Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Küresel Ekonomi

Küresel Ekonomide Yeni Güç Dengeleri ve Türkiye İçin Strateji İhtiyacı
BRICS ülkelerinin gerçekleştirdiği büyüme küresel ekonomik ve siyasi dengeleri değiştirebilir
  • 4 Mart 2024 16:52
  • Şahin Yaman
Küresel Ekonomide Yeni Güç Dengeleri ve Türkiye İçin Strateji İhtiyacı

BRICS ve diğer gelişmekte olan ülkelerin hızlı ekonomik yükselişlerinin, Batı ekonomilerinin küresel ekonomideki göreceli düşüşlerinin, küresel ekonomik sistem ve güvenlik mimarisi üzerinde derin etkileri olacak. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri dünya ekonomisi ve ticaretindeki en güçlü blok haline geldi. Sadece ihracat rakamları itibariyle değerlendirildiğinde 2003 yılında, Çin DTÖ’ne girdikten hemen iki yıl sonra ABD’nin dünya ihracatından aldığı pay yüzde 9,7’ye indi. 2022 yılında ABD’nin Dünya ihracat payı yüzde 8,4’e gerilerken BRICS ülkelerinin Dünya ihracatından aldığı pay yüzde 20,7’ ye çıktı. Kısaca BRICS ülkeleri şimdiden dünya ticaretinde hakim konuma gelirken, kıtasal büyüklükte iki üye olan Hindistan ve Çin ise Asya bölgesinin yeniden dünya ekonomisinin ağırlık merkezi haline gelmesinde önemli rol oynuyor.


Peki küresel ekonominin güç dengelerindeki bu göreceli değişimin etkileri neler olabilir?


a)- Jeopolitik güç kayması ve çok kutuplu ekonomik sistem:


BRICS ve diğer gelişmekte olan ülkelerin yükselişi, ABD ve Batı’nın uzun süren jeopolitik egemenliğini sorgular niteliktedir. Ekonomik gücün daha dengeli bir şekilde dağılmasıyla birlikte, değişen siyasi dengelerle uyum halinde muhtemelen yeni güç merkezleri ve ittifaklar ortaya çıkaracaktır. Bu durum, ekonomik kaynaklara, pazarlara ulaşım temelli rekabetçi gerginliklere, yeni jeopolitik ve jeoekonomik gerilimlere neden olabilir. Ancak eninde sonunda çok kutuplu ve daha dengeli bir jeopolitk ve jeoekonomik sistem ortaya çıkacaktır.


b)- Ekonomik karşılıklı bağımlılık ve istikrar:


Küresel ekonomi ve ticari ilişkilerin değer zincirleri, finans ve teknoloji transferi kanallarıyla birbirine girift bir şekilde geçmiş olması, önemli oyuncuların ekonomilerindeki dalgalanmaların dünya çapında yansımaları olabileceği anlamına gelmektedir. BRICS ve diğer gelişmekte olan ülkelerin birer ekonomik güç olarak yükselmeleri, küresel ekonomik sistemde yeni dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açarak, ticari gelişmeler, yatırım ve fon akımları ile finansal piyasalar üzerinde ciddi değişikliklere yol açabilir. Karşılıklı bağımlılık ilişkisinin tüm taraflara dayatacağı ekonomik realizm de eski sitemden yenisine geçişte yaşanan ticaret savaşları ve sıcak çatışmaların bir noktadan sonra nihayetlendirilmesini tüm taraflar için zorunlu kılacaktır.


c)- Hidrokarbondan kritik hammaddelere kaynak rekabeti:


Yükselen ekonomilerin büyümesiyle birlikte, enerji, madenler ve gıda gibi sınırlı kaynaklar için rekabet artabilir. Bu rekabet, mevcut gerilimleri daha da artırabilir ve stratejik kaynaklara erişim, kaynak milliyetçiliği ve kritik kaynaklara erişim üzerinde çatışmalara yol açabilir. Bu kaynakla ilgili çatışmaların yönetilmesi, küresel güvenliğin sağlanması ve hassas bölgelerde istikrarsızlığın önlenmesi açısından önemlidir. Ancak uzun vadede Rikardocu Karşılaştırmalı üstünlükleri tamamen mağlup etmek mümkün olmadığından dünya nükleer savaşla kendini yok etmediği takdirde, kaynak rekabetinin irrasyonel döngüsü yerini iyi kötü düzgün bir ticari ilişkiye mutlaka bırakacaktır.


d)- Askeri ve teknolojik yeteneklerdeki değişim:


Ekonomik büyüme genellikle yükselen güçlerin askeri ve teknolojik yeteneklerini artırır. BRICS ülkelerinin yükselişi, özellikle Çin’in, savunma ve teknoloji sektörlerine önemli yatırımlar yapmasına neden olmuştur. Çok kutupluluk, askeri güç ve güvenlik açısından olumlu sonuçlar da doğurabilir. Çok kutupluluk bağlamında güvenlik konularında daha işbirlikçi ve kapsayıcı yaklaşımların teşvik edilmesi mümkün olacak bu da ekonomik ilişkileri olumlu etkileyecektir. Türkiye’nin hızla gelişen savunma sanayi ve Batıya karşı bağımsızlığını kazanma aşamasına yaklaşması sadece yeni yükselen güçlerle değil bizatihi Batıyla olan diplomatik ilişkilerini de daha gerçekçi bir ittifak ilişkisine dönüştürebilir. Rusya ve Çin’le olan Batı gerginliğinin normalleştirilmesine de katkıda bulunabilir


e)- Bretton Woods sisteminin sonu ve yeni küresel yönetişim:


Yeni ekonomik güçlerin yükselişi, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi - mevcut küresel iktisadi yönetim mimarisinin sacayaklarının sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu kurumlar, II. Dünya Savaşı sonrasında Batılı güçler tarafından kurulmuştur. Gelişmekte olan ülkeler, BRICS de dahil olmak üzere, büyüyen ekonomilerinin gerektirdiği menfaat ve çıkarlarını hakkıyla savunabilmek açısından bu kurumlarda daha fazla temsil ve söz hakkı talep etmektedir. Bu değişimlerin etkili bir şekilde yönetilmesi, değişen güç dinamikleri arasında BRICS ve Gelişme Yolundaki Ülkelerin (GYÜ) artan güçlerinin sisteme adil şekilde yansıtılmasıyla istikrarlı ve güvenli bir uluslararası düzenin ortaya çıkabilir. Kurulan yeni sistemin korunması içinse gerileyen ve yükselen güçler arasında artan işbirliği, diplomasi ve uluslararası örgütlerde kurumsal reformları gerektirmektedir.


e)- Türkiye için dersler


BRICS ve GYÜ’lerin yükselişi, ABD ve Avrupa’nın gerileyişi Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlık ve egemenliğini güçlendirecektir. Batı’dan bağımsızlaşma süreci karmaşık ve uzun vadeli bir hedef olabilir, ancak Türkiye’nin bu yönde adımlar atması mümkündür.


Türkiye’nin Batı’dan bağımsızlaşma sürecine katkı sağlayabilecek bazı stratejiler:


a)- Alternatif ekonomik ortaklıklar kurma:


Türkiye, Batı’dan bağımsızlaşma sürecinde alternatif ekonomik ortaklıklar kurabilir. Özellikle, Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerdeki yükselen ekonomilerle daha yakın ilişkiler geliştirerek, askeri, ticaret ve yatırım anlaşmaları imzalayarak çeşitlendirilmiş bir ekonomik portföy oluşturabilir. Bunun için Ankara merkezli bir ‘Türk-exit’ ve alternatif strateji geliştirmek gerekecektir.


b)- Bağımsız dış politika yürütme:


Türkiye, ekonomik yeni dengelerle (re-alignment) dış politikasını daha bağımsız bir şekilde yürüterek Batı’dan bağımsızlaşma sürecini derinleştirebilir. Bu, Ortadoğu, Afrika ve Asya gibi bölgelerde daha aktif bir role tekabül ederken, kendi ulusal çıkarlarını gözeten dış politika tercihlerini belirleme konusunda daha özgür olmayı gerektirir. Yoksa Batı’yla ilişkileri koparmak değil bilakis belki de çok daha sağlam temellere oturmayla da sonuçlanabilir.


c)- Alternatif finans ve ödeme sistemleri geliştirme:


Türkiye, Batı finansal sistemlerine olan bağımlılığını azaltmak için alternatif finansal sistemler geliştirilmeli, Türkiye’nin bağımsızlığını ve milli gururunu zedeleyen Batının kibirli ambargo tehditlerinden azade bir ekonomik sisteme geçilmelidir. Bu politika seçeneklerinin maliyeti mutlaka olacaktır. Ancak egemenlik ve hürriyet bedel ödemeyi gerektirir.


d)- Teknolojik bağımsızlık ve yenilikçilik:


Türkiye, teknolojik bağımsızlık ve yenilikçilik alanında daha fazla yatırım yaparak savunma sanayiinde gösterdiği yüksek performansı sivil alanlara da yansıtmalıdır. Özellikle, Ar-Ge’ye ayrılan kaynakları ile kalitesi düşmüş akademik sistemi hızla reforme etmelidir. Böylece yerli üretimi organik şekilde destekleyerek ve yerli teknoloji üretimini teşvik ederek, dışa bağımlılığı azaltabilir ve kendi teknolojik altyapısını güçlendirebilir.


e)- Kültürel ve ideolojik bağımsızlık:


Türkiye, kültürel ve ideolojik bağımsızlığını koruyarak, Batı’dan bağımsızlaşma sürecine katkı sağlayabilir. Özellikle, ulusal kimliği güçlendirerek, dış etkilere karşı daha dirençli bir toplum oluşturabilir. Bu yeni çok kutuplu sistemde Türkiye’nin lider ülkeler arasına girmesi için zaten mecburi şartlar arasındadır.


EDITÖRÜN NOTU: BRICS ülkeleri dünya ekonomisi ve ticaretindeki en güçlü blok haline gelirken ekonomik ve siyasi dengelerin değişmesi de 4. Bu durumda Türkiye’nin de hızla atması gereken adımlar bulunuyor.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
2024'ün Belirsiz Sularında Çevik Yönetim İle Rota Belirlemek
2024'ün Belirsiz Sularında Çevik Yönetim İle Rota Belirlemek
Belirsizliklerin fazla olduğu 2024 yılında yönetimini çevikleştiren, değişen koşullara daha hızlı uyum sağlayabilen şirketler rahat edecek.
Fiyatı Nasıl Belirlersiniz?
Fiyatı Nasıl Belirlersiniz?
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı...
Şirketinizi Ucuza Kaptırmayın
Şirketinizi Ucuza Kaptırmayın
Şirket sahipleri belli aralıklarla şirketlerine bir nevi check-up yapıp gerçek değerini bulmalılar. Bu sayede şirketlerini ucuza kaptırmaktan kurtulabilirler.
Kira Gelirinde Vergi Zamanı
Kira Gelirinde Vergi Zamanı
Son yıllarda hayatımızda daha çok yüzde 25’lik zam sınırlaması ve artış oranına ilişkin tartışmalarla yer alan kira konusu bu ay vergi boyutuyla gündemde. 2023 yılına ilişkin kira gelirlerinin mart ayı sonuna kadar beyan edilmesi ve mart ile temmuzda 2 taksitte ödenmesi gerekiyor.
Avrupa’nın Radikalizmle Sınavı
Avrupa’nın Radikalizmle Sınavı
Son zamanlarda Avrupa’da siyaset gündeminin en çok öne çıkan konusu “radikallerin ve popülistlerin yükselişi”. Kıta genelinde kendilerini “muhafazakar” ve “yurtsever” olarak etiketleyen siyasi güçler, bu yıl yapılacak seçimlerde büyük bir sınav verecek ve eğer seçimlerde üstünlük sağlarlarsa Avrupa’da belki de birçok şey değişecek.
ABD Alarm Veren Metal Stoklarını Doldurmaya Çalışıyor
ABD Alarm Veren Metal Stoklarını Doldurmaya Çalışıyor
Beyaz Saray kritik mineraller için Çin’den bağımsız bir tedarik zinciri kurmak istiyor
Batıya Karşı Ayı ve Ejderha Dayanışması
Batıya Karşı Ayı ve Ejderha Dayanışması
Son yıllarda Rusya’nın gücünü kaybetmesi ve komşusu olan Çin’in inanılmaz yükselişi, doğu ve batı arasındaki rekabetin farklı bir boyut kazanıp yeniden canlanmasına neden oldu. Rusya ve Çin, gönülsüz de olsa birbirine daha fazla yaklaşırken, küresel ekonomik düzen bloklar arası ayrışma tehdidi altında.
Hisseler Yükselirken Emtiada Resesyon Tedirginliği Var
Hisseler Yükselirken Emtiada Resesyon Tedirginliği Var
Küresel piyasalar 2024 yılına farklı fiyatlamalarla girdi. Hisse senetleri piyasaları zirvelerini test ederken, emtia piyasaları zayıf seyri ile dikkat çekiyor.
İşsizlik Sigortasında “Varlık” Muhasebesi
İşsizlik Sigortasında “Varlık” Muhasebesi
Ocak sonu itibariyle ilk kez 200 milyar lirayı geçen İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlik riskini azaltmaya yönelik çalışmalar için ayrılacak pay yüzde 50’ye yükseltilirken bono ve mevduata yatırım nedeniyle faiz gelirinin toplam varlıktaki payı yüzde 22’ye düştü. 2023’te işsizlik ödeneğine 21,3 milyar TL harcanırken, teşvik ve desteklere yaklaşık iki katı verildi
Turist Çok Ama Yataklar Boş
Turist Çok Ama Yataklar Boş
Turizm Bakanlığı verilerine göre 56,7 milyon ziyaretçi, TÜİK verilerine göre de 57 milyon turist Türkiye’yi ziyaret etti. Ancak TÜROB’un otel doluluk istatistiklerinde görülen gerileme, gözleri turistlerin nerede kaldığına çekerken sektör temsilcileri kayıt dışı konaklama kadar verilerin yorumlanma biçimine de dikkat çekiyor.
Küresel Kredi Kartı Savaşı İçin Saflar Belirginleşiyor
Küresel Kredi Kartı Savaşı İçin Saflar Belirginleşiyor
Capital One’ın Discover için 35 milyar dolarlık teklifi Visa ve Mastercard’a meydan okumayı hedefliyor
Devrik Kral
Devrik Kral
Nakdin krallığı son buluyor. Her ne kadar ekonomik sorunların nedenleri arasında gösterilse de kredi kartlarının kullanımı artıyor, dijital paralar yaygınlaşıyor ve kripto paralar yatırım aracı olmaktan çıkıp alışveriş aracına dönüşüyor. Üstelik artan enflasyon nakit kullanımını zorlaştırıyor. Anlaşılan o ki kimse eski kralı özlemeyecek…
Portföyün Seçimi
Portföyün Seçimi
Yerel seçim genel seçim havasına büründü. Yatırımcı yön arayışında. Ekonomi politikası seçimden sonra nasıl şekillenecek, borsada riskler nerelerde, portföy oluştururken nelere dikkat etmeli? Uzmanlara sorduk
Büyümede Denge Arayışı
Büyümede Denge Arayışı
Türkiye, 2023’te yüzde 4,5 büyüdü. Büyüme ağırlıklı olarak tüketimden geldi. Öncü göstergeler 2024’ün ilk aylarında da bu eğilimin sürdüğüne işaret ediyor.