Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Teknoloji

Otomotiv Dönüşümde Yeni Adım: Ay ve Kritik Hammaddeler
Gelişmiş ülkeler, uzay madenciliği de dâhil olmak üzere ileri madencilik teknolojilerinde ciddi planlamalar yapıyor.
  • 24 Ekim 2025 00:19
  • Koray Öztopçu
Otomotiv Dönüşümde Yeni Adım: Ay ve Kritik Hammaddeler

Küresel araç ve plug-in hibrit satışları Eylül ayında yüzde 26 artarak rekor seviye olan 2,1 milyon adede ulaştı. Çin’deki satışlar yaklaşık 1,3 milyon araca yükselirken, Avrupa satışları yüzde 36 artarak 427 bin 541 adede, Kuzey Amerika satışları ise yüzde 66 artarak yaklaşık 215 bin adede ulaştı. Dünyanın geri kalanındaki satışlar ise yüzde 48 artarak 153 bin 594 araca ulaştı. Elektrikli araç üretiminin de yüzde 62’si Çin’den geldi. Bu rakam, Ağustos ayına göre yüzde 20’lik bir büyümeyi temsil ediyor.


Çin Binek Otomobil Birliği (CPCA), dünyanın en büyük elektrikli araç pazarı olan Çin’in yükseliş ivmesini yansıtan olumlu verileri açıkladı. Ülkenin yaklaşık 50 elektrikli araç üreticisi, geçen ay 826 bin adet saf elektrikli araç teslimatıyla bir yıl öncesine göre yüzde 28,5 artışla rekor kırdı. Çin’in elektrikli araç sektöründeki hâkimiyeti, ülkenin otomotiv endüstrisinin küresel pazardaki payını artırmasına yardımcı olurken, yeni enerjili araçlar alanında Çinli şirketler küresel çapta giderek daha fazla nüfuz sahibi oluyor.


Küresel elektrikli araç satışları 2024 yılında yüzde 25 artarak 17,8 milyon adede ulaşmışken, 2025 yılında 21,3 milyona (pazar payı yüzde 24) ulaşması, 2030 yılına kadar iki kattan fazla artarak 40,1 milyona ulaşması öngörülüyor.


2025 yılı (Ocak–Eylül 2025) ile 2024 yılı (Ocak–Eylül 2024) arasındaki elektrikli araç satışlarına bakarsak; küreselde 14,7 milyon (yüzde 26 artış), Çin’de 9 milyon (yüzde 24 artış), Avrupa’da 3 milyon (yüzde 32 artış), Kuzey Amerika’da 1,5 milyon (yüzde 11 artış) ve dünyanın geri kalanında 1,2 milyon (yüzde 48 artış) olarak görebiliriz.


Bütün bu haberler arasında dünyada jeopolitik istikrarsızlık, ülkeleri enerji güvenliği için gökyüzüne bakmaya zorluyor. Dünya düzeni değişirken birlikler sallanıyor ve gelişmiş ülkeler hammadde arayışında uzaya yöneliyor.


Ay madenciliği


Ülkeler, stratejilerinde yayımladıkları kendi güvenlik ve refahlarına yönelik temel adımlar arasında kritik hammaddeleri belirtiyor. Uzun vadeli stratejik öngörü raporlarında, küresel düzenin son dönemde yeni ekosistem oluşumlarıyla sarsıldığı öne çıkarken; düşük karbonlu enerji teknolojisinde hayati önem taşıyan malzemelerin tedarikinde artık dış ülkelere güvenilemeyeceği de vurgulanıyor.


Gelişmiş ülkeler, Ay’dan başlayarak uzay madenciliği de dâhil olmak üzere ileri madencilik teknolojilerine artan bir vurguyla planlamalar yapıyor. Lityum, bakır, nikel ve nadir toprak elementleri gibi metaller yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar için elzem ve bunların tamamı ülkeler tarafından kritik hammadde olarak görülüyor.


Ülkeler, bu metallerde zengin rezervlere sahip ülkelerin — tıpkı Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) petrol arzını manipüle ettiği gibi— arzı manipüle etmek için güçlerini birleştirmelerinden endişe duyuyor. Bunun fiyatları artırabileceği ve temel malzemelere erişimi kısıtlayarak ülkelerin stratejik özerkliğine ve temiz enerji geçişine ciddi bir tehdit oluşturabileceği görüşü giderek yaygınlaşıyor.


Uzay madenciliği


Uzay madenciliği, gelişmiş ülkeler tarafından stratejik adımlar arasında yer alıyor ve ABD hükümetinin NASA’sı ile Japonya’nın JAXA’sı da dâhil olmak üzere birçok devlet kurumu tarafından destekleniyor.


AB ise robotlar kullanarak Ay ve asteroitleri madencilikle çıkarmayı umarak kendini Avrupa’nın uzay madenciliği merkezi olarak konumlandırıyor. Bu gök cisimleri genellikle nadir toprak elementleri, alüminyum, titanyum ve manganez gibi faydalı metallerin yanı sıra altın ve platin gibi değerli metaller açısından da zengin olarak biliniyor.


AB Komisyonu, bu yılın Haziran ayında Uzay Ekonomisi Vizyonu’nu yayımladı ve sözde uzay kaynaklarının 2018 ile 2045 yılları arasında 170 milyar euroya kadar değer kazanabileceğini tahmin etti. Yine de endüstriyel ölçekte uzay madenciliği hâlâ uzak bir hayal olmaya devam ediyor. Çıkarılan metallerin Dünya’ya geri taşınması için pratik çözümler henüz emekleme aşamasında.


Ülkeler neden endişeli?


Enerji dönüşümü, kritik minerallere olan talebi büyük bir hızla artırıyor. Örneğin, Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak için bazı tahminlere göre, dünyanın önümüzdeki 25 yıl içinde insanlık tarihinde çıkarılan kadar bakırı yeniden çıkarması gerekiyor.


Bakır, elektrik kullanan her şeyde vazgeçilmez bir unsurken; elektrikli araç bataryalarında kullanılan lityum için de benzer bir durum mevcut. Avrupa Komisyonu, AB’nin pillere olan lityum talebinin 2030’da 2020’ye göre 12 kat, 2050’de ise 21 kat daha fazla olmasını bekliyor.


AB şu anda hiç lityum çıkarmıyor. Küçük ve yoğun nüfuslu toprakları, güçlü çevre koruma politikaları ve aktif sivil toplumu nedeniyle, kaynaklar keşfedilse bile maden geliştirmeyi zorlaştırıyor. Madencilik devi Rio Tinto’nun AB’nin komşusu Sırbistan’da bir lityum madeni açma girişiminin de gösterdiği gibi, insanlar arka bahçelerinde maden olmasını istemiyor.


AB, hem otomotiv ekosisteminde hem de kritik hammaddede geride kaldı


Çin, kritik hammadde tedarik zincirleri üzerinde mutlak bir hâkimiyet kurmuş durumda. Dünya bakırının yüzde 40’ını, lityumunun yüzde 60’ını, kobaltının yüzde 70’ini ve grafitinin neredeyse yüzde 100’ünü rafine ediyor. AB ise nadir toprak elementlerinin neredeyse tamamını Çin’den ithal ediyor. Bu da AB otomotiv endüstrisini arz kesintilerine ve fiyat oynaklığına açık hâle getirerek kritik sektörde kırılganlıklar yaratıyor.


Çin, dünya çapında elektrikli araç bataryalarında kullanılan nadir toprak minerallerinin yüzde 70’ini işliyor. Dünya otomobil üreticileri, elektrikli araç akü tedarikinde Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmak, sürdürülebilir bir elektrikli araç ekosistemi kurmak ve alternatif tedarik zincirleri geliştirmek için önümüzdeki 5 yıl içinde adımlar atmak zorundalar; aksi hâlde bu ekosistemde dönüşümü gerçekleştiremeyip yok olma riskiyle karşı karşıya kalacaklar.


Avrupalı ve ABD’li otomobil üreticileri, Çin’in geniş otomotiv pazarına kritik derecede bağımlı ve bu pazardan en çok etkilenenler arasında Alman otomotiv üreticileri yer alıyor. 2020 yılında Alman üreticiler, araçlarının neredeyse yarısına yakınını Çin’de satıyordu. Alman ve diğer Avrupalı, ABD’li ve Asyalı otomotiv üreticileri Çin tüketici talebine ve Çin hükümetinin araçlarına pazar erişimi sağlama konusundaki istekliliğine güvenirken, bu da bağımlılığı daha da artırıyor.


Otomotiv üretiminde hammaddelerle ekosistem de değişiyor


Otomobil üretimi; alüminyum, cam ve demir cevheri gibi çeşitli hammaddelerin yanı sıra plastik, kauçuk ve özel elyaf üretiminde kullanılan petrol ürünlerini gerektiriyor. Çin, bu malzemelerin çoğunu kendi kaynaklarından veya yurt dışında sahip olduğu varlıklardan karşılayabilen büyük bir tedarikçi. Örneğin, şu anda neredeyse yüzde 90’lık bir pazar payıyla dünyanın en büyük üreticisi olan Çin’de magnezyum —yani hafif metal üretiminde kullanılan birçok alüminyum alaşımının temel bileşeni— üretiminde yaşanacak bir dar boğaz, küresel otomobil tedarik zincirini krize sürükleyebilir. Hammadde konusunda otomotiv üreticilerinin Çin’e olan bu bağımlılığı, özellikle Çin’in lityum iyon pil hücreleri gibi temel bileşenlerin önemli bir tedarikçisi olması ve lityum, kobalt, grafit ve nikel gibi pil üretimi için ana hammadde kaynaklarını elinde bulundurması nedeniyle elektrikli araç üretiminde belirginleşiyor. Bu malzemelerin uzun vadeli kıtlığı, elektrikli ulaşıma geçişi yavaşlatabilir, elektrikli araç fiyatlarını artırabilir ve otomobil üreticilerinin kâr marjlarını tehdit edebilir.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Merkez, Risklere Vurgu Yaparak İndirime Devam Etti
Merkez, Risklere Vurgu Yaparak İndirime Devam Etti
-
Borsa İstanbul’da Kârlar Yatırımcının Yüzünü Güldürecek mi?
Borsa İstanbul’da Kârlar Yatırımcının Yüzünü Güldürecek mi?
Borsa İstanbul’da üçüncü çeyrek bilançoları gelmeye başladı. İlk açıklanan bilançolarda beklentilerin üzerinde net kârlar geldi. Önümüzdeki dönemde açıklanacak olan bilançolarda da net kârların hem yıllık hem de çeyreklik bazda artması bekleniyor.
Şirketlerde Hattı Müdafaa Yılı
Şirketlerde Hattı Müdafaa Yılı
Hem içeride hem de dışarıda zorlu koşulların hâkim olduğu bir yılı geride bırakırken, şirketler 2026 bütçelerini hazırlamada belirsizliklerle boğuşuyor. Reel kesim için öngörülemezlikten dolayı uzun vadeli bütçe planlamaları yapmak her zamankinden zor hale geldi. Bu yüzden kısa vadeli, temkinli, nakit akışını önceliklendiren planlamalar yapılıyor.
Wall Street’in Algı Yönetimi
Wall Street’in Algı Yönetimi
ABD’de bir bilanço sezonu daha başladı. Şirketler uzun zamandır beklenti yönetimiyle birlikte kar tahminlerinin düşük tutulmasını sağlıyor. Böylece büyük bir çoğunluğu “beklentilerin üzerinde” kar açıklayabiliyor.
Üreten İnsan, Öğrenen Organizasyon
Üreten İnsan, Öğrenen Organizasyon
Geleceğin en güçlü organizasyonları, en çok öğrenenler olacak. Üreten insanla organizasyon öğrenecek; öğrenen organizasyonla insan, daha iyi üretecek.
Avrupa Birliği, Rus Gazına Veda Ediyor
Avrupa Birliği, Rus Gazına Veda Ediyor
Avrupa Birliği enerji bakanları, Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatını 2027 yılına kadar tamamen yasaklama kararıyla Moskova’ya enerji bağımlılığını sonlandırma yönünde tarihi bir adım attı. Avrupa artık hem gazda hem de nükleerde “Rusya sonrası” döneme hazırlanıyor.
ACCA Üçüncü Yıllık Yetenek Trendleri Anketini Yayımladı
ACCA Üçüncü Yıllık Yetenek Trendleri Anketini Yayımladı
ACCA, ilkbaharda Küresel Yetenek Trendleri Raporu’nun üçüncü versiyonunu yayımladı.
250 Milyar TL’lik Torba’nın Hedefi Yüzde 3,5 Bütçe Açığı
250 Milyar TL’lik Torba’nın Hedefi Yüzde 3,5 Bütçe Açığı
Bütçe Eylül’de 309,6 milyar TL açık verirken, yıllık açık 2,2 milyar TL kaydedildi. Mali disiplin yönünde önemli bir adım olarak Meclis’e sunulan Torba Kanun’da yer alan gelir artırıcı ve gider azaltıcı önlemlerle 250 milyar lirayı bulacak mali etki bekleniyor. Kira geliri istisnasının daraltılmasından, araç alımında noter harcına, işveren prim teşviğinin yüzde 4’ten 2’ye düşürülmesinden işletme ruhsatlarına harç kesintisine kadar 36 maddelik paketle bütçe açığının milli gelire oranında bu yıl yüzde 3,6’yı, 2026’da ise yüzde 3,5’i yakalamanın hedeflendiği belirtiliyor.
Ahir Zamanlar, Seçkinler ve Toplumsal Çözülme: Turchin’in Döngüsel Tarih Teorisi Üzerine
Ahir Zamanlar, Seçkinler ve Toplumsal Çözülme: Turchin’in Döngüsel Tarih Teorisi Üzerine
Turchin’e göre toplumsal çözülmenin ve iç çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde, yönetici seçkinlerin iki temel seçeneği vardır: ya mevcut statükoyu korumaya devam ederek devrilmek ya da halkın yoksullaşması ve aşırı elit üretimi eğilimlerini dengeleyen yapısal reformları hayata geçirmek.
Dünyayı Değiştiren Elementler: Türkiye’nin Nadir Toprak Potansiyelinin Haritası
Dünyayı Değiştiren Elementler: Türkiye’nin Nadir Toprak Potansiyelinin Haritası
Küresel ekonomide en önemli satranç taşı artık nadir elementler. ABD ve Çin arasındaki rekabetin hakim olduğu bu yüksek riskli mücadelede Türkiye, beklenmedik kilit bir oyuncu olarak ortaya çıkabilir. 2022’de Anadolu’da keşfedilen devasa bir maden yatağı ülkeyi küresel teknolojik üstünlük ve tedarik zinciri güvenliği mücadelesinin merkezine yerleştirebilir.
Hiper Kişiselleştirilmiş Beklentileri Şirketler Nasıl Karşılayacak?
Hiper Kişiselleştirilmiş Beklentileri Şirketler Nasıl Karşılayacak?
Yeni dönemde müşterilerinin verilerini etik ve şeffaf biçimde toplayan, izleyen, zenginleştiren; bunları modüler ürün/hizmet mimarisi ve operasyonel süreçlerle birleştiren şirketler kazanacak.
Yurt Dışı Eğitimde Yön Değişiyor: Türkiye’den Dünyaya Öğrenci Göçü Hızlanıyor
Yurt Dışı Eğitimde Yön Değişiyor: Türkiye’den Dünyaya Öğrenci Göçü Hızlanıyor
Türkiye’de artan eğitim ve yaşam maliyetleri lise ve üniversite öğrencilerinin rotasını yurt dışına çevriliyor. Türkiye’de özel üniversitelerin yıllık ücretleri burs alınmadığında 1 milyon TL’yi aşarken, İngiltere, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki eğitim maliyetlerini geride bırakıyor.
Şarj İstasyonları Elektrikli Araç Dönüşümünü Yakalamaya Çalışıyor
Şarj İstasyonları Elektrikli Araç Dönüşümünü Yakalamaya Çalışıyor
Elektrikli araç pazarı büyürken şarj istasyon operatörleri de aynı ivmeyi yakalamanın peşinde. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca büyümenin geçici bir trend değil, kalıcı bir dönüşüm olduğuna ve planlarını buna göre yaptıklarına işaret ediyor.
Gelecek Sanatını Anlamak İçin Felsefe Önerileri
Gelecek Sanatını Anlamak İçin Felsefe Önerileri
Teknolojiler iş gücü piyasasını, eğitim sistemini ve günlük hayatı yeniden şekillendiriyor. Veriye dayalı karar alma süreçleri önemli unsuru haline geliyor. İnsan üretiminin yegane temeli olan sanat da değişiyor. Üstelik bu kez “gerçekten” değişiyor!
440 Bin Dolarlık Ders: Yapay Zekâ Çağında Sorumluluk Kime Ait?
440 Bin Dolarlık Ders: Yapay Zekâ Çağında Sorumluluk Kime Ait?
Deloitte Australia’da yaşanan yapay zeka krizi, insanın unutulduğu bir denklemde en gelişmiş sistemin bile doğruyu değil sadece veriyi ürettiğini gösteriyor.
Electronic Arts’ın 55 Milyar Dolarlık Plot Twisti
Electronic Arts’ın 55 Milyar Dolarlık Plot Twisti
Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun EA’i satın alması dijital eğlence dünyasında bir şirket el değiştirmesinin ötesinde; oyunla sermayenin kesiştiği, kuralların yeniden yazıldığı bir çağın başlangıcı olabilir.
Trump’ın Kripto Sponsoru: Düşkünlükten Beyaz Saray’a Uzanan Bir Milyarder Hikayesi
Trump’ın Kripto Sponsoru: Düşkünlükten Beyaz Saray’a Uzanan Bir Milyarder Hikayesi
SEC dolandırıcılık davasıyla karşı karşıya olan Justin Sun, 90 milyon dolarlık “Trump coin” yatırımından sonra artık başkanın ailesiyle iş yapıyor.
Jack Ma Destekli Fintek Devi, Şirketinizin Parasını Yönetmek İçin Yapay Zekâ Kullanıyor
Jack Ma Destekli Fintek Devi, Şirketinizin Parasını Yönetmek İçin Yapay Zekâ Kullanıyor
Ant International, devasa veri havuzunu ve yapay zekâ mühendisliği uzmanlığını kullanarak, uzun süredir göz ardı edilen ama son derece kârlı bir alan olan küresel nakit yönetiminde büyüyor. Ant International’ın sistemi iki ana unsurdan oluşuyor: Kargo taşımacılığı ücretleri ve hava durumu tahminleri gibi göstergelerle eğitilmiş bir döviz ihtiyacı algoritması ve bankalara paranın ne zaman ve nereye aktarılacağını bildiren blokzincir tabanlı bir mesajlaşma sistemi.