Piyasalarda esen “Metal Fırtına” hem kıymetli hem de endüstriyel metalleri tarihi zirvelere taşıdı. Küresel emtia piyasalarında yılın son bölümünde güçlü yükselişler öne çıkarken, birçok metal rekor seviyeleri gördü.
Kıymetli metaller cephesinde ons altın, tarihinde ilk kez 4 bin 500 dolar eşiğini aşarak yükseliş ivmesini korudu. Son bir ayda yüzde 8, yılbaşından bu yana ise yüzde 70 değer kazandı.
Gümüş de güçlü alımların etkisiyle 73 doları görerek tarihi rekorunu yenilerken, yılbaşından bu yana getirisi yüzde 148’i aştı. Platin ve paladyum tarafında ise sert fiyat hareketleri görüldü. Platin, son bir ayda yüzde 45, yılbaşından bu yana yüzde 148 civarında değer kazanarak 2 bin 380 doları aşarak 17 yılın zirvesini gördü. Paladyum ise güçlü toparlanmayla son bir ayda yüzde 23, yılbaşından bu yana yüzde 89 yükseldi ve bin 960 dolar seviyesini aşarak son üç yılın en yüksek düzeyine ulaştı.
Sanayi metallerinde de yükseliş eğilimi belirginleşti. Bakır, son bir ayda yüzde 12, yılbaşından bu yana yüzde 38 artışla 12 bin 280 dolar seviyesini geçerek rekor kırarken, 2009’dan bu yana en güçlü yıllık artışını kaydetti. Demir cevheri fiyatı ise daha sınırlı bir yükselişle son bir ayda yüzde 2,10, yılbaşından bu yana yüzde 3,20 artarak 107 doları aştı ve en yüksek seviyesini gördü.
Citi: Emtia piyasasında katalizörler güçleniyor
Citi Research, 2025’in dördüncü çeyreğine ilişkin emtia görünümünde, altın ve gümüşte süren boğa piyasasının; daha güvercin bir Fed beklentisi, ABD’de reel faizlerin gerilemesi, dolar üzerindeki aşağı yönlü baskı ve mali teşviklerin hane halkına yansıması ile desteklenmeye devam edeceğini belirtti. Rapora göre, bu sürecin 2026 yılında bakır ve alüminyuma doğru genişlemesi bekleniyor.
Citi, altın tarafında hem döngüsel hem de yapısal unsurların etkisini koruduğunu vurguladı. Gümüşte ise yükselişin yalnızca güvenli liman talebiyle sınırlı kalmadığı, sanayi kullanımının da fiyatları desteklediği ifade edildi. Paladyumda kısa vadeli görünümde, ABD’de kritik minerallere yönelik olası Section 232 tarifeleri, tarife riskinin henüz fiyatlara tam yansımamış olması ve COMEX kaynaklı arbitraj fırsatları öne çıkan katalizörler arasında yer aldı.
Bakır cephesinde ise enerji dönüşümü, yapay zekâ yatırımlarının hızlanması ve ABD ile küresel büyüme beklentilerindeki toparlanma, orta vadede fiyatları destekleyen temel faktörler olarak sıralandı. Raporda, mali teşviklerin 2026’nın ilk yarısında sermaye harcamalarını artırarak sanayi metallerine talebi güçlendirebileceği değerlendirildi.
BofA: 2026’da ‘Run-It-Hot’ temasıyla emtialar öne çıkabilir
Bank of America, 7 Aralık 2025 tarihli değerlendirmesinde, 2026 yılında emtia piyasalarının “run-ithot” teması altında güçlü performans gösterebileceğini bildirdi. Banka stratejistlerine göre, güçlü büyüme beklentileri, genişleyici mali ve parasal politikalar ile yüksek enflasyon olasılığı emtialar için temel destek unsurları olarak öne çıkıyor.
Raporda, yapay zekâ veri merkezi yatırımlarının metal ve enerji emtialarına olan talebi artırdığı, bu etkinin 2026’ya taşınabileceği vurgulandı. BofA, ayrıca tahvillere kıyasla emtiaların artan cazibesi, küresel ticarette parçalanma, jeopolitik riskler ve arz zinciri baskılarının emtia fiyatlarını destekleyen diğer önemli katalizörler olduğunu belirtti.
Morgan Stanley: Değerli metaller güçlü seyrini 2026’ya taşıyabilir
Morgan Stanley, 2026 yılına ilişkin emtia görünümünde, hızlanan enerji dönüşüm yatırımları, küresel altyapı harcamaları ve para politikasında gevşeme beklentileri, metal fiyatları için temel destek unsurları olmaya devam ettiğini belirtti.
Raporda, özellikle bakır ve alüminyum gibi sanayi metallerinin; yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, şebeke altyapısı yatırımları ve yapay zeka odaklı veri merkezi talebi sayesinde güçlü bir talep zeminiyle 2026’ya girdiği vurgulandı. Küresel büyümenin istikrar kazanması ve altyapı yatırımlarının sürmesi, sanayi metalleri için fiyat dayanıklılığını artıran başlıca faktörler arasında gösterildi.
Altın ve gümüş tarafında ise güvenli liman talebi, düşen reel faiz ortamı ve merkez bankalarının süregelen alımları öne çıkan katalizörler olarak sıralandı. Morgan Stanley, para politikasında gevşeme sürecinin devam etmesi ve jeopolitik belirsizliklerin korunması halinde, değerli metallerde güçlü seyrin 2026’ya taşınabileceğini belirtti.
Zafer Ergezen: Hedef fiyatlar yerine destek seviyeler izlenmeli
Dünyanın en büyük platin üreticisi olan Güney Afrika’da yaşanan enerji krizleri, aşırı yağışlar nedeniyle madenlerin geçici olarak kapanması ve lojistik hatların aksaması, son üç yılda küresel stoklarda ciddi erimeye yol açtı. Sevkiyatların aksaması ve üretimdeki kesintiler, platinde fiyatların hızla yukarı taşınmasında ana unsurlardan oldu.
Emtia Piyasaları Uzmanı Zafer Ergezen, platin fiyatlarının 2008’den bu yana görülen en yüksek seviyelere yükselmesinde talep artışından ziyade arz kaynaklı sorunların belirleyici olduğunu söyledi. Uzun yıllar boyunca yüksek arz fazlasıyla seyreden platin piyasasında son dönemde dengelerin belirgin biçimde değiştiğini vurguladı. Arz tarafındaki sıkıntılara jeopolitik başlıkların da eklendiğini belirten Ergezen, Rusya’ya yönelik yaptırımların piyasada ek endişe yarattığını, ABD’de ise Trump-Musk çatışması sonrası içten yanmalı motorlu araçlara yönelik teşvik beklentilerinin platin ve paladyum talebini desteklediğini ifade etti. Çin cephesinde ise faiz indirimleri ve hükümet teşvikleriyle birlikte otomotiv talebine ilişkin iyimser beklentilerin, platinde güçlü bir ralliye zemin hazırladığına dikkat çekti.
Kısa ve orta vadeli görünümde hedef fiyat vermekten kaçınan Ergezen, güçlü trendlerin yaşandığı dönemlerde destek seviyelerinin daha sağlıklı bir referans sunduğunu belirterek, platin için 2.100 dolar seviyesinin kritik eşik olduğuna işaret etti.
“Paladyumda yönü arz belirleyecek”
Elektrikli araçların Çin’de yeni satışlar içindeki payının yüzde 50’yi aşmasının, platin ve paladyum için olumlu bir tablo çizmediğini vurgulayan Ergezen, bu iki metalin uzun süredir zayıf performans sergilemesinde küresel elektrikli araç dönüşümünün etkili olduğunu söyledi. Talep tarafında kalıcı bir ivme beklemediğini ifade eden Ergezen, paladyum fiyatlarının yönünü esas olarak arz tarafındaki gelişmelerin belirleyeceğini kaydetti.
Teknik görünümde ise 6 - 12 aylık dönemde 1.600 dolar seviyesinin önemli bir destek olduğunu vurgulayan Ergezen, bu seviyenin altında kalıcı kapanışlar görülmedikçe paladyumda görünümün güçlü kalabileceğini ifade etti.
“Demir cevheri diğer metallere göre daha sakin seyrediyor”
Demir cevheri tarafında 2025’in oldukça dalgalı geçtiğini belirten Ergezen, yılın başında Çin konut sektöründeki yavaşlamanın fiyatları sert şekilde aşağı çektiğini, eylül ayından itibaren ise sınırlı bir toparlanma yaşandığını söyledi. Çin’in 2026’ya yönelik teşvik paketleri ve ABD’de faiz indirimlerinin süreceğine dair beklentilerin fiyatları desteklediğini ancak performansın diğer sanayi metallerine kıyasla zayıf kaldığını dile getirdi.
Altyapı, savunma ve enerji yatırımlarının demir cevherine güçlü bir ivme kazandırmasının kısa vadede zor olduğunu belirten Ergezen, Çin’in iç tüketimi destekleyen politikalarının fiyatların 100 doların üzerinde tutunmasını sağladığını ancak yeni bir ralli için güçlü talep sinyallerine ihtiyaç olduğunu vurguladı. 2026 için 100 dolar seviyesini denge noktası olarak gören Ergezen, 150 dolar seviyelerinin makul olduğunu söyledi.
“Hikaye sanayi metallerine yayılıyor”
2026’nın ana argümanının sanayi metalleri olabileceğini vurgulayan Ergezen, 2025’in ilk yarısında altının, ikinci yarısında ise gümüş, platin ve paladyumun öne çıktığını hatırlattı. 2026’da bu hareketin başta bakır ve alüminyum olmak üzere daha geniş bir endüstriyel metal grubuna yayılabileceğini ifade etti.
Tolga Uysal: 2025’te platinde yaklaşık 692 bin onsluk arz açığı bekleniyor
Deriva Danışmanlık Kurucusu Dr. Tolga Uysal, platin ve paladyumun yılın son bölümünde gümüşle birlikte öne çıktığını söyledi. Uysal, küresel platin talebinin yaklaşık yüzde 50’sinin otomotiv sektöründen geldiğini ifade etti.
World Platinum Investment Council (WPIC) verilerine atıfta bulunan Tolga Uysal, otomotiv kaynaklı platin talebinin 2025’te yüzde 3 düşüşle 3,02 milyon ons, 2026’da ise 2,92 milyon ons seviyesine gerilemesinin beklendiğini, toplam platin talebinin ise 2025 sonunda yüzde 5 azalarak 7,82 milyon ons olacağının öngörüldüğünü aktardı. Elektrikli araçların yaygınlaşmasının bu düşüşte temel faktör olduğuna işaret etti.
Talepteki zayıflamaya rağmen fiyatların sert yükselmesinin temel nedeninin arz tarafındaki bozulma olduğunu belirten Uysal, 2025’te platinde yaklaşık 692 bin onsluk arz açığı beklendiğini ve bunun arz açığının üçüncü yıla taşındığına işaret ettiğini söyledi. Küresel arzın yaklaşık %70’inin Güney Afrika kaynaklı olduğunu, Zimbabve ve Rusya’nın da önemli paya sahip bulunduğunu belirten Uysal, bu bölgelerdeki siyasi ve operasyonel sorunların arzı sınırladığını ifade etti. WPIC tahminlerine göre 2026’da arzın yüzde 4 artışla 7,4 milyon onsa çıkabileceğini ve sınırlı bir arz fazlası oluşabileceğini aktardı.
Dr. Tolga Uysal, son dönemde Avrupa Birliği’nin 2035 sonrası içten yanmalı motor yasağının yumuşatılabileceğine dair haberlerin de platin ve paladyum fiyatlarını destekleyen önemli bir katalizör olduğunu vurguladı.
“Vadeli piyasalarda ‘paladyum al - platin sat’ stratejisi öne çıkabilir”
2026’da platin fiyatlarında 2025’teki kadar sert bir artış beklemediğini belirten Uysal, ETF’lerin kâr realizasyonuna gitmesi ve stoklarda tutulan platinin piyasaya çıkmasının fiyatlarda düzeltme yaratabileceğini ifade etti. Aralık ayından bu yana görülen hızlı yükselişin ardından, fiyatların 1.800 dolar seviyelerine kadar geri çekilebileceğini, bu seviyelerin ise alım fırsatı sunabileceğini dile getirdi. Buna karşın, arz sorunlarının kısa sürede çözülmeyeceğini vurgulayarak 2026 genelinde ana yönün yukarı olmaya devam edeceğini söyledi.
Platin - paladyum fiyat ilişkisine de dikkat çeken Uysal, yıl başında benzer seviyelerde olan iki metal arasında platin lehine yaklaşık 300 dolarlık bir fark oluştuğunu, bunun içten yanmalı motorlarda paladyum kullanımını artırabileceğini belirtti.
Bu durumun paladyumda arz - talep dengesini bozarak arz açığına yol açabileceğini söyleyen Uysal, vadeli piyasalarda “paladyum al - platin sat” stratejisinin öne çıkabileceğini ifade etti.
“Demir cevheri 90 dolar seviyelerine çekilebilir”
Demir cevheri tarafında fiyatların yıl boyunca ağırlıklı olarak 90 - 105 dolar bandında kaldığını belirten Dr. Tolga Uysal, ABD’nin gümrük tarifeleri sonrası dip yapan fiyatların sınırlı toparlandığını ancak demir - çelik talebindeki zayıflığın baskı oluşturmaya devam ettiğini belirtti.
Uysal, 2025’in ilk 10 ayında küresel çelik üretiminin Çin, Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore ve Rusya’daki düşük üretim nedeniyle yaklaşık yüzde 2 gerilemesini bekliyor. Bu görünümde ise gümrük tarifeleriyle zayıflayan ülke büyümeleri ve inşaat faaliyetlerindeki yavaşlamanın belirleyici olacağını vurguladı. 2026 için demir cevherinde 90 dolar seviyelerine doğru bir geri çekilme ve yılı 95 dolar ortalama ile tamamlayacağı yönünde öngörüde bulundu.
“Bakırda arz açığı 2026’da iki katına çıkabilir”
Baz metallerde 2025’in yıldızının bakır olduğunu söyleyen Dr. Tolga Uysal, bakır fiyatlarının yüzde 40’a yakın artışla 12 bin dolar/ton seviyesine çıkarak 2009’dan bu yana en güçlü yıllık performansını sergilediğini hatırlattı. ABD’nin gümrük tarifeleri öncesinde Avrupa’dan ABD’ye yapılan yüksek hacimli sevkiyatların küresel stoklarda sıkışmaya yol açtığını belirten Uysal, Latin Amerika, Afrika ve Asya’daki maden sorunlarının da arzı sınırladığını ifade etti.
Yapay zekâ altyapıları, veri merkezleri ve elektrikli araçların bakır talebini yapısal olarak artırdığına dikkat çeken Uysal, 2025’te görülen arz açığının 2026’da iki katına çıkmasını beklendiğini söyledi. Bu durumun fiyatları yukarı yönlü baskılayacağını vurgulayan Uysal, gümrük tarifeleri kaynaklı arbitrajın zamanla ortadan kalkması halinde kısa vadeli bir düzeltmenin mümkün olduğunu, 11 bin dolar seviyesinin güçlü bir taban oluşturabileceğini belirtti. Çin’den gelecek talebe bağlı olarak 13 bin dolar seviyelerinin de gündeme gelebileceğini ifade etti.
Kaan Nazlı: Altında 5 bin dolar tavan değil, yeni bir denge alanı olabilir
Neuberger Berman Gelişen Ülkeler Direktörü Kaan Nazlı, 2025’te altın fiyatlarında görülen güçlü rallinin temelinde ABD’nin düşük faiz - zayıf dolar stratejisi, artan jeopolitik riskler ve buna bağlı olarak güçlenen güvenli liman talebi olduğunu söyledi.
Ukrayna - Rusya savaşı ve Orta Doğu’daki çatışmaların yanı sıra, ABD’nin yeni dönem ticaret politikaları ve gümrük vergilerine ilişkin belirsizliklerin fiyatlamaları desteklediğini belirten Nazlı, bu başlıkların 2026’da da gündemde kalacağını vurguladı. Nazlı, 2026’da altın fiyatlarının seyrinde özellikle Fed’de olası liderlik değişimi, faiz politikasının yönü ve ABD enflasyonunun seyrinin belirleyici olacağını söyledi.
Merkez bankalarının rezerv çeşitlendirme stratejileri kapsamında sürdürdüğü yapısal altın alımlarının da fiyatlar üzerinde kalıcı destek sağladığını belirten Kaan Nazlı, 2026’nın ilk yarısında ons altının 4.500 - 5.000 dolar bandında dengelenmesini makul bulduğunu ifade etti. Bu çerçevede, büyük kurumların işaret ettiği 5.000 dolar seviyesinin yalnızca bir “tavan” değil, yeni bir denge alanı olabileceğine dikkat çekti.
“Gümüşte beklentiler 70 - 85 dolar aralığında yoğunlaşıyor”
Gümüş tarafında yükselişin yalnızca makro koşullarla sınırlı kalmadığını vurgulayan Nazlı, yeşil enerji dönüşümü, fotovoltaik paneller ve veri merkezlerindeki elektrifikasyon sürecinin gümüşe yönelik talebi belirgin biçimde artırdığını söyledi.
Küresel ekonomide olası bir yavaşlamanın sanayi talebi üzerinden risk oluşturabileceğini belirterek, buna karşın enerji dönüşümü ve teknolojik kullanım alanlarının gümüş için yapısal bir taban oluşturduğunu vurguladı. Bu çerçevede 2026 yılı için gümüş fiyat tahminlerinin 70 - 85 dolar aralığında yoğunlaştığını, 65 dolar seviyesinin ise kısa vadede güçlü bir fiyat tabanı haline gelmesini beklediğini dile getirdi.
“Veri merkezleri ve elektrikli araçlar bakıra yönelik kalıcı bir talep yaratıyor”
Kaan Nazlı, bakır fiyatlarının yaklaşık yüzde 40 artışla son 10 yılın en güçlü performansını sergilemesinde, arz tarafındaki operasyonel aksaklıklar ve yetersiz maden yatırımlarının belirleyici olduğunu söyledi. Yapay zekâ veri merkezleri, elektrikli araçlar ve küresel elektrik şebekelerinin modernizasyonunun bakıra yönelik kalıcı bir yapısal talep yarattığını vurguladı.
2026’da Çin ekonomisindeki görece yavaşlamanın fiyatlar üzerinde dönemsel baskı oluşturabileceğini belirten Nazlı, buna karşın ABD, Avrupa ve Hindistan kaynaklı talebin savunma sanayii ve elektrikli araç yatırımları üzerinden bu baskıyı dengeleyebileceğini ifade etti. Bu çerçevede bakır fiyatlarının 6 - 12 aylık perspektifte 12.000 - 13.000 dolar bandında seyretmesini olası gördüğünü kaydetti.
“2026’da stratejik metaller öne çıkacak”
2026’da yalnızca geleneksel kıymetli metallerin değil, stratejik kullanım alanı genişleyen emtiaların da ön plana çıkacağını belirten Kaan Nazlı, hidrojen enerjisi ve otomotiv teknolojilerindeki kritik rolüyle platin, yapay zeka soğutma sistemleri ve enerji altyapısı yatırımları sayesinde alüminyum ile nükleer enerji dönüşümünün etkisiyle uranyumun dikkatle izlenmesi gereken emtialar arasında yer aldığını söyledi.
Mehmet Ali Yıldırımtürk: Altında 5 bin dolar senaryosu 2026’nın ikinci yarısında
Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, altın için 2026’ya ilişkin riskleri ve katalizörleri değerlendirdi. ABD’nin tarife politikasında yumuşama ve beklentilerin altında bir faiz indirimi patikası oluşması halinde doların güçlenebileceğini, bunun altın üzerinde kısa süreli baskı yaratabileceğini ifade eden Yıldırımtürk, Ukrayna - Rusya hattında olası bir barış sürecinin de güvenli liman talebini geçici olarak zayıflatabileceğini söyledi. Buna rağmen para birimlerine güven tartışmaları ve jeopolitik belirsizliklerin tamamen ortadan kalkmaması nedeniyle 2026’da altının ana yönünün yukarı kalacağını söyledi. Yıldırımtürk, 2026’nın ilk altı ayında 4.650 - 4.850 bandının, yılın ilerleyen döneminde ise 5.000 doların gündeme gelebileceğini ifade etti.
“Gümüşte düzeltme riski altına kıyasla daha fazla”
Yıldırımtürk, gümüşün hem altınla birlikte yatırım talebinden beslendiğini hem de fotovoltaik paneller gibi alanlarda endüstriyel kullanımının destek sağladığını belirtmekle birlikte, piyasanın güneş paneli kaynaklı talebi zaman zaman abarttığını söyledi. Panel başına gümüş kullanımının sınırlı olduğuna dikkat çeken Yıldırımtürk, yükselişte spekülatif etkinin arttığını ifade etti. 2026 için gümüşte daha dalgalı bir görünüm beklediğini belirten Yıldırımtürk, 72 dolar üzerinde kalıcılık halinde 75 dolar seviyelerinin görülebileceğini; ancak gümüşün altın geri çekildiğinde daha hızlı gerileme eğiliminde olduğunu, bu nedenle düzeltme riskinin altına kıyasla daha yüksek olduğunu vurguladı.