Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Özel Dosya

Sorun Kazanç mı, Kontrol Kaybı mı?
Tarihin en hızlı ilerleyen teknolojik devrimi eli güçlü olanların adımlarını büyük atabilmesine olanak sağlarken, zamanında doğru adımları atamamış olanları tek ayak üzerinde bırakıyor.
  • 30 Mayıs 2025 00:13
  • Dr. Ali Yürüdü
Sorun Kazanç mı, Kontrol Kaybı mı?

Dünya değişiyor. Hem de birkaç neslin birden hızına yetişemeyeceği şekilde değişiyor. X kuşağı televizyonlarla tanıştı, televizyonlar renklendi, herkesin cebine cep telefonu girdi gibi sürprizlerle dolu yıllarla, değişimi yavaş ve sindirerek yaşamıştı. Ancak Y ve Z kuşakları geldikten sonra yaşanan değişimle bence çoktan ipin ucunu kaçırdık. Teknolojinin neresinden tutarsak mutlaka bir şeyleri kaçırıyoruz.


Biz Türkiye’de evvel ezelden beri her gündemle ilgiliyiz. Gelişmiş bir ülkede herkes kendi icra ettiği meslekte uzman ve diğer her konuda konuşmaktan imtina ederken, bizim ülkemiz jeopolitik konumu, yatırıma olan iştahı, cesareti ve en önemlisi de olan bitene olan merakı sayesinde bilgiye gücümüz yettiğince yetişmeye çalışıyor. Öyle bir ülkeyiz ki; siyasetten ekonomiye, enerjiden teknolojiye, sağlıktan hukuk bilimine kadar her yere yetişiyor; her konuda doğru ya da yanlış, az ya da çok birkaç kelam edecek kadar bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz.


Ancak enerjiden teknolojiye diye iki kelime ile ifade etmeye çalıştığım derya deniz konu, muhtemelen sadece bizim değil, tüm dünyanın yetişemediği bir hızla başını alıp gidiyor. Tüm dünya varını yoğunu ortaya koyuyor yetişmek için, ancak öyle bir rekabetten ve hızdan bahsediyoruz ki, bu hız artık nesilleri bile aşacağa benziyor.


Çok kısa bir zaman içerisinde hayatımıza giren, bugün duymaya alıştığımız ancak tam olarak hazmedemediğimiz ARGE, inovasyon, yapay zeka, yenilenebilir, sürdürülebilir, yeşil enerji gibi kelimeler ülkelerin gündemini yutmuş durumda. Bizim ülke olarak pek çok başka gündemimiz var elbette, ama bu bahsettiğim kelimelerden yola çıkarak uzun zamandır yazılarımda öne çıkarmaya çalıştığım Çin egemenliğinin ne kadar belirgin hale geldiğinden biraz bahsetmek istiyorum. Nitekim dün ekranlarda açıklamalarını takip ettiğimiz Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’un da benim gördüklerime paralel açıklamaları, uzun zamandır yazmak istediğim nadir elementler konusuna da değiniyordu.


Adı her ne kadar nadir element olsa da aslında doğada bolca bulunan bu elementler, teknoloji ve enerji sektörünün bel kemiği. Ancak toplu halde bulunmaları zordur ve hatta çıkarılması, rafine edilmesi daha da zordur. Günümüzde ise küresel üretimin yaklaşık yüzde 70’ini Çin tek başına yapıyor. Aynı zamanda dünyanın en büyük rezervleri de zaten Çin’de bulunuyor. Çin’de olmasa bile rafine edilmesi için önce Çin’e satılıp, sonra yine Çin’den alınıyor. Sayın Fatih Birol, lityum örneğini verdi. Avustralya lityumun yüzde 35’ini üretiyor, ancak sadece yüzde 2’lik kısmını rafine edebiliyor. Kalanı Çin’e gönderip, sonra tekrar satın alıyor. Şili, Peru, Brezilya gibi Latin Amerika ülkeleri her ne kadar maden yataklarına sahip olsa da zamanında buraya yatırım yapmadıkları için ancak Batılı şirketlerle ortak olup madeni çıkarıyor. Yani aslında bugün x fiyattan sattıkları hammadde, rafinaj yatırımı zamanında yapılmış olsa 15x fiyatla satılabilecekti. Gelgelelim konumuz kesinlikle bu kazanç değil; ülkelerin kontrol kaybı ve enerji ile teknoloji bir araya gelince nasıl ipin ucunun kaçtığı aslında.


Günümüzde herkesin öğrenmeye çalıştığı, hayatı görmezden gelemeyecek kadar kolaylaştıran ve her alana gün be gün daha fazla zuhur eden yapay zekâ için veri merkezlerine ihtiyaç var. Bu veri merkezlerinin herhangi birinin elektrik talebi ise yaklaşık yüz bin kişilik bir köyün elektrik talebine eşit. Dolayısıyla günümüzde dünyanın elektrik talebi büyümeye devam ediyor. Kurulan santrallerin ise enerji kaynağı artık yenilenebilir enerji santralleri. Günümüzde üretilen her 100 arabanın ise 25’i elektrikli. Ancak tüm bunların üretiminde, çalışması için kullanılan elementlerin egemenliği ise Çin’de bulunuyor.


Küresel güç merkezleri ise bu egemenliği çok geç fark etti. Bugün savunma da dahil olmak üzere her ülkede arz güvenliği sorunu gündemin birinci maddesi oluyor. Çin’in ise elinde bulundurduğu güçle hem jeopolitik hem de stratejik anlamda çok güçlü durumda diyebiliriz. Buna karşılık; kalan ülkeler kamu eliyle bile diyelim ki stratejik olan bu yatırımlara bugün başlasa bile nereden bakarsak 10 yıl kadar Çin’in yine de kontrol gücüne sahip olacağını söyleyebiliriz.


Diğer süper güçler; bu güce 10 yıl boyunca kayıtsız kaldı ve dünya maalesef gücün tek elde toplanmasına şimdi seyirci oluyor. Bugün atılan adımlara baktığımızda; Amerika Birleşik Devletleri Joe Biden yönetiminde nadir elementlerin rafinaj yatırımları için milyar dolarlık sübvansiyonlar açıkladı, yani kamu eliyle açığı kapatmaya çalışıyor. Avustralya ABD ile stratejik ortaklık yaptı ve AB’ye işleme tesisleri kuruyor. Avrupa Birliği çıkardığı kritik madenlerin yüzde 40’ını kendisi işleyebilmek için yatırımlar yapacağını açıkladı. Japonya, zamanında Çin’e ihracatı durdurarak elindeki gücü Japonya’ya karşı kullandığı için, hem geri dönüşümle hem de Hindistan gibi ülkelerle bu alanda iş birliği yaparak kontrolü sağlamaya çalışıyor.


Dolayısıyla konu artık zenginleşmek değil, kazanmak değil. Konu tamamen ulusal güvenlikle ilgili. IIF’in son raporuna göre dünyanın borcu 324,3 trilyon dolar ve dünyanın milli hasılasına oranı yüzde 245 ile tüm zamanların en yüksek seviyesinde bulunuyor. Bu ortamda eldeki kaynaklar bu denli sınırlıyken, bu yatırımların tek elden ya da kamu eli olmadan yapılması mümkün görünmüyor. Ancak zaman herkesin bu sefer aleyhine işliyor. Yazının başında dediğim gibi, tarihin en hızlı ilerleyen teknolojik devrimi eli güçlü olanların adımlarını büyük atabilmesine olanak sağlarken, zamanında doğru adımları atamamış olanları tek ayak üzerinde bırakıyor. Çünkü artık konu kazanç değil, maalesef kontrol kaybı.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bulunmaz Hint Kumaşı mı?
Bulunmaz Hint Kumaşı mı?
Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan çatışma Hindistan-Türkiye ilişkilerinin de gerilmesine yol açtı. Türkiye’nin Pakistan’dan yana taraf olduğunu düşünen Hindistan boykot çağrısı yaptı. Boykot kararı sonrası gözler özellikle turizm sektörüne çevrildi.
Üniversite Tercihleri Avrupa’ya Kayıyor
Üniversite Tercihleri Avrupa’ya Kayıyor
Trump hükümeti ve Harvard Üniversitesi’nde başlayan yabancı öğrenci gerginliği ABD’nin diğer üniversitelerine de sıçrama potansiyeli taşıyor. Şu an için mahkeme kararı ile sorun geçici olarak çözülse de ABD’de okuyan ya da okumayı planlayan Türk öğrenciler diken üstünde. Peki bundan sonra ne olur, rotayı ABD dışına kaydırmak isteyen öğrenciler için hangi ülkeler var?
Yatırımcının Tercihi Yeniden Para Piyasası Fonları
Yatırımcının Tercihi Yeniden Para Piyasası Fonları
Borsa İstanbul’da ve küresel hisse görünümünde öne çıkan belirsizlik ve gelgitler yatırımcının risk iştahını baskılıyor. Hisse senedi yatırımcılarıyla birlikte fon yatırımcıları da bu dönemde para kazanmaktan öte mevcut parayı korumayı önceliklendirmiş durumda. Bu noktada öne çıkan soru ise fon yatırımcılarının paralarını korumak için nereye yöneleceği.
Alacak Riskinde Sigorta İkilemi
Alacak Riskinde Sigorta İkilemi
Küreselde tarife savaşları, yurt içinde ise makroekonomik sorunlara bağlı finansman sıkıntıları alacak sigortaları seçeneğini gündeme getirirdi. İşletme sermayesi sıkıntısı yaşayan şirketler parayı cepte tutma ve kötü gün için sigorta yaptırma ikilemi yaşıyor. Bu yıl 150 milyon TL prim, 25-30 milyar TL teminat hedefi daha çok yurt içi ekonomik gelişmelere bağlı görülüyor.
Çarklar Boşa Dönüyor
Çarklar Boşa Dönüyor
İstanbul Sanayi Odası’nın İSO 500 2024 sonuçları sanayi sektöründe yaşanan sıkıntıyı gözler önüne serdi. 152 şirketin zarar açıkladığı 2024’te karların neredeyse tamamı finansman giderlerine gitti. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan 2024 sonuçlarını değerlendirirken “Sanayici artık daha fazla enflasyonun bedelini ödememeli” çağrısında bulunarak, arz problemi riskine dikkat çekti. Öte yandan sektör temsilcileri faizler düşse bile kalıcı hasarların oluşabileceğine dikkat çekerek, önümüzdeki birkaç ayın çok önemli olduğuna vurgu yapıyor....
Markalar İçin Deneyimsel Değer Ekonomisinin Zihin Haritası
Markalar İçin Deneyimsel Değer Ekonomisinin Zihin Haritası
Beş duyu üzerinden kurulan zihin haritası; herhangi bir marka, şehir, ülke ya da proje için sadece bir iletişim stratejisi değil, aynı zamanda uzun vadeli değer yaratma modelidir.
Enerji ve Madencilikte Yeni Dönem: ‘Süper İzin’ Yasası
Enerji ve Madencilikte Yeni Dönem: ‘Süper İzin’ Yasası
Dünya genelinde yeşil dönüşüm ve stratejik hammaddelere erişim yarışı hız kazanırken, Türkiye de enerji ve madencilik yatırımlarını hızlandırmak için önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Diğer yandan sürecin hızlandırılması uğruna şeffaflık ve çevre koruma mekanizmalarının zarar görmesi riski de bulunuyor.
Fransız Kızartması’ndan (French Fries) Yüksek Gümrük Vergilerine: Transatlantik İttifakta Derinleşen Çatlak
Fransız Kızartması’ndan (French Fries) Yüksek Gümrük Vergilerine: Transatlantik İttifakta Derinleşen Çatlak
ABD’nin “Önce Amerika” (America First) doktrini, sadece çok taraflılığı değil, ittifak hukukunu da hedef almış durumda. Gelişmeler ABD ve Avrupa arasında yalnızca geçici gerilimleri değil, Transatlantik tarihsel siyasi ve ekonomik ilişkilerin geleceğini yapısal olarak da şekillendiren çok katmanlı bir jeoekonomik çatışma haritası mahiyeti taşıyor.
Opel Şimşeği Elektriklendi
Opel Şimşeği Elektriklendi
Yeni Opel Frontera’nın, elektrikli otomobil pazarında daha güçlü konumlanmaya çalışan Opel’in pazar payını da artırması bekleniyor.
Otomotivde Çin’den Sonra Hedef Neden Avrupa?
Otomotivde Çin’den Sonra Hedef Neden Avrupa?
2024’te AB’den ABD’ye 38,9 milyar euroluk araç ihraç edilirken, ABD’nin AB’ye ihracatı 7,8 milyar euro oldu. ABD’nin otomobil ve otomobil parçalarındaki önemli ticaret açığı, tarifelerde en önemli etkenlerden biri olarak görülüyor.
ABD Yeniden Sanayileşmek İçin Çin’i Dikkatle İncelemeli
ABD Yeniden Sanayileşmek İçin Çin’i Dikkatle İncelemeli
Amerika’nın üretim gücünü yeniden canlandırması, Çin’in stratejilerini dikkatle incelemesine, yeni üretim paradigmaları geliştirmesine ve bilimsel-teknolojik liderliği ile müttefikleriyle kurduğu güçlü ilişkileri korumasına bağlı.
Belki de Yapay Zeka İnterneti Öldürüyordur
Belki de Yapay Zeka İnterneti Öldürüyordur
Botların internette insan hayatını boğduğu iddiası hiç bu kadar doğru olmamıştı.
Nükleere Dönüşün Yıldızı Güney Kore Olabilir
Nükleere Dönüşün Yıldızı Güney Kore Olabilir
Güney Kore, Çin ve Rusya dışında en iyi büyük ölçekli atom enerjisi endüstrisini kurdu. Şimdi bunun mali ve diplomatik meyvelerini toplamaya hazırlanıyor.
Teknolojide İzlenmesi Gereken 10 İsim
Teknolojide İzlenmesi Gereken 10 İsim
Teknoloji sektörü, halihazırda birçok yeni ismin ön plana çıktığı bir dönüşüm sürecinin tam ortasında. Bu dönüşüm, yapay zekâyı dünyanın en büyük şirketlerinde geliştirenlerden (Ahmad Al- Dahle) startup kurucularına (Lin Qiao), yükselen sosyal ağları besleyenlerden (Jay Graber), güvenlik (Window Snyder) ve hukuk (Rachel Proffitt) konularında işlerin düzgün yürümesini sağlayan uzmanlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ayrıca, teknoloji ile Washington arasındaki güç dengeleri yeniden şekillenirken, Trump yönetiminin kimleri göreve getirdiği (Luke Farritor) ve kimleri görevden almak istediği (Alvaro Bedoya) de dikkatle izlenmesi gereken gelişmeler arasında.