Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Ekonomi

Ne Gerekiyorsa Yapacağız…
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
  • 12 Mayıs 2024 12:23
  • Açıl Sezen
Ne Gerekiyorsa Yapacağız…

Ekonomiyi yönetmek zor bir iş.


Bazen bir hamle, uzun vadeli çok ağır hasarlar bırakabiliyor.


Bazen de atılan bir adım, söylenen 100 sözden daha kuvvetli sonuç üretebiliyor.


Tüm dünyada ekonomi aktörleri söylemler ile eylemler arasındaki dengeyi doğru şekilde kurgulamaya çalışıyor.


Örneğin…


Japonya Merkez Bankası zayıf yenden rahatsız.


Bunu dile getiriyor.


Zayıflayan yenin birçok gerekçesi var.


Bazıları kısa vadede yönetilebilir, bazıları ise nüfus yapısından ekonominin diğer alanlarına kadar çok daha geniş ve kapsamlı çözümler gerektiriyor.


Sürekli olarak “müdahale edebiliriz”, “ettik-ediyoruz”, “bir parça etmiş olabiliriz” söylemleri ile kuru yönlendirmeye çalışıyorlar.


Müdahale ettikleri oluyor mu? Oluyor. Ancak bu müdahalenin boyutunun çok sınırlı kalması, işi kolaylaştırmıyor.


Aksine çok daha zorlaştırıyor.


Söylem ve eylem arasında boşluk oluştuğunda, kamuoyunu da para yönetenleri de ikna edemeyebiliyorsunuz.


Bu dönemde gördüğümüz üzere yen daha da değer kaybediyor. Gelelim Türkiye’ye.


Yılın ikinci Enflasyon Raporu toplantısından aldığımız önemli çıktılar var.


Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın, Draghi’ye yakın bir ifadeyle “Ne gerekiyorsa yapacağız” söylemi, dikkate değer ve önemli.


Neden?


Çünkü bu çok büyük bir taahhüt.


Merkez Bankası olarak diyorsunuz ki, “Gerektiğinde siyasi hassasiyetleri, farklı düşünceleri, gerektiğinde kaybolabilecek istihdamı, gerektiğinde ekonomik daralmayı, kapanabilecek şirketleri göze alıyorum.


Gereği neyse onu yapacağım.” ECB Başkanı Mario Draghi 2011 krizini tersine çeviren ünlü konuşmasında bu ifadeyi kullandığında, tamamen bölünmüş bir Avrupa siyaseti vardı.


Güney Avrupa ülkeleri tamamen namlunun ucundaydı.


Yunanistan ile başlayan borç krizi önce Portekiz’e, sonra İtalya’ya sıçramıştı.


İspanya’nın direkt “beni kurtar” talebinde bulunup bulunmayacağı konuşulur hale gelmişti. Euro’nun geleceği tartışılıyordu.


Tüm borç Almanya’nın üzerine yıkılmış, Fransa ise ölü taklidi yapıyordu.


Alman kamuoyunun Avrupa Birliği’ndeki diğer ülkelerin halklarına düşman gözüyle bakacak kadar kızgın olduğu bir ortamda, kurallara uygun yeni çözümler geliştirmek gerekiyordu.


Draghi bunların her birini teker teker gerçekleştirdi.


Yeri geldi tüm dünya merkez bankalarını bir araya getirerek ortak kur müdahalesi yaptı.


Yeri geldi, gözetim ve denetimi altında olan bankalara dönük çok acımasız kararların altına imza attı.


Yeri geldi, belirli noktalarda sermaye kontrollerini kabul etmek zorunda kaldı.


Kendisine dönük eleştirilerin hepsine kulak tıkadı ve Avrupa’yı kurtarmak için “ne gerekiyorsa onu” yaptı. Peki bunu nasıl yapabildi?


Çünkü bunu yaparken de söylerken de yetki ve alanının ne olacağı çok netti.


Avrupa Merkez Bankası’nda kural şu: Başkan göreve sekiz yıllığına seçiliyor.


Bir kez seçildikten sonra ikinci dönem seçilemiyor. Görevden alınması ancak ciddi görevi kötüye kullanma halinde söz konusu olabiliyor.


Bağımsızlık kurgusu bu kadar doğru yapıldığında politika vurgusu da masaya bu kadar güçlü konulabiliyor.


Türkiye’de seçimleri tamamladık.


İktidar partisinin oy kaybıyla tamamladığı seçime rağmen sıkı para politikasına sahip çıktığını her mesajda görüyoruz.


Ekonomi yönetiminin attığı adımlar ve kurduğu iletişimin yurtdışındaki yatırımcılardan iltifat gördüğünü hem artan kredi notlarından hem de para girişinden anlıyoruz.


Swap kanalıyla 9 milyar dolar, bono tahvil üzerinden ise 6 haftada 1,7 milyar dolar para girişi var.


Yabancılar bono ihalelerine o kadar büyük giriyor ki, bir yabancı yatırımcı bir ihalenin yüzde 40’ından fazlasını tek başına alabiliyor.


Dolayısıyla sürecin yürüyeceğine yabancı ikna.


İçerde ikna olan yatırımcı var mı?


Var.


Dövizini bozan, TL’ye geçen DTH sahiplerinin her hafta 3 milyar dolar civarında dönüş yaptığını görüyoruz.


Ancak enflasyonist beklentiler konusunda hâlâ daha fazlasına ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.


Fiyatlama davranışlarının düzelmesi, sadece paranın miktar ve maliyetini sıkılaştırarak sağlanamıyor.


Hane halkının programa olan inancının da artması gerekiyor.


Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyonu yüzde 38, bir yıllık enflasyonu yüzde 36 beklediği yerde, piyasa oyuncuları 45’ler civarında görüş veriyor.


Ancak Koç Üniversitesi’nin Konda ile yaptığı anketin sonuçlarına baktığımızda Nisan 2024 yıllık enflasyon beklentisinin yüzde 119 olduğunu, bu yıl sonu enflasyon beklentisinin ise yüzde 96’ya geldiğini anlıyoruz.


Hane halkının hissettiği enflasyonun bu kadar yüksek olduğu yerde tüm beklentilerin normalleşmesini beklemek kolay değil.


Zor kararları zor zamanlarda almanın maliyeti büyük oluyor.


O nedenle, yabancı girişi sayesinde “iklimin değiştiği, Akdeniz olduğu” bu ortamda ortaya konulacak bir yeni merkez bankası kurgusunun büyük fayda sağlaması mümkün.


Talep edildiğinde değil, talebe gerek bırakmadan böyle bir hamle yaparak, sık başkan değişikliğinin yarattığı hassasiyeti giderme, hedef-araç bağımsızlığını vurgulayacak duruşu pekiştirme fırsatı var.


Yapmazsak ne olur?


Kimse beklemediği için bir maliyeti olmayabilir.


Ama yaparsak…


O zaman Merkez Bankası “ne gerekiyorsa yapacağız” dediğinde, siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin ikna olması kolaylaşır…


Sadece bir öneri...


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
İnfografik | Güneşin Keşfedilmemiş Potansiyeli
İnfografik | Güneşin Keşfedilmemiş Potansiyeli
Dünya henüz COP 28'de yenilenebilir enerjiye yönelik verdiği hedeflerin gerisinde… Güneş enerjisi ise enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir alternatif. Ancak gelişen teknolojilere rağmen bugün hala dünya, yaşanan mali zorluklarında etkisiyle güneş enerjisinin potansiyelinden tam olarak faydalanamıyor. Hollanda ve Almanya gibi düşük güneş ışınımına sahip ülkelerde yüksek güneş enerjisi kullanımı görülürken; Pakistan ve Mısır gibi pek çok güneşli ülke ise gelecek vaat eden bir potansiyele sahip.
Hizmet İhracatında Niteliğin Önemi, Türkiye ve BRICS İçin Jeopolitik Sonuçları
Hizmet İhracatında Niteliğin Önemi, Türkiye ve BRICS İçin Jeopolitik Sonuçları
Hizmetler sektöründe küreselleşme ile yaşanan dönüşüm bu sektörün ülkelerin kalkınmasındaki önemini artırdı.
Yerli Turistler “Yersiz” Kaldı
Yerli Turistler “Yersiz” Kaldı
Oteller, hızla yükselen enflasyonun gerisinde kalan fiyatlar nedeniyle erken rezervasyon sisteminden uzaklaşıyor. Az sayıdaki otele erken rezervasyon yaptırabilen yerli turist de ‘kapasite doldu, yerimiz yok’ yanıtı alabiliyor...
Modern Dünyanın Yalnız Savaşçıları
Modern Dünyanın Yalnız Savaşçıları
Erkek egemen iş dünyasında çalışan anneler halen var oluş mücadelesi verirken bekâr anneler aynı mücadeleyi daha zorlu koşullarda veriyor. Artan boşanma oranları ile birlikte bu mikro ailelerin önümüzdeki dönemde 3 milyona çıkması bekleniyor.
Mahşerin İki Atlısı; Bankalar ve Holdingler
Mahşerin İki Atlısı; Bankalar ve Holdingler
2024 yılına girerken bankacılık sektörünün mali performansına ilişkin beklentiler pek olumlu değildi. Ancak yatırımcılar bu beklentilere pek de kulak asmadı ve banka hisseleri yılın ilk dört ayında tarihi zirvelerini gördüler. Bankaların kardeş sektörü diyebileceğimiz holdingler de borsadaki ralliden payını aldı.
Dövizle Borçlanma Dönemi Geldi mi?
Dövizle Borçlanma Dönemi Geldi mi?
Önce 2018 kur krizi, sonrasında ise TL’nin sürekli değer kaybı nedeniyle döviz kaldıracını azaltan sanayiciler, bugün artan TL kredi maliyetlerine katlanmak yerine yeniden döviz kredisine dönüyor. Bu artışı muhtemelen bir süre daha göreceğiz. Uygun maliyetle döviz borcu bulabilen, bulamayana göre çok daha avantajlı olacak.
Sam Altman Geçen Hafta Stanford’da Ne Dedi?
Sam Altman Geçen Hafta Stanford’da Ne Dedi?
Yapay zekanın geliştirilmesi büyük fırsatlar sunuyor ancak bu teknolojinin günlük yaşamımıza ve sosyal çevremize etkileri hâlâ belirsizliklerle dolu.
Hindistan Büyüyor Ama Yeni İstihdam Yaratamıyor
Hindistan Büyüyor Ama Yeni İstihdam Yaratamıyor
Son yıllarda yakaladığı ekonomik büyüme ile gelişmekte olan ülkelerin yıldızı konumuna gelen Hindistan, yeni istihdam sağlamada ise aynı başarıyı gösteremiyor. Her 10 gençten 8’inin işsiz olduğu Hindistan’da çalışanların yarısından fazlası da kayıt dışı durumda.
Türkiye’nin Kredi Notu Arttı; Etkisi Ne Olur?
Türkiye’nin Kredi Notu Arttı; Etkisi Ne Olur?
Türkiye’nin kredi notundaki son artışlar uygulanan politikalara güveni artırarak yabancı yatırımcıların ilgisini yeniden Türkiye’ye çekebilecek bir gelişme. Bütçe açığının düşürülmesi, rezervlerin güçlenmesi ve enflasyonun düşürülmesine yönelik kararlılığın sürmesi yeni not artışlarını getirebilir.
Kripto Piyasası Kağıttan Kaplan mı?
Kripto Piyasası Kağıttan Kaplan mı?
Sektörü destekleyenler son çöküşten ders aldıklarını söylüyorlar, ancak düzenleyicilerin yeni bir ana akım yatırımcı dalgasını aynı eski hikayeden korumak için daha hızlı hareket etmesi gerekiyor.
İnsanlığın Ay’a Dönüşü
İnsanlığın Ay’a Dönüşü
NASA tarafından astronotların Ay’ın etrafında dolaşmasına yardımcı olması için geliştirilen araçlar, Ay’ı daha fazla keşfetmeye olanak tanırken, yeni bir çağa ve yeni bir dünyada e-mobilite’ye yol gösterecek.
Intel Yeniden Ayağa Kalkabilecek mi?
Intel Yeniden Ayağa Kalkabilecek mi?
Zor günler geçiren çip üreticisi, yeni 46 fabrikalara yaptığı büyük harcamalar ve Biden yönetiminden aldığı yardımlarla geri dönmeye çalışıyor.
Mevduatta “Paran Kadar Faiz” Dönemi
Mevduatta “Paran Kadar Faiz” Dönemi
TL mevduat faizlerinde küçük ve büyük tutarlardaki makasın açılması TCMB’nin de radarına girdi. TCMB ekonomistlerine göre büyük mudilerin pazarlık gücü, sıkı para politikası ve bankalara verilen TL’ye geçiş hedefi makasın açılmasının arkasındaki en önemli sebepler.
Türkiye Dünya Piyasalarıyla Barışıyor
Türkiye Dünya Piyasalarıyla Barışıyor
Türkiye 2018 kur şoku ve Rahip Brunson krizi dönemi sonrasında başlayan, 2019 Mart seçimleri öncesinde ise tamamen küstüğü yabancı yatırımcı ile yeniden barışıyor. Dünya piyasalarından uzaklaşan, kendi kaynaklarıyla büyümeyi finanse etmeye çalışan bir dönemin ardından, yabancı yatırımcı ile kurulan ilişki, şimdilerde meyvelerini vermeye başlıyor.