Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Ekonomi

Türkiye’nin Kredi Notu Arttı; Etkisi Ne Olur?
Türkiye’nin kredi notundaki son artışlar uygulanan politikalara güveni artırarak yabancı yatırımcıların ilgisini yeniden Türkiye’ye çekebilecek bir gelişme. Bütçe açığının düşürülmesi, rezervlerin güçlenmesi ve enflasyonun düşürülmesine yönelik kararlılığın sürmesi yeni not artışlarını getirebilir.
  • 10 Mayıs 2024 10:46
  • Burak Kanlı
Türkiye’nin Kredi Notu Arttı; Etkisi Ne Olur?

“Olur mu hiç” demeyin; kredi derecelendirme kuruluşları (KDK’lar) ile aramda duygusal bir bağ var. 2012 yılında, Merkez Bankasında genç ama hevesli bir ekonomist iken, yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna erişmenin ülke ekonomileri ve finansal piyasaları üzerindeki etkilerini inceleyen bir makale yazmıştım, Yasemin Barlas ile. Bildiğim kadarıyla, cevap vermeye çalıştığı soru itibarıyla bir ilkti. 2013 yılında Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye ulaşması öncesinde ve sonrasında çok popüler hale geldi bu makale; birçok yorum, rapor ve analize referans oldu, beni İstanbul’daki finans dünyası ile tanıştırdı, meslek hayatımın önemli bir dönüm noktasını işaretledi. Bu yüzden, futbolun asla sadece futbol olmadığı gibi, kredi notu da asla sadece kredi notu değildir benim için. Geçtiğimiz hafta S&P’nin Türkiye’nin notunu B’den B+’ya çıkarmasının asla sadece bir not artışı olmadığı gibi...



Bir ülkenin kredi notu, o ülkenin döviz cinsi borcunu ödeme kapasitesini ölçer ve genel olarak ülke riskinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Bu sebeple, kredi notunun artmasıyla o ülkeye dair risk algılamasının iyileşmesi, Şekil 1’de görüldüğü gibi portföy, (uzun vadede) doğrudan yatırım ve kredi kanallarından yabancı sermaye girişlerinin artması, bunların hem vadesinin daha uzun, hem de maliyetinin daha düşük olması beklenir.


Peki, gerçekte böyle mi oluyor? Not artırımı ile bir şeylerin değişmesini beklemeli miyiz? Dünyanın çok daha “büyük”, bilgiye erişimin kısıtlı ve zor, güvenilir risk analizi yapmanın güç olduğu eski zamanlarda olsaydık, cevabım “evet” olurdu. O dönemlerde, KDK’lar bir nevi kredi expertizi görevi ifa etmekte, bir ülkenin ya da finansal enstrümanın riskini sizin için ölçmekteydi.


Bugün ise, ne akademi ne de piyasa yukarıdaki soruya tek bir cevap üzerinde uzlaşabilmiş değil. Benim görüşüm, kredi notu değişimleri hala anlam ifade etmekle birlikte, finansal piyasalar üzerindeki etkilerinin çok önemli oranda düştüğü yönünde. Bilgiye, teknolojiye ve en gelişmiş risk analiz tekniklerine erişimin çok kolay hale gelmesi, piyasanın farklı risk algı ve tanımları ile finansal kurumların artan analiz kapasiteleri KDK’lara olan ihtiyacı azalttı. Buna ek olarak, geçmiş ülke krizlerini, özellikle de 2008’de patlayan borç krizini öngörememeleri, risksiz olarak tanımladıkları tahvillerin bu krizle bir anda çöp olması, en yüksek notu verdikleri şirketlerin bir günde iflas etmesi, KDK’lara olan güveni aşındırdı. Uyguladıkları yöntemler sorgulanırken, döngüsellik, taraflılık, not değişimlerinde geç kalma, piyasaya yön göstermek yerine onu takip etme gibi konularda eleştirildiler.


Ancak, ülkeler için “yatırım yapılabilir seviyedeki” ( S&P ve Moody’s skalasında BBB- ve üzeri notlar) kredi notuna sahip olmak hala çok önemli. Zira, birçok finansal kuruluş, mevzuatları gereği, sadece yatırım yapılabilir kredi notuna sahip ülkelere yatırım yapabiliyorlar. Bu seviyeye çıkan ülke, bu tip yatırımcılar için alternatif haline geliyor, yatırımcı havuzu genişliyor. Bu konuda kapsamlı bir analizi ‘Eşiği Aşınca: Kredi Notunun Yatırım Yapılabilir Seviyeye Yükselmesinin Etkileri’ isimli makalemde bulabilirsiniz.



Türkiye’ye dönecek olursak… Son not artışları finansal piyasalarda önceden fiyatlanmıştı. Yani KDK’ların yine piyasayı takip ettiğini söyleyebiliriz. Aslına bakarsanız, Türkiye’nin CDS seviyesinin 300 baz puanın altına düşmesi, piyasanın sadece geçen haftakini değil, gelecekteki birkaç not artışını da fiyatlamaya başlamış olabileceğine işaret ediyor. Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Kara’dan aldığım Grafik 1 gerçekten dikkat çekici.


Türkiye’nin özgün durumundan ötürü, kredi not artışlarının etki ettiği ve Şekil 1’de Kamu Özel Banka Dışı Kesim Yurtiçi göstermediğim başka bir kanal daha var aslında: “Psikolojik kanal”. Küresel ekonomi teorisine, deneyimlerine ve pratiklerine meydan okuyan politikalar ile küresel sermaye sisteminden kopma noktasına gelmişti Türkiye ekonomisi, yatırımcıların radarından çıkmıştı. Son not artışları, kötüye gidişin yerini iyiye bıraktığını, yapısal sorunlarımız tüm ağırlığıyla yerlerinde dursalar da uygulanan politikaların küresel prensiplerle uyumlandığını işaret etmekte. Uygulanan politikalara güveni artıracak, uygulayanlara özgüven verecek, politik alanda ellerini güçlendirecek, Türkiye’yi çoktan “defterden silmiş” birçok yabancı yatırımcının aklına tekrar Türkiye’yi sokabilecek, kesif karamsarlığın tedirgin iyimserliğe dönmesi sürecini besleyebilecek bir gelişme bu. Not artışı ve bunun devam etme ihtimali, etkisini belki de en çok “psikolojik kanal” üzerinden gösterecek.


Önümüzdeki dönemde kredi notumuzun seyrini belirleyecek üç kilit değişken var: Kamu harcamaları, rezerv seviyesi ve enflasyonun düşüş hızı. Kamu harcamalarında ve bütçe açığında belirgin bir düşüşün beraberinde yeni bir not artışını getirebileceğini düşünüyorum. Kamu dengesindeki düzelmeye, düşen büyüme ile cari açığın daralması ve rezervlerin artmaya devam etmesi eşlik ederse ikinci not artışı da gündeme gelebilir. Bundan ötesi ise, enflasyonu ve cari açığı düşürmeye odaklı piyasa dostu politikaların ne kadar kararlı biçimde sürdürüleceğine bağlı olacak. Yine de, bir zamanlar yükseldiğimiz yatırım yapılabilir seviyedeki kredi notuna ulaşmamız önümüzdeki birkaç yılda pek olası gözükmüyor. Bunun için yeni şeyler söylemek, yapmak lazım. Biri “yapısal reform” mu dedi?



Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Bir Haftada 36 Milyar Dolar Kaybetmek
Bir Haftada 36 Milyar Dolar Kaybetmek
Credit Suisse’in batmasında pay sahibi olan Bill Hwang bir haftada 36 milyar dolar kaybetti. Şimdi hapisten kaçmak için mücadele veriyor.
İnfografik | Güneşin Keşfedilmemiş Potansiyeli
İnfografik | Güneşin Keşfedilmemiş Potansiyeli
Dünya henüz COP 28'de yenilenebilir enerjiye yönelik verdiği hedeflerin gerisinde… Güneş enerjisi ise enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir alternatif. Ancak gelişen teknolojilere rağmen bugün hala dünya, yaşanan mali zorluklarında etkisiyle güneş enerjisinin potansiyelinden tam olarak faydalanamıyor. Hollanda ve Almanya gibi düşük güneş ışınımına sahip ülkelerde yüksek güneş enerjisi kullanımı görülürken; Pakistan ve Mısır gibi pek çok güneşli ülke ise gelecek vaat eden bir potansiyele sahip.
Hizmet İhracatında Niteliğin Önemi, Türkiye ve BRICS İçin Jeopolitik Sonuçları
Hizmet İhracatında Niteliğin Önemi, Türkiye ve BRICS İçin Jeopolitik Sonuçları
Hizmetler sektöründe küreselleşme ile yaşanan dönüşüm bu sektörün ülkelerin kalkınmasındaki önemini artırdı.
Yerli Turistler “Yersiz” Kaldı
Yerli Turistler “Yersiz” Kaldı
Oteller, hızla yükselen enflasyonun gerisinde kalan fiyatlar nedeniyle erken rezervasyon sisteminden uzaklaşıyor. Az sayıdaki otele erken rezervasyon yaptırabilen yerli turist de ‘kapasite doldu, yerimiz yok’ yanıtı alabiliyor...
Modern Dünyanın Yalnız Savaşçıları
Modern Dünyanın Yalnız Savaşçıları
Erkek egemen iş dünyasında çalışan anneler halen var oluş mücadelesi verirken bekâr anneler aynı mücadeleyi daha zorlu koşullarda veriyor. Artan boşanma oranları ile birlikte bu mikro ailelerin önümüzdeki dönemde 3 milyona çıkması bekleniyor.
Mahşerin İki Atlısı; Bankalar ve Holdingler
Mahşerin İki Atlısı; Bankalar ve Holdingler
2024 yılına girerken bankacılık sektörünün mali performansına ilişkin beklentiler pek olumlu değildi. Ancak yatırımcılar bu beklentilere pek de kulak asmadı ve banka hisseleri yılın ilk dört ayında tarihi zirvelerini gördüler. Bankaların kardeş sektörü diyebileceğimiz holdingler de borsadaki ralliden payını aldı.
Dövizle Borçlanma Dönemi Geldi mi?
Dövizle Borçlanma Dönemi Geldi mi?
Önce 2018 kur krizi, sonrasında ise TL’nin sürekli değer kaybı nedeniyle döviz kaldıracını azaltan sanayiciler, bugün artan TL kredi maliyetlerine katlanmak yerine yeniden döviz kredisine dönüyor. Bu artışı muhtemelen bir süre daha göreceğiz. Uygun maliyetle döviz borcu bulabilen, bulamayana göre çok daha avantajlı olacak.
Sam Altman Geçen Hafta Stanford’da Ne Dedi?
Sam Altman Geçen Hafta Stanford’da Ne Dedi?
Yapay zekanın geliştirilmesi büyük fırsatlar sunuyor ancak bu teknolojinin günlük yaşamımıza ve sosyal çevremize etkileri hâlâ belirsizliklerle dolu.
Hindistan Büyüyor Ama Yeni İstihdam Yaratamıyor
Hindistan Büyüyor Ama Yeni İstihdam Yaratamıyor
Son yıllarda yakaladığı ekonomik büyüme ile gelişmekte olan ülkelerin yıldızı konumuna gelen Hindistan, yeni istihdam sağlamada ise aynı başarıyı gösteremiyor. Her 10 gençten 8’inin işsiz olduğu Hindistan’da çalışanların yarısından fazlası da kayıt dışı durumda.
Kripto Piyasası Kağıttan Kaplan mı?
Kripto Piyasası Kağıttan Kaplan mı?
Sektörü destekleyenler son çöküşten ders aldıklarını söylüyorlar, ancak düzenleyicilerin yeni bir ana akım yatırımcı dalgasını aynı eski hikayeden korumak için daha hızlı hareket etmesi gerekiyor.
İnsanlığın Ay’a Dönüşü
İnsanlığın Ay’a Dönüşü
NASA tarafından astronotların Ay’ın etrafında dolaşmasına yardımcı olması için geliştirilen araçlar, Ay’ı daha fazla keşfetmeye olanak tanırken, yeni bir çağa ve yeni bir dünyada e-mobilite’ye yol gösterecek.
Intel Yeniden Ayağa Kalkabilecek mi?
Intel Yeniden Ayağa Kalkabilecek mi?
Zor günler geçiren çip üreticisi, yeni 46 fabrikalara yaptığı büyük harcamalar ve Biden yönetiminden aldığı yardımlarla geri dönmeye çalışıyor.
Mevduatta “Paran Kadar Faiz” Dönemi
Mevduatta “Paran Kadar Faiz” Dönemi
TL mevduat faizlerinde küçük ve büyük tutarlardaki makasın açılması TCMB’nin de radarına girdi. TCMB ekonomistlerine göre büyük mudilerin pazarlık gücü, sıkı para politikası ve bankalara verilen TL’ye geçiş hedefi makasın açılmasının arkasındaki en önemli sebepler.
Türkiye Dünya Piyasalarıyla Barışıyor
Türkiye Dünya Piyasalarıyla Barışıyor
Türkiye 2018 kur şoku ve Rahip Brunson krizi dönemi sonrasında başlayan, 2019 Mart seçimleri öncesinde ise tamamen küstüğü yabancı yatırımcı ile yeniden barışıyor. Dünya piyasalarından uzaklaşan, kendi kaynaklarıyla büyümeyi finanse etmeye çalışan bir dönemin ardından, yabancı yatırımcı ile kurulan ilişki, şimdilerde meyvelerini vermeye başlıyor.