Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Yaşam

Gelecek Sanatını Anlamak İçin Felsefe Önerileri
Teknolojiler iş gücü piyasasını, eğitim sistemini ve günlük hayatı yeniden şekillendiriyor. Veriye dayalı karar alma süreçleri önemli unsuru haline geliyor. İnsan üretiminin yegane temeli olan sanat da değişiyor. Üstelik bu kez “gerçekten” değişiyor!
  • 24 Ekim 2025 00:10
  • Prof. Dr. Uğur Batı
Gelecek Sanatını Anlamak İçin Felsefe Önerileri

Sürdürülebilir bir gelecek, ancak teknolojiyi bilinçli ve bütüncül bir şekilde kullanan bireylerle mümkündür. Teknoloji odaklı bir eğitim, öğrencileri sabahları kodlama projeleriyle yaratıcılığa teşvik eder, öğlen çevre simülasyonlarıyla gerçek dünya sorunlarına çözüm aratır ve akşamları topluluk hizmetleriyle teknolojiyi insanlık için kullanmayı öğretir. Bu makale, teknolojinin eğitimdeki dönüştürücü rolünü, tarihsel örnekler, bilimsel bulgular ve pratik uygulamalar ışığında inceleyerek, onun bireylerin ve toplumların sürdürülebilir bir dünya yaratmasındaki kritik önemini ortaya koyacaktır.


Geçen sene konuştuğum bir konferanstaki konuşma konumdan çıktılar vereceğim bu yazımda. Sürdürülebilir Eğitim Konferansı’ndan (SES) söz ediyorum. Eğitim, bireyin ve toplumun geleceğini şekillendiren en temel güçlerden biri olarak, her zaman en vizyoner fikirlerin kesişim noktası olmuştur. İyi Bir Eğitim Platformu’nun ev sahipliğinde ve Ümit Kalko liderliğinde düzenlenen bu sempozyum, akademiden sanata, psikolojiden spora uzanan geniş bir yelpazede, ilham verici düşünürleri ve yaratıcıları bir araya getirerek, eğitimin dönüştürücü potansiyelini masaya yatıran bir gündü. Konferans bu sene de 11-13 Kasım tarihlerinde yapılacak.


Bu konferansta “eğitim, bireyleri yalnızca bilgiyle donatmakla yetinmemeli, aynı zamanda teknolojiyi; doğa, insan ve toplumla uyumlu bir şekilde kullanarak bütünsel bir anlayış geliştirmelidir” önerisiyle konuşmuştum. “Teknoloji, sadece ekranlar ve kodlardan ibaret değil; insanı evrene bağlayan, sürdürülebilir çözümler üreten ve geleceği şekillendiren bir köprüdür” diye de eklemiştim. Diğer türlü modern eğitim sistemleri, teknolojiyi çoğunlukla yüzeysel bir tüketim aracı olarak sunarak öğrencilerin yaratıcı ve bütüncül düşünme yeteneklerini köreltir. Bu açık. Bu nedenle de sanattan ve gelecek sanatından yola çıkarak bir konuşma yapmıştım. Şimdi bu görüşlerimi yazıya da döktüm.


Özellikle yapay zeka, malumunuz, günümüzde birçok endüstriyi dönüştürmeye başladı. Örneğin, sağlık sektöründe hastalıkların erken teşhisi ve kişiselleştirilmiş tedavi planları, finans dünyasında ise risk analizi ve ticaret algoritmalarının optimize edilmesi gibi birçok alanda kullanılıyor. Makine öğrenmesi, bilgisayarların deneyimlerle öğrenmesine olanak tanırken, bu da makinelerin daha az insan müdahalesiyle daha doğru ve verimli çalışmasını sağlıyor. Gelecekte, bu teknolojiler iş gücü piyasasını, eğitim sistemini ve günlük hayatı yeniden şekillendirecek, çünkü her şeyden önce veriye dayalı karar alma süreçlerinin en önemli unsuru haline gelecek. İnsan üretiminin yegane temeli olan sanat da bundan etkilenecek. Her şey belki de sonsuza dek değişiyor. Bu kez “gerçekten” değişiyor!


Zekanızı devretmeye hazır mısınız?


Haydi şimdi yedi “ felsefi temelde” gelecek teknolojilerinin sanatla “dansını” yorumlayalım.


1.Dijitalleşmeyi nasıl anlamalıyız?


Dijitalleşmeyi, küresel erişim dışında tanımlamak artık pek mümkün değil. Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla kreatif endüstriler, fiziksel sınırlardan bağımsız hale gelerek daha geniş bir küresel pazara ulaşabiliyor. Online platformlar üzerinden grafik tasarım, video prodüksiyonu, yazılım geliştirme veya dijital içerik üretimi gibi hizmetler, dünyanın herhangi bir yerinden sipariş edilebiliyor. Bu durum, özellikle pandemiden sonra hizmet ihracatında kreatif endüstrilerin ağırlığını daha da artırmış bir yapıda önemini sürdürüyor. Konvansiyonel kültür kavramından dönüşen yaratıcılığın ekonomiye entegrasyonu yine değişim süreçlerinin içerisinde önemli bir paya sahip. Kreatif endüstriler bir ülkenin kültürel mirasını ve yaratıcılığını uluslararası pazara hem taşıyor hem de seviyesini belli ediyor. Türk dizileri dünya çapında ilgi görerek hem ekonomik katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin kültürel zenginliğini tanıtıyor. Bu tür yaratıcı hizmetler, kültürel diplomasi ve ekonomik büyümenin kesişim noktasında yer aldığında belki de diğer çabaların ötesinde bir getirisiyle de üzerinde daha çok düşünülmesi gereken bir noktaya getiriyor.


İnovasyonların teknoloji entegrasyonu olmadan düşünülmesi sizi yeri geldiğinde oldukça lokal bırakabiliyor. Yeni nesil hizmet ihracatında kreatif endüstrilerin diğer bir önemli katkısı da teknolojinin yaratıcı süreçlerle birleştirilmesindeki etkileri. Sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR) ve yapay zeka (AI) gibi teknolojiler, kreatif hizmetleri daha ilgi çekici ve erişilebilir hale getirerek bu sektörün gücünü artırıyor. Bir sanatçı, yapay zeka kullanarak oluşturduğu eserleri global dijital sanat platformlarında satabilir ve yeni pazarlar yaratabilir hale gelebiliyor hem de çok az masrafla ve çok kısa sürelerde.


Başka bir açıdan baktığımızda istihdam yaratma ve gençlerin girişimcilik süreçlerinde dinamik iş gücü için geniş fırsatlar sunuyor. Freelance çalışan tasarımcılar, içerik üreticileri ve teknoloji uzmanları, bu sektörün büyümesinde önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, start-up ekosisteminde yaratıcı girişimlerin artması, bu alandaki hizmetlerin uluslararası pazarda daha güçlü bir konuma gelmesini sağlıyor.


Karbon ayak izi, yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik yine son dönemin en popüler konularından. Sürdürülebilir tasarım uygulamaları veya çevre dostu moda koleksiyonları, hem ekonomik hem de etik açıdan yeni nesil ihracatta güçlü bir konum yaratıyor.


2. Teknolojik sanatı anlamak


Dijital sanat, uygun teknolojik dönüşümler ve çevre dostu politikalarla desteklendiğinde, sürdürülebilir bir uygulama olabilir. Ancak mevcut blokzinciri modelleri ve enerji tüketim düzeyleri dikkate alındığında, şu anda bu teknolojilerin çevresel etkileri de yadsınamaz bir noktada. Sanatçılar, platformlar ve teknoloji geliştiricileri bu soruna çözüm bulma konusunda ortak bir sorumluluk taşımaya devam edecekler gibi görünüyor.


Elbette her yeni sanat döneminde olduğu gibi dijital sanat da eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu eleştiriler genellikle kopyalama kolaylığı ve el işçiliğinin yokoluşu etrafında şekilleniyor. Dijital eserlerin fiziksel sanat eserleri kadar “tek ve eşsiz” olmadığı yönündeki algı NFT (non-fungible token) teknolojisi gibi yeniliklerle büyük ölçüde aşılsa da, bazıları, dijital araçların sanatı “kolaylaştırdığı” ve yaratıcılığı azalttığını öne sürmekten kendini alıkoyamıyor. Ancak bu argümanın, dijital araçların kullanımının da ayrı bir beceri ve uzmanlık gerektirdiği gerçeğini göz ardı etmekten öteye geçemiyor. Sanatın geçmişi kadar geleceğine de baktığımızda, her dönemde kendini yenileyen bir yapıya sahip olduğu aşikar. Dijital sanat, çağımızın teknolojik ruhunu yansıtan modern bir ifade biçimi olarak sanatın geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir. Leonardo da Vinci’nin fırçasıyla yaptığı yenilikler, bugün bir dijital sanatçının grafik tabletle yaptıklarıyla eşdeğer görülebilir, tabi hangi döneme daha yakın ve ilginizin hangisinde yoğunlaştığı ile doğru orantılı... Dijital sanat, geleneksel sanatın yerine geçmek değil, onu tamamlamak ve zenginleştirmek için vardır. Gerçek sanat, bir teknoloji ya da araçla değil, sanatçının yaratıcılığı ve duygusal derinliğiyle tanımlanır. Bu bağlamda dijital sanat, sanatın en teknolojik ve modern ifadelerinden biridir.


3. Blokchain teknolojilerinin sanatta geleceği


Bazı sanatçılar bu dijital ortamın çevresel maliyetleriyle boğuşmaya başladı. Herhangi bir seyahat içermeyen ve çoğunlukla dijital bir dağıtım olan bu yeni model, sanatçılar için sürdürülebilir bir uygulama olma potansiyeline sahip gibi görünüyor ta ki mevcut blokzincirinin çevresel etkilerinin büyüklüğü anlaşılana kadar… Bitcoin ve Ethereum gibi kripto para birimleri tarafından kullanılan blok zinciri teknolojisi çok fazla enerji gerektiriyor ve büyük miktarda sera gazı üretiyor. Birçok sanatçı, dijital sanatın çevre dostu olacağı düşüncesiyle bu alana yönelmişti. Ancak, NFT’lerin yaygınlaşmasıyla birlikte, eserlerini bu teknoloji üzerinden satmanın çevreye zarar verdiğini fark ettiklerinde bir ahlaki ikilemle karşılaştılar. Bu durum, sanatçılar arasında şu soruları gündeme getirdi: “Sanatımı üretmek ve satmak için çevresel maliyeti nasıl minimize edebilirim?”, “Sürdürülebilir blokzinciri alternatifleri var mı?”


Elbette, dijital sanat ve sürdürülebilir gelecek için farklı alternatifler çözüm olarak masada yer alıyor. Blokzincirinin çevresel etkilerini azaltmak için bazı çözüm önerileri ve gelişmeleri gündeme getiriliyor ki onlardan en hızlı aksiyon alınabilecek yapı Proof-of-Stake (PoS) Teknolojisi, yani elektrik harcamak yerine parayı harcamak, başka bir deyişle daha demokratik bir ortamdan bir nevi “parayı veren düdüğü” çalar metodolojisine geçiş. Bu doğrultuda süreçlerini güncelleyen blokzincirlerden Ethereum, “proofof- stake” mekanizmasına geçerek enerji tüketimini yüzde 99 oranında azalttı. Bu, NFT’lerin daha çevre dostu hale gelmesini sağlayabilmiş ancak tartışmaların kökten yok olmasına imkan sağlayamamıştır.


Karbon nötr blokzincirleri de yok değil; Tezos ve Flow gibi bazı blokzincirleri, enerji verimli olmalarıyla öne çıkıyor. Bu tür alternatif platformlar, çevresel etkileri minimize etmek isteyen sanatçılar için güçlü seçenekler sunuyor. Bazı dijital sanatçılar ve platformlar, eserlerinin çevresel etkilerini dengelemek için karbon denkleştirme projelerine yatırım yapıyor. Eserlerinin bir kısmını fiziksel formatlarda sunarak tamamen dijital modele bağlı kalmadan çevresel etkiyi azaltabilir hale geliyorlar. Sanat, toplumda yalnızca güzellik ve yaratıcılığı değil, aynı zamanda farkındalığı artırma gücünü de taşıyan bir fonksiyona sahip. Dijital sanatçılar, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi sorunlara dikkat çekmek için eserlerinde bu temaları işleyerek bir fark yaratabilirken, dijital sanat platformlarının sürdürülebilirlik hedeflerine yönelmesi, gezegenin geleceği için tehdit olmaktan çıkıp çözümün bir parçası haline gelmelerine olanak sağlayabilir.


4. Yaratıcı endüstrileri gelecekte okumak


Müziğin dijitalleşmesi ve duygusal ifade konularında gerçekleştirilen dijital çalışmalar, müzikte de çıtayı başka bir boyuta taşırken, sanatçılar, geleneksel enstrümanların ötesine geçerek, teknolojiyi yaratıcı bir şekilde kullanır hale geldi. Yapay Zeka ile algoritmik besteler yapılmaya başladı. Yapay zeka, müzik besteleme sürecini etkileyerek sanatçıların deneysel çalışmalar yapmasına olanak tanımasının haricinde bu eserler, insan duygularını daha önce görülmemiş derinliklerde yansımayı başarır oldu. Ses Tasarımı ve 3D Ses Deneyimi sayesinde dijital ses kullanan sanatçılar, izleyicileri, sesin fiziksel bir varlık gibi hissedildiği sürükleyici deneyimlere davet etmeye başladı. Bir konser sırasında kullanılan artırılmış gerçeklik (AR), müziğin görselleştirilmesini önceki dönemlere göre daha efektif kullanmasıyla ön plana çıkıyor. Hikaye anlatımı ilk çağlardan günümüze kadar gelmiş en güzel çocukluk anılarımızı süsler. Dijital oyunlar sayesinde artık yalnızca eğlence değil, aynı zamanda güçlü bir anlatım aracı olarak da kullanıldığını siz de gözlemliyorsunuzdur.


İnteraktif hikaye anlatımı belki de teknolojinin bu alana kattığı en hoş artılardan bir tanesi. Oyunlar, oyuncunun seçimlerine göre şekillenen hikayeler sunarak kişisel bir deneyim yaratıyor. Bu, geleneksel anlatım biçimlerinden çok daha etkileşimli bir duygu aktarımı sağlıyor. Oyun tasarımlarında oyunlar, görsel sanatlar, müzik ve hikaye anlatımını bir araya getirerek bir sanat formuna dönüşüyor. Toplumsal mesajlar sayesinde oyunlar, sosyal ve politik mesajlar iletmeyi amaçlayan interaktif platformlar olarak kullanılmaya devam ediyor. İklim değişikliği veya insan hakları gibi konuları ele alan oyunlar, farkındalık yaratmada güçlü bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Duygularımızı ve deneyimlerimizi yeniden tanımlayan yenilikçi yaklaşımlar eskiden olmadığı kadar günlük hayatımıza girmiş durumdalar. Dijital sanat, teknolojiyi bir araç olarak kullanarak duygusal ifade biçimlerini Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) ile özümsememizi sağlıyor. Sanatçılar, izleyicileri tamamen sanal dünyalara taşıyarak yeni bir duyusal deneyim sunabiliyor. Bir VR başlığıyla, bir sanat eserinin içine fiziksel olarak girebilir ve onu farklı bir boyutta deneyimleyebiliyorsunuz bu imkanlar sayesinde.


5. Yapay zeka sanat deneyimi


Yapay zeka, izleyicilerin duygusal tepkilerini analiz ederek onlara özel bir sanat deneyimi sunabiliyor. Yapay zeka tabanlı bir dijital resim, izleyicinin ruh haline göre renklerini değiştirebilir. Bio-Sanat kavramı ile sanatçılar, biyometrik verileri (kalp atışı, beyin dalgaları vb.) kullanarak, izleyicilerin fiziksel tepkilerine göre değişen interaktif eserler yaratabiliyor. Bu, sanatın tamamen kişisel bir deneyim haline gelmesini sağlıyor. Orijinallik ve yaratıcılık tartışmaları hiç bitmeyecek gibi görünüyor. AI ile üretilen sanatın sahipliği, bir AI tarafından yaratılan eserin yaratıcısı kimdir? Sanatçı mı, AI mı yoksa her ikisi mi? Bu, hem etik hem de yasal tartışmaları beraberinde getiriyor. AI ile yaratılan eserlerde, yaratıcılığın sınırlarının bulanıklaştığı ve “insan dokunuşu”nun eksik olduğu eleştirileri sıkça gündeme geliyor.


Mahremiyet ve veri güvenliği de üzerinde durulması gereken başka bir konu. AI, eser üretmek için izleyicilerin verilerini kullanabiliyor. İşte tam da bu noktada, mahremiyet ihlalleri ve veri güvenliği endişelerini gündeme getirmeye başlıyor. Çevresel etki ile XR ve AI teknolojileri, enerji yoğun süreçler gerektirirken, özellikle büyük çaplı sergilerde çevresel sürdürülebilirlik sorunlarını eleştirilere dahil ediyor. Bazı eleştirmenler, teknolojinin sanatın ruhunu mekanik bir yapıya dönüştürdüğünü savunur haldeler. Teknoloji, sanatın bir aracı haline geldiğinde, sanatçının yaratıcı sürecine olan etkisi hep tartışma konusu olmuştur ve gördüğünüz üzere olmaya da devam edecek. Bu eleştiriler ve tartışmalar içerisinde XR, AR, VR ve AI, sanatın sınırlarını yeniden tanımlayan, ifade biçimlerini genişleten ve deneyim düzeyini artıran güçlü araçlardır. Ancak bu teknolojiler, erişilebilirlik, etik ve çevresel sürdürülebilirlik gibi zorluklarla birlikte gelir. Gelecekte, bu zorlukların sanat ve teknolojinin dengeli bir şekilde bütünleşmesiyle aşılabileceği bir noktaya ulaşılması umut ediliyor.


6. Gelecek sanatının duygulanımı


Etkileşimli sanat ögelerinden faydalandığında; izleyicinin duygu durumuna göre değişen dinamik sanat eserleri oluşturulabilir, bir metaverse sergisinde, izleyicinin duyguları eseri yeniden şekillendirebilir veya modifiye edebilir. Duygu analizi sayesinde sanatın bambaşka bir boyutta tanımlanmasını sağlayabiliriz. Duygular sanal ortamın derinleştirilmesine izin vererek fiziksel dünyanın dışında yepyeni bir deneyimle duygu analizi sürecini, insan-makine etkileşimlerini daha derin bir seviyeye taşıyabilir: Empatik sanal asistanlar olabilir mi sizce? Kullanıcıların duygusal durumlarını algılayan sanal asistanlar, onlara daha kişisel ve duyarlı hizmetler sunabilir mi?


Sosyal iletişimde avatarlar, kullanıcıların gerçek zamanlı duygusal durumlarını ifade ederek sadece bir ya da bir sesten daha öte sosyal bağları daha gerçekçi hale getirebilir. Duygusal eğitimin psikolojide çığır açabileceğini hiç hayal etiniz mi? Sanat, bireylerin kendi duygularını ve başkalarının duygularını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.


Terapi ve rehabilitasyon seanslarında sanat, metaverse içinde duygusal dengeyi yeniden kazanmak için kullanılabilir. Sanal bir ortamda rahatlatıcı sanat eserleri, stresle başa çıkmada etkili olabilir. Duygu analizinin teknolojik ve etik zorlukları da yok değil elbette. Veri güvenliği ve mahremiyet bunların en başında geliyor. Özellikle biyometrik verilerimizin toplanması, bu verilerin güvenliği ve gizliliğiyle ilgili önemli soruları gündem maddelerinin başına koyuyor. Zira duygusal durum verilerinin kötüye kullanımı, kullanıcı mahremiyetini tehdit edebilir ve şirketlerin bu verileri toplarken etik standartlara uyup uymadığı sürekli sorgulanmalıdır.


Duyguların karmaşıklığı da cabası, her şey öyle kolay olmuyor :) Duygular, biyometrik ölçütlerle sınırlı kalamayacak kadar karmaşıktır. İnsanlar aynı biyometrik tepkiyi farklı duygularla ilişkilendirebilir. Örneğin, hızlı bir kalp atışı hem heyecan hem de korku anlamına gelebilir. Duygusal analiz algoritmalarının kültürel ve bireysel farklılıkları anlaması gerekir. Belki de aklınıza bugüne kadar gelmeyecek tehdit unsurlarından birisi de; sanatın insani boyutunun kaybolması... Teknolojinin sanata bu kadar entegre olması, sanatın insani dokusunun zarar görmesi riskini taşır. Sanatın salt bir veri analizi aracına dönüşmesi, duygusal deneyimin derinliğini azaltabilir.


Her ne kadar eleştiri ya da tartışma olursa olsun her dönüşümde olduğu gibi sanat ve teknoloji arasında yeni bir köprü çoktan kuruldu bile. Metaverse ve duyguların analizi, insan deneyiminde yeni bir boyut açma potansiyeline sahip. Sanat, bu teknolojileri kullanarak duyguları anlamlandırmak ve ifade etmek için güçlü bir araç olabilir. Ancak bu süreç, yalnızca teknolojik ilerlemeyi değil, aynı zamanda etik ve insani değerlerin korunmasını da gerektirecektir.


7. Gelecekte işbirlikçi sanat


Sanatın yaratım sürecindeki değişimin en göze batan yanı iş birlikçi sanat... Yapay zeka, sanatçılar için bir asistan rolü üstleniyor. Sanatçılar, algoritmaları kullanarak kendi yaratıcılıklarını daha önce mümkün olmayan boyutlara taşıyabiliyor. AI ile ortak çalışılarak yapılan resimler, müzikler veya şiirler, sanatçının sınırlarını genişletebilir hale geliyor bir anda... Alışılagelmişin dışında yeni sanat biçimleri gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Yapay zeka destekli sanat, daha önce hayal bile edilemeyen biçimlerde yaratıcı eserler üretebilirken, Dinamik Sanat ile sanat eserleri, izleyicinin duygusal durumuna göre değişen, “canlı” eserler haline gelebiliyor. Generatif sanat, belki de son dönem hepimizin en çok ilgi gösterdiği hatta ilgilenenlerin sanatçı olmasına gerek kalmadan kendi eserlerini oluşturmaya başladığı sanatın en yaratıcı hali... Yapay zeka, kendi başına sanat eserleri oluşturabilir, tabi biz istediğimizde diye bir kısıtlama yapalım, yoksa kendi başına durduk yere üretmiyor o kadar sanallığı meseledir. Mesela beyin verilerine dayalı sanat olabilir mi? Beyin aktiviteleri ve düşünce süreçlerinden doğrudan ilham alınarak sanat eserleri yaratılabilir. Bir kişinin beyin dalgaları bir görsel veya müzik eseri olarak ifade edilebilir. Bu, sanatın tamamen bireyselleştirilmiş bir formunu sunar.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Merkez, Risklere Vurgu Yaparak İndirime Devam Etti
Merkez, Risklere Vurgu Yaparak İndirime Devam Etti
-
Borsa İstanbul’da Kârlar Yatırımcının Yüzünü Güldürecek mi?
Borsa İstanbul’da Kârlar Yatırımcının Yüzünü Güldürecek mi?
Borsa İstanbul’da üçüncü çeyrek bilançoları gelmeye başladı. İlk açıklanan bilançolarda beklentilerin üzerinde net kârlar geldi. Önümüzdeki dönemde açıklanacak olan bilançolarda da net kârların hem yıllık hem de çeyreklik bazda artması bekleniyor.
Şirketlerde Hattı Müdafaa Yılı
Şirketlerde Hattı Müdafaa Yılı
Hem içeride hem de dışarıda zorlu koşulların hâkim olduğu bir yılı geride bırakırken, şirketler 2026 bütçelerini hazırlamada belirsizliklerle boğuşuyor. Reel kesim için öngörülemezlikten dolayı uzun vadeli bütçe planlamaları yapmak her zamankinden zor hale geldi. Bu yüzden kısa vadeli, temkinli, nakit akışını önceliklendiren planlamalar yapılıyor.
Wall Street’in Algı Yönetimi
Wall Street’in Algı Yönetimi
ABD’de bir bilanço sezonu daha başladı. Şirketler uzun zamandır beklenti yönetimiyle birlikte kar tahminlerinin düşük tutulmasını sağlıyor. Böylece büyük bir çoğunluğu “beklentilerin üzerinde” kar açıklayabiliyor.
Üreten İnsan, Öğrenen Organizasyon
Üreten İnsan, Öğrenen Organizasyon
Geleceğin en güçlü organizasyonları, en çok öğrenenler olacak. Üreten insanla organizasyon öğrenecek; öğrenen organizasyonla insan, daha iyi üretecek.
Avrupa Birliği, Rus Gazına Veda Ediyor
Avrupa Birliği, Rus Gazına Veda Ediyor
Avrupa Birliği enerji bakanları, Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatını 2027 yılına kadar tamamen yasaklama kararıyla Moskova’ya enerji bağımlılığını sonlandırma yönünde tarihi bir adım attı. Avrupa artık hem gazda hem de nükleerde “Rusya sonrası” döneme hazırlanıyor.
ACCA Üçüncü Yıllık Yetenek Trendleri Anketini Yayımladı
ACCA Üçüncü Yıllık Yetenek Trendleri Anketini Yayımladı
ACCA, ilkbaharda Küresel Yetenek Trendleri Raporu’nun üçüncü versiyonunu yayımladı.
250 Milyar TL’lik Torba’nın Hedefi Yüzde 3,5 Bütçe Açığı
250 Milyar TL’lik Torba’nın Hedefi Yüzde 3,5 Bütçe Açığı
Bütçe Eylül’de 309,6 milyar TL açık verirken, yıllık açık 2,2 milyar TL kaydedildi. Mali disiplin yönünde önemli bir adım olarak Meclis’e sunulan Torba Kanun’da yer alan gelir artırıcı ve gider azaltıcı önlemlerle 250 milyar lirayı bulacak mali etki bekleniyor. Kira geliri istisnasının daraltılmasından, araç alımında noter harcına, işveren prim teşviğinin yüzde 4’ten 2’ye düşürülmesinden işletme ruhsatlarına harç kesintisine kadar 36 maddelik paketle bütçe açığının milli gelire oranında bu yıl yüzde 3,6’yı, 2026’da ise yüzde 3,5’i yakalamanın hedeflendiği belirtiliyor.
Ahir Zamanlar, Seçkinler ve Toplumsal Çözülme: Turchin’in Döngüsel Tarih Teorisi Üzerine
Ahir Zamanlar, Seçkinler ve Toplumsal Çözülme: Turchin’in Döngüsel Tarih Teorisi Üzerine
Turchin’e göre toplumsal çözülmenin ve iç çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde, yönetici seçkinlerin iki temel seçeneği vardır: ya mevcut statükoyu korumaya devam ederek devrilmek ya da halkın yoksullaşması ve aşırı elit üretimi eğilimlerini dengeleyen yapısal reformları hayata geçirmek.
Dünyayı Değiştiren Elementler: Türkiye’nin Nadir Toprak Potansiyelinin Haritası
Dünyayı Değiştiren Elementler: Türkiye’nin Nadir Toprak Potansiyelinin Haritası
Küresel ekonomide en önemli satranç taşı artık nadir elementler. ABD ve Çin arasındaki rekabetin hakim olduğu bu yüksek riskli mücadelede Türkiye, beklenmedik kilit bir oyuncu olarak ortaya çıkabilir. 2022’de Anadolu’da keşfedilen devasa bir maden yatağı ülkeyi küresel teknolojik üstünlük ve tedarik zinciri güvenliği mücadelesinin merkezine yerleştirebilir.
Hiper Kişiselleştirilmiş Beklentileri Şirketler Nasıl Karşılayacak?
Hiper Kişiselleştirilmiş Beklentileri Şirketler Nasıl Karşılayacak?
Yeni dönemde müşterilerinin verilerini etik ve şeffaf biçimde toplayan, izleyen, zenginleştiren; bunları modüler ürün/hizmet mimarisi ve operasyonel süreçlerle birleştiren şirketler kazanacak.
Yurt Dışı Eğitimde Yön Değişiyor: Türkiye’den Dünyaya Öğrenci Göçü Hızlanıyor
Yurt Dışı Eğitimde Yön Değişiyor: Türkiye’den Dünyaya Öğrenci Göçü Hızlanıyor
Türkiye’de artan eğitim ve yaşam maliyetleri lise ve üniversite öğrencilerinin rotasını yurt dışına çevriliyor. Türkiye’de özel üniversitelerin yıllık ücretleri burs alınmadığında 1 milyon TL’yi aşarken, İngiltere, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki eğitim maliyetlerini geride bırakıyor.
Şarj İstasyonları Elektrikli Araç Dönüşümünü Yakalamaya Çalışıyor
Şarj İstasyonları Elektrikli Araç Dönüşümünü Yakalamaya Çalışıyor
Elektrikli araç pazarı büyürken şarj istasyon operatörleri de aynı ivmeyi yakalamanın peşinde. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca büyümenin geçici bir trend değil, kalıcı bir dönüşüm olduğuna ve planlarını buna göre yaptıklarına işaret ediyor.
Otomotiv Dönüşümde Yeni Adım: Ay ve Kritik Hammaddeler
Otomotiv Dönüşümde Yeni Adım: Ay ve Kritik Hammaddeler
Gelişmiş ülkeler, uzay madenciliği de dâhil olmak üzere ileri madencilik teknolojilerinde ciddi planlamalar yapıyor.
440 Bin Dolarlık Ders: Yapay Zekâ Çağında Sorumluluk Kime Ait?
440 Bin Dolarlık Ders: Yapay Zekâ Çağında Sorumluluk Kime Ait?
Deloitte Australia’da yaşanan yapay zeka krizi, insanın unutulduğu bir denklemde en gelişmiş sistemin bile doğruyu değil sadece veriyi ürettiğini gösteriyor.
Electronic Arts’ın 55 Milyar Dolarlık Plot Twisti
Electronic Arts’ın 55 Milyar Dolarlık Plot Twisti
Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun EA’i satın alması dijital eğlence dünyasında bir şirket el değiştirmesinin ötesinde; oyunla sermayenin kesiştiği, kuralların yeniden yazıldığı bir çağın başlangıcı olabilir.
Trump’ın Kripto Sponsoru: Düşkünlükten Beyaz Saray’a Uzanan Bir Milyarder Hikayesi
Trump’ın Kripto Sponsoru: Düşkünlükten Beyaz Saray’a Uzanan Bir Milyarder Hikayesi
SEC dolandırıcılık davasıyla karşı karşıya olan Justin Sun, 90 milyon dolarlık “Trump coin” yatırımından sonra artık başkanın ailesiyle iş yapıyor.
Jack Ma Destekli Fintek Devi, Şirketinizin Parasını Yönetmek İçin Yapay Zekâ Kullanıyor
Jack Ma Destekli Fintek Devi, Şirketinizin Parasını Yönetmek İçin Yapay Zekâ Kullanıyor
Ant International, devasa veri havuzunu ve yapay zekâ mühendisliği uzmanlığını kullanarak, uzun süredir göz ardı edilen ama son derece kârlı bir alan olan küresel nakit yönetiminde büyüyor. Ant International’ın sistemi iki ana unsurdan oluşuyor: Kargo taşımacılığı ücretleri ve hava durumu tahminleri gibi göstergelerle eğitilmiş bir döviz ihtiyacı algoritması ve bankalara paranın ne zaman ve nereye aktarılacağını bildiren blokzincir tabanlı bir mesajlaşma sistemi.