ülkeler ise geçmişe bugüne kıyasla daha olumlu bakıyor.


Araştırmanın sonuçlarına kuşaklar bazında baktığımızda daha ileri yaştaki Baby Boomer’ların ve X Kuşağı’nın yarısından fazlasının 1975’te doğmayı tercih ettiğini görüyoruz. Bu oran, Y Kuşağı’nda yüzde 39’a, Z Kuşağı’nda ise yüzde 34’e düşüyor. Z Kuşağı, fark az olsa da, hayatına 2020’lerde başlamanın daha iyi olduğunu söyleme olasılığı en yüksek tek yaş grubu.


Geçmişe özlem var ama bugün iyi olan hiçbir şey yok mu?


İnsanların en çok “yanlış yönde gidildiğini” düşündüğü alan çevre. Araştırmaya katılanların yüzde 61’i (30 ülkenin 26’sında çoğunlukla) çevrenin 1975’te daha iyi durumda olduğunu ifade ediyor. Mutluluk düzeyi, savaşsız bir yaşam ve sokakta kendini güvende hissetme gibi konularda insanların çoğu 1975’in daha iyi olduğunu düşünüyor. Öte yandan, ülkeler ortalamasında araştırmaya katılan her iki kişiden biri, sağlık hizmetlerinin 1975’e kıyasla geliştiğini ve eğitim alanında ciddi bir iyileşme olduğu belirtiyor.


1975’te doğmanın daha iyi olduğu yorumu bilgiye dayanıyor mu?


Araştırmanın yapıldığı ülkelerde nüfusun yüzde 70’inden fazlası 1975 sonrasında doğan kişilerden oluşuyor. Bu nedenle katılımcıların geçmişi idealize eden “daha iyiydi” algısının dayanaklarını anlamak için bazı sorular da soruluyor. İnsanların yarısı (yüzde 49) 1975’te en kalabalık ülkenin Çin olduğunu doğru şekilde biliyor. Ancak 2025 için tahminler daha az isabetli. Katılımcıların yüzde 41’i Çin’i en kalabalık ülke olarak seçerken, yüzde 38 doğru şekilde Hindistan’ı işaretliyor. Peki bugünün bazı sayısal gerçeklerine hakimiyet nasıl? Günümüzde çoğu ülkede ortalama yaşam süresi 75 yılın üzerinde olsa da, insanlar genellikle düşük tahmin ediyor. Örneğin, Türkiye’de bugün doğan birinin ortalama 69,3 yıl yaşayacağını söylüyor. Bu tahmin, gerçek ortalama olan 77,8 yıldan dokuz yıl daha kısa. Bu sonuçlar bize geçmişe dair de, bugüne bakarken de yorumların çoğunlukla bilgiye değil, algılara ve duygulara dayandığını gösteriyor.


Ipsos Global Trendler raporunda da öne çıkan dokuz trendden biri Eski Sistemlere Dönüş. “Ülkemin eskisi gibi olmasını isterdim” ifadesine katılım, Ipsos Global Trendler’in ilk yayımından itibaren bir on yıl boyunca büyük ölçüde sabit kalmıştı. Ancak pandemi sonrasında bu oran yükseldi ve 2022’de yüzde 56’ya ulaştı. Günümüzde ise on kişiden altısı bu görüşü dile getiriyor. Son yıllarda art arda kırılan sıcaklık rekorları, ekonomik belirsizlikler, yükselen enflasyon ve yapay zekânın yarattığı heyecanla birleşen tedirginlik, “eskisi daha iyiydi” duygusunun güçlenmesini şaşırtıcı kılmıyor.


Tam bu noktada, Prof. Dr. Acar Baltaş’ı konuk ettiğimiz Hakikaten podcast bölümümüzde tartıştığımız “Hakikaten biz en bahtsız nesil miyiz?” sorusu akıllara geliyor. Toplumsal atmosferde “Bir uzaylı saldırısı kaldı” diye espri yapılmasına yol açan belirsizlikler, aslında insanların hem bugüne hem de geleceğe dair algılarını şekillendiriyor. Ipsos’un 30 ülkede gerçekleştirdiği Mutluluk Araştırması’nda mevcut yaşam kalitesinin iyi olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 42’de kalırken, beş yıl içinde daha iyi bir yaşam bekleyenlerin oranının yüzde 52’ye çıkması, bugünün gölgesine rağmen geleceğe tutunma isteğini gösteriyor. Acar Hoca’nın özellikle vurguladığı gibi, mutsuzluğu besleyen unsurların büyük bölümü modern dünyanın bizi içine çektiği kıyas kültürü ve gerçekçi olmayan beklenti farklarından kaynaklanıyor.


Bugünün hızlı, kırılgan ve belirsizliklerle dolu dünyasında insanlar, daha güvende olacaklarına inandıkları bir zamana zihinsel bir kaçış yapıyor. Hayatın gidişatını değerlendirirken algılar çoğu zaman gerçekliğin önüne geçebiliyor. Çevre veya savaşsız bir yaşam gibi başlıklarda geçmişi idealize ederken, sağlık ve eğitimde geldiğimiz nokta gözden kaçabiliyor. Bugüne dair eleştirilerimiz artsa ve “keşke eskisi gibi olsaydı” duygusu yaygınlaşsa da, Acar Hoca ile yaptığımız sohbetten akılda kalan değişmedi. Dayanıklılığımızın en temel kaynağı hâlâ birlikte olmak, bağ kurmak ve birbirimize tutunmak. Sonunda, geçmişi özlemek ya da bugünü sorgulamak kadar doğal olan bir şey daha var, geleceği şekillendirme sorumluluğu. Kırılgan zamanlardan geçiyoruz. Asıl mesele, 50 yıl sonra bugüne baktığımızda hangi değerleri koruduğumuzu, neyi geliştirebildiğimizi ve nasıl bir dünya bırakabildiğimizi hatırlayacak olmamız.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Tesla Avrupa’da Serbest Düşüşte
Tesla Avrupa’da Serbest Düşüşte
Bir zamanlar Model Y ile kıtanın yollarını domine eden Tesla, 2025’te Avrupa’nın büyük pazarlarında sert düşüşlerle karşı karşıya.
Fed’in Pusulası: New York
Fed’in Pusulası: New York
Fed’in yönünü belirlemede en etkili isim Fed başkanı iken, iki numarada New York Fed yer alıyor.
Türkiyeli ve Türkiyesiz AB SAFE Programı
Türkiyeli ve Türkiyesiz AB SAFE Programı
Avrupa Birliği’nin 150 milyar euroluk harcamayı öngören SAFE programı Birlik açısından yalnızca savunma sanayisine yönelik bir adım değil. Bu program AB ekonomisine ivme kazandırabilecek bir katalizör olma özelliği de taşıyor. Türkiye’nin programa dahil olup olmayacağı konusu ise hâlâ belirli bir hal almış değil.
COP31 Türkiye İçin Benzersiz Bir Fırsat!
COP31 Türkiye İçin Benzersiz Bir Fırsat!
Türkiye, 2026’da ev sahipliği yapacağı COP31 ile iklim diplomasisinin merkezinde daha görünür bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin bu zirveyi “bir COP daha” olmaktan çıkarıp küresel anlamda örnek gösterilen bir COP hâline getirme ihtimali oldukça yüksek.
Güvenin Sessiz Mimarları: Sanayide Dayanıklılık Kültürü
Güvenin Sessiz Mimarları: Sanayide Dayanıklılık Kültürü
Sanayinin gerçek sessiz gücü, yeni teknoloji değil, güveni çoğaltabilen kültürdür.
Janet Yellen: Popülist Ekonomik Yaklaşımların Bedeli Olur
Janet Yellen: Popülist Ekonomik Yaklaşımların Bedeli Olur
Eski Hazine Bakanı, Trump’ın hukuk devleti, Fed ve üniversitelere yönelik saldırılarının Amerikan refahının temellerini tehdit ettiğini söylüyor.
Gün Batımından Şafağa; Hassett’ın Göreve Gelişi İle Olası Fed Başkanlığı Arasındaki Zaman!
Gün Batımından Şafağa; Hassett’ın Göreve Gelişi İle Olası Fed Başkanlığı Arasındaki Zaman!
Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü olan Hassett’ın, olası Fed Başkanlığı, yatırımcılar açısından para politikasının bağımsızlığına yönelik bir risk olarak algılanıyor.
Teknolojik Verimlilik Yanılsaması: Zamanı Kazanmak Değil, Yaşamak
Teknolojik Verimlilik Yanılsaması: Zamanı Kazanmak Değil, Yaşamak
Zamanı bölüyor, hızlandırıyor, ölçüyor, optimize ediyoruz. Ama tüm bu uğraşların sonunda geriye çoğu zaman şu kalıyor: Daha çok iş, daha az tatmin.
Borsada En Fazla Yatırımcı THY’de
Borsada En Fazla Yatırımcı THY’de
Borsa İstanbul’da son beş yılda yatırımcı sayısında patlama yaşanırken, yatırımcıların en çok tercih ettikleri şirketler Türk Hava Yolları ve Tüpraş oldu. Kurumsal yatırımcılar en fazla Vakıfbank’ı tercih ederken, bireysel yatırımcıların en yüksek oranda takasına sahip olduğu şirket Yeşil Yatırım Holding oldu.
OpenAI İlk Kez Savunma Hattında
OpenAI İlk Kez Savunma Hattında
Yapay zekada rekabet çok kutuplu bir yapıya dönüşürken, OpenAI, Gemini 3’ün yükselişiyle ilk kez ciddi bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Rekabetteki asıl kırılma ise kullanıcı davranışında yaşanıyor.
Dengeleri Bozulan Bir İlişki
Dengeleri Bozulan Bir İlişki
AVM–perakendeci ilişkisinde 2018’deki kur dönüşümü, yüksek enflasyonist ortam ve kira sözleşmelerindeki hukuki açmazlar, uyuşmazlığı yapısal bir krize dönüştürüyor.
Arz Şoku Etin Tadını Kaçırdı
Arz Şoku Etin Tadını Kaçırdı
Ülke genelinde yaşanan şap hastalığı hayvan üreticilerini erken kesime zorlayarak sektörde arz sorunu yarattı. Hastalığın kontrol altına alınmasıyla birkaç hafta içerisinde yüzde 20- 25 seviyelerinde artan et fiyatlarında yükselişin devam edip etmeyeceği ithalattaki seyre bağlı. Ancak dünya genelinde kuraklıktan dolayı et tedarikinde yaşanan sorun ithalatı da zora sokabilir. Enflasyonda önemli bir kalem olan gıda tarafında et kaynaklı yükselişin Aralık enflasyonuna yansıması bekleniyor.
G20’de Ekonomik ve Sosyal Riskler, Türkiye’de İşsizlik Bir Numaralı Tehdit
G20’de Ekonomik ve Sosyal Riskler, Türkiye’de İşsizlik Bir Numaralı Tehdit
Dünya Ekonomi Forumu tarafından hazırlanan Küresel Riskler Raporu’na göre G20 için ilk sırada ekonomik durgunluk ve gerileme yer alırken, Türkiye’de ilk sıraya işsizlik ve ekonomik fırsat eşitsizliği oturdu.
Halkbank, İş ve KOBİ Buluşması’nda KOBİ’lerin Finansman ve Dijitalleşme İhtiyaçlarına Işık Tuttu
Halkbank, İş ve KOBİ Buluşması’nda KOBİ’lerin Finansman ve Dijitalleşme İhtiyaçlarına Işık Tuttu
Bloomberg HT’nin medya ortaklığında düzenlenen Halkbank İş ve KOBİ Buluşması, KOBİ’lerin güncel ihtiyaçlarını ortaya koyarak finansman ve dijitalleşme alanlarında öne çıkan çözüm başlıklarını netleştirdi.
Kürk Mantolu Madonna’dan Türk İktisadi Milliyetçiliğine: Bir Kolektif Hasret
Kürk Mantolu Madonna’dan Türk İktisadi Milliyetçiliğine: Bir Kolektif Hasret
Savunma sanayinde kurulan ulusal “ekosistem zekâsı” özel sektörün ve kamu bürokrasisinin gevşek, alışkanlıklarla işleyen rutinine taşınmadığı sürece; üretim zincirlerindeki yapısal kırılganlık, teknoloji bağımlılığı ve kronik verimsizlik sürecek, ülke ekonomisi potansiyelinin altında bir dengeye mahkûm kalacaktır.
Daha Geniş Daha Dinamik
Daha Geniş Daha Dinamik
Tamamen yeni bir tasarımla daha büyük bir hacme ulaşan altıncı nesil Clio hem performans hem de verimlilik açısından önemli gelişmeler sunuyor.
2026’da Otomotiv Sektöründe Trendler
2026’da Otomotiv Sektöründe Trendler
Otomotiv sektörü artık sadece otomobil ve teknolojiden ibaret değil; aynı zamanda iletişim, finans ve yan sanayi alanlarıyla da derinden iç içe geçmiş durumda kendine yön bulmaya çalışıyor.
Tarih Bize Trump’ın Ekonomik Milliyetçiliğinin Tehlikeli Olduğunu Söylüyor
Tarih Bize Trump’ın Ekonomik Milliyetçiliğinin Tehlikeli Olduğunu Söylüyor
Trump’ın ekonomik milliyetçilik anlayışı, iki dünya savaşına ve dünyanın dört bir yanında otoriter rejimlerin yükselişine yol açan politikalara yankı yapıyor.
Portekiz’in Yeterince Turisti Var Şimdi Sıra Veri Merkezlerinde
Portekiz’in Yeterince Turisti Var Şimdi Sıra Veri Merkezlerinde
Sines kasabası çevresindeki yatırımlar, ülkenin ekonomisini 21’inci yüzyıla uyarlama hedefi doğrultusunda GSYH’nin neredeyse yüzde 5’ine denk geliyor.
Bill Pulte’nin Kredi Skoru Reformu Ev Alıcılarına Nasıl Zarar Verebilir?
Bill Pulte’nin Kredi Skoru Reformu Ev Alıcılarına Nasıl Zarar Verebilir?
Bill Pulte, bir paylaşımında FICO’nun rakipleri olsaydı ev almanın daha ucuz olacağını belirtti, ancak bu hamle kredi skoru maliyetlerini artırma riski taşıyor.