Henry Charles Carey, 19. yüzyıl Amerikan iktisadi düşüncesinin en etkili isimlerinden biri olarak kabul edilir. 15 Aralık 1793’te Philadelphia’da doğdu. Babası Mathew Carey, İrlanda kökenli bir yayıncı ve ekonomi yazarıydı; Benjamin Franklin ve Marquis de Lafayette gibi isimlerle yakın çalışmıştı. Carey, küçük yaşta babasının yayınevinde çalışarak hem iş dünyasına hem de kitaplara aşina oldu. 1814’te ortak, 1821’de ise firmanın baş ortağı oldu ve ABD’nin en büyük yayınevlerinden birini yönetti. Başlangıçta serbest ticarete sıcak bakan Carey, kriz deneyimleri ve İngiliz serbest ticaret modelinin sonuçlarını gözlemledikten sonra fikir değiştirdi. Serbest ticaretin güçlü uluslara hizmet ettiğini, genç ve gelişen ekonomiler için ise bağımlılık ve yıkım getirdiğini savundu. Bunun yerine korumacı tarifeler, devlet müdahalesi ve ulusal kalkınma stratejilerini içeren “American School” çizgisinin teorisyeni haline geldi. Carey, yalnızca iktisadi görüşleriyle değil, sosyal politikaları ve kölelik karşıtı tutumuyla da öne çıktı. Ona göre kölelik, ekonomik ilerlemenin ve özgür bir orta sınıfın önündeki en büyük engeldi. Bu fikirleriyle hem erken Cumhuriyetçi Parti’nin ekonomi politikalarını hem de Başkan Abraham Lincoln’ün yönetiminin ekonomi politikalarını da etkiledi. Amerikan İç Savaşı sırasında Lincoln ve Hazine Bakanı Salmon P. Chase’in danışmanları arasında yer aldı. Karl Marx bile Carey’i “önemli tek Amerikalı ekonomist” olarak tanımlamış, ancak düşüncelerini komünist devrim için “engel” gördüğü için sertçe eleştirmişti. 13 Ekim 1879’da Philadelphia’da hayatını kaybetti. Carey arkasında zengin bir yayın mirası, aynı zamanda ABD’nin sanayileşme stratejisinin ve iktisadi milliyetçilik geleneğinin entelektüel temellerini de bırakmış gibi görünmektedir. Bugünkü Trump politikaları, Carey’nin 19. yüzyıldaki ulusal kalkınma ve korumacı ekonomi anlayışının izlerini taşımakta, Amerikan iktisadi milliyetçiliğinin tarihî sürekliliğini yansıtmaktadır.”
Amerikan iktisadi milliyetçiliğinin evrimi ve Carey’nin mirası
Dünya ekonomisi halihazırda, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde yeniden yükselen korumacılık, ticaret savaşları ve milliyetçi ekonomi politikalarıyla şekilleniyor. Ancak Amerikan korumacı eğilimleri yeni ortaya çıkmış bir refleks olmayıp ABD’nin iktisadi tarihinde köklü bir geçmişe sahiptir. ABD’nin sanayileşme sürecinin hızlandığı 19. yüzyıldan bu yana süregelen bir “iktisadi milliyetçilik damarı”, Amerikan iktisadi düşüncesi ve uygulamalarının temel bileşenlerinden biri olagelmiştir. Henry Carey’nin İngiltere karşısında geliştirdiği korumacı tarife politika önerileriyle somutlaşan bu damar, günümüzde Donald Trump’ın Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşlarıyla devam ediyor. Carey, 19. yüzyılda geliştirdiği fikirlerle Amerikan iktisat politikalarının temelini oluşturmuş, özellikle de korumacı sanayi politikalarının teorik zeminini inşa etmiştir. Abraham Lincoln’ün en yakın danışmanlarından biri olan Carey, Amerikan ekonomisinin serbest ticaret değil, korumacı bir ulusal kalkınma stratejisiyle yükselmesi gerektiğini savunmuştur. Bugün Donald Trump’ın “Make America Great Again” sloganıyla başlattığı ticaret savaşı politikaları ile Carey’nin 19. yüzyıldaki fikirleri arasında şaşırtıcı bir paralellik vardır. Carey’nin “Amerika’nın asıl düşmanı serbest ticaret değil, İngiliz serbest ticaret ideolojisidir” tespiti, bugünün Washington’da Çin’e karşı uygulanan gümrük tarife politikalarını anlamak için önemli bir mercek sunuyor. Carey, Amerika’nın sanayileşme tarihine yönelik salt bir iktisat düşünürü değil; Avrupa merkezli iktisat anlayışına alternatif bir vizyon geliştiren ve ABD’nin kendine özgü bir kalkınma yolunun mümkün olduğunu savunan bir isimdi. Serbest ticaret ideolojisinin İngiltere gibi sanayileşmiş ekonomiler için avantajlı, ancak ABD gibi gelişmekte olan bir ülke için yıkıcı olduğuna dair tespitleri, günümüzde Çin’e karşı yürütülen ticaret savaşlarıyla şaşırtıcı benzerlikler taşımaktadır. Bugün Trump’ın “Independence Day” sloganı altında, özellikle Çin’e karşı ancak dost-düşman hemen her ülkeye karşı alınan önlemlerle şekillenen gümrük tarifeleri ve sanayi koruma politikaları, Carey’nin düşünce mirasının modern bir yankısı olarak değerlendirilebilir. Bu makalede, Carey’nin tarihsel mirasının nasıl şekillendiği ve 21. yüzyılda Trump’ın politikalarıyla nasıl yeniden canlandığı incelenecek.
Yeni Korumacılık, Eski Bir Hayalet: Carey’de Erken Dönem İktisadi Milliyetçilik
Tarihçiler, Amerikan iktisadi milliyetçiliği/ korumacılığının kökenlerini İç Savaş öncesi döneme, ülkenin erken endüstrileşme ve kapitalist bir topluma geçiş sürecine kadar geri götürmektedir. Christopher W. Calvo’nun (2024) belirttiği üzere, Amerikan iktisadi milliyetçileri ya da gümrük tarifeleri yoluyla Amerikan sanayisinin korunmasını savunan düşünürler bu politikaları dış ticaretin yanında Amerikan işçilerini özellikle İngiltere’nin erken sanayi devriminde gözlemlenen toplumsal yıkıcı etkilerden koruyacak temel politika aracı olarak tahayyül ettiler. Bu bağlamda, gümrük vergileri işçilerin meşru endişelerine “babacan” bir devlet desteği, müdahalesi olarak tasvir edilip sunuluyordu. Erken Amerikan iktisadi milliyetçilerine göre, bu sayede ABD’nin sanayileşmesi İngiltere’nin izlediği ekonomik gerileme ve toplumsal huzursuzluklarla dolu rotayı takip etmeyecekti. Henry C. Carey, 1840’lardan itibaren, toplumsal yaklaşımlarına ilaveten Amerikan iktisadi milliyetçilik düşüncesine damgasını vuran isimlerden biriydi. Gümrük tarifeleri Amerikan işçilerini ucuz yabancı işgücünün rekabetinden koruyacak, yerli ücretleri destekleyecek ve “Amerikan Rüyası” ile özdeşleşen sosyo-ekonomik hareketlilik imkanlarını genişletecekti (Calvo, 2024). Carey’nin temel iddiası, iktisadi gelişmenin serbest ticaret yoluyla değil, ulusal sanayi ve üretimin gümrük tarifelerin yoluyla korunmasıyla mümkün olacağıydı. “Principles of Political Economy” adlı eserinde, serbest ticaretin güçlü ülkelerin zayıfları sömürmesinin bir aracı olduğunu, bunun yerine her ülkenin kendi üretim altyapısını koruması gerektiğini savunuyordu.
Carey’nin yaklaşımı aslında İktisadi Milliyetçiliğin babası addedilen Alexander Hamilton’un ünlü “Report on Manufactures” raporuyla da uyumluydu. Hamilton’un önerdiği “infant industry” yani bebek endüstri argümanı, Carey tarafından güçlendirilerek ve daha kapsamlı bir ulusal kalkınma stratejisi haline getirildi. Carey’e göre, Amerika’nın İngiltere ile rekabet edebilmesi için sadece tarıma dayalı bir ekonomiyle yetinmesi mümkün değildi. Bunun yerine, sanayi üretimini güçlendirecek, sektörleri ithal ürünlere karşı gümrük tarifeleri yoluyla koruyacak ve Amerikan ulusal sermaye birikimini hızlandıracak bir model benimsenmeliydi. Bu yaklaşım, dönemin Amerikan siyasetinde büyük yankı uyandırmıştır. ABD başkanı Abraham Lincoln’ün danışmanları arasında yer alan Carey, aslında Başkan Lincoln’ün korumacı gümrük vergi politikalarının da teorik arka planını da sağlamıştı. Kısacası, Carey’nin etkisi yalnızca akademide kalmamış Washington’un ekonomik karar mekanizmalarına doğrudan yansımıştı.
İngiliz sömürgecilik geçmişine tepki: Serbest ticaret mi ekonomik imha mı?
Calvo (2024), Trump’ın Çin’i ticaret savaşında baş düşman haline getirmesi örneğine atıfla, Carey’in korumacı gümrük vergisi yaklaşımlarını zamanın Britanya’sına karşı sergilenen milliyetçi öfke ve korumacı tavırla ilişkilendirmektedir. İngiliz sanayisine karşı korkudan beslenen Amerikan Anglofobisi, Amerikan Sanayi Devrimi’nden yıllar sonra da hissedilmeye devam etmiş; Amerika’nın ilk büyük buhranı olan 1819 ekonomik krizi ile yeniden alevlenmiştir. İktisatçılar bu kriz ve panik dalgasını modern iş döngüsü ve kontrolsüz parasal genişlemeye bağlarken, dönemin iktisadi milliyetçileri, bu sorunu İngiliz tüccarların Amerikan limanlarına ucuz malları boşaltmasına bağlamıştır. Kısaca Carey ve diğer iktisadi milliyetçiler gelişmiş ve zengin İngiliz ekonomisinin yerli Amerikan bebek endüstrilerini çökertmeyi, Amerikan toplumu ve işçilerini yoksullaştırmayı amaçlayan bir komplo yürüttüklerini savunmuşlardır. Hatta bazı düşünürler, daha da ileri giderek İngiltere’nin ABD sanayisine karşı ekonomik bir “imha savaşı” açtığını iddia etmişlerdir.
Bunda İngiltere ile yaşanan ve İkinci Amerikan Bağımsızlık Savaşı olarak da anılan 1812 İngiltere Amerika Savaşı’nın da etkisi büyüktür. ABD ile Britanya arasında yaşanan ve esas olarak deniz ticareti ve ulusal egemenlik üzerinden şekillenen bu savaş, Amerikan ekonomisinin İngiliz ticaret tekellerine karşı verdiği ilk ciddi sınavdır. Bahse konu ticaret temelli İngiliz Amerikan savaşı Carey ve benzer iktisatçılar için gümrük tarife uygulamaları ve sınayi koruma politikalarını haklı çıkaran tarihsel bir referans noktası olmuştur. Carey’in yaklaşımları dönemin Amerika’sı için yalnızca jeoekonomik saiki değil, aynı zamanda iç siyasi ve sosyal yapıya dönük kaygıları da yansıtmaktaydı. Bir vatansever olarak Carey’in korumacı yaklaşımı, iç cephenin sağlam tutulmasında ve Amerikan sanayisinin gelişimi ile işçi sınıfının korunmasında tarifelerin önemine vurgu yapmaktaydı. Aslında Carey’in o dönemde ortaya attığı Amerikan İktisadi Milliyetçiliğinin temelleri olarak değerlendirilebilecek yaklaşımlar, günümüzde daha pragmatik ve bazen daha kaba biçimde uygulanmakla beraber, Donald Trump’ın günlük tarife politikalarıyla şaşırtıcı paralellikler göstermektedir. Carey ve dönemin iktisadi milliyetçilerine göre, İngiliz ‘laissez faire’ serbest ticaret yaklaşımı, ABD’yi İngiliz sömürge bağımlılığına geri döndürme temelli, saldırgan, entelektüel bir komploydu. Amerikan iktisadi milliyetçileri ya da korumacılık taraftarları, özellikle İngiltere’nin savunduğu serbest ticaret fikrini savunan ve yayanlara karşı şüpheci hale gelmişlerdi. Ancak en sert saldırılar, erken Amerikan korumacıları için ideal bir hedef haline gelen liberal iktisadi düşüncenin babası İskoç ekonomist Adam Smith’e yöneltilmişti.
“Gümrük vergilerinin Philadelphia’lı rahibi GATT döneminde neden unutuldu’’?
Amerikan iktisadi geleneği sıklıkla serbest ticaretle ilişkilendirilse de, kökleri ekonomik milliyetçilik ve Amerikan Sistemi ’nde yatmaktadır. Bu sistem, Hazine Bakanı Alexander Hamilton ve Federalistler tarafından geliştirilmiş, ticaret ve kalkınma politikalarını Henry Clay’in şekillendirdiği ‘Whig Party ’ tarafından sürdürülmüş, Cumhuriyetçi Parti tarafından da benimsenmiştir. Amerikan Sistemi yaklaşımı, tarifeleri yalnızca devlet gelirleri için değil, aynı zamanda Amerikan ekonomisini korumak, iç yatırımları finanse etmek ve ulusal sermaye birikimi teşkil etmek/bir banka kurmak için bir araç olarak da görülmekteydi. Bu yaklaşım ‘Amerikan Politik İktisat Okulu’ olarak da adlandırılmıştır (Hendrickson, 2025). Henry C. Carey, babası Matthew Carey’nin Alexander Hamilton’ın ekonomik fikirlerinden etkilenerek yetişmiş, bu sayede politik iktisat alanında derin çalışmalar yaparak Amerikan iktisadi milliyetçiliğinin temellerini geliştirmiştir. Amerikan Sistemi’ni savunan Carey, gümrük tarifelerinin hem ulusal ekonomi hem de yaşadığı Pennsylvania eyaleti için stratejik öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. Görüşlerinden dolayı “Philadelphia’daki tarife yüksek rahibi” lakabıyla anılan Carey, Abraham Lincoln’ün ekonomi danışmanı olmuş, ‘Morrill Tarife Yasası’ gibi düzenlemeleri destekleyerek Amerikan Sistemi’nin uygulanmasını desteklemiştir (Hendrickson, 2025).
Carey’nin etkisi, Lincoln’den Hoover’a kadar Cumhuriyetçi Parti’nin ekonomik politikasını şekillendirmiş; o dönemde Carey ve Friedrich List gibi iktisatçılar, II. Dünya Savaşı sonrasına kadar Amerikan politik iktisat düşüncesini etkileyen temel isimler olmuşlardır. Demokrat Parti ise genellikle daha serbest ticaret yanlısı bir yaklaşım benimsemiştir. Ancak savaş sonrası dönemde Friedrich Hayek, Ludwig von Mises ve Milton Friedman gibi klasik liberal düşünürler ön plana çıkmış, Amerikan Sistemi yaklaşımı geri planda kalmıştır (Hendrickson, 2025). 21.yüzyılda, özellikle Donald J. Trump’la birlikte Amerikan Sistemi yeniden görünür hale gelmiştir.
Trump ile Carey’nin beliren silueti: 21. Yüzyılda Amerikan iktisadi milliyetçiliği
Trump’ın “America First” veya ekonomik milli güvenlik sloganları altında Amerikan sanayisini korumaya yönelik uyguladığı gümrük tarifeleri, Carey’nin korumacı argümanlarını hatırlatır. Carey’nin serbest ticarete yönelik yaklaşımı, gelişmiş ülkeler için kazanç, gelişmekte olanlar için tuzak mantığına dayalı sıfır toplamlı bir yaklaşıma dayanmaktadır. Trump’ın Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşı da benzer bir mantıkla şekillenmiştir. Bununla birlikte, bir mukayese yapmak gerekirse Carey zamanını daha iyi okuyan, Amerikan sanayileşmesinin gerekliliklerine dair daha teorik ve kapsayıcı bir kalkınma vizyonu sunarken, Trump’ın daha pragmatik, dağınık, tutarsız ve popülist bir yaklaşıma sahip olduğu söylenebilir. Diğer taraftan tarihsel paralellikler de açık ve nettir: 19. yüzyılda İngiltere karşısında yaşanan gerilim ile 21. yüzyılda Çin karşısında yaşanan korumacı çatışmalar kapsamında verilen mücadelelerin, benzer iktisadi reflekslerle tetiklendiği gözlemlenmektedir.
Diğer yandan, Calvo’nun (2024) belirttiği gibi, Carey ve erken dönem Amerikan iktisadi milliyetçileri, sanayi kapitalizminin de mutlak manada savunucuları da değillerdi. Carey, sanayileşmenin toplumu olumlu manada temelden değiştirmesini takdir ediyor ve iktisadi milliyetçilik perspektifiyle tarifelerin, sanayileşme ve özgürlükçü iktisadi dinamiklerin yol açabileceği toplumsal zararı hafifletebileceğine inanıyordu. Amacı, Amerikan sanayisinin korunmasının yanında işçi sınıfının, sosyal değişim sürecinde beklenen yozlaşmasını da önlemekti. Carey’nin çağdaşlarının “değişim ekonomisi” dediği kavram, toplumu dönüştürme vaadi taşıyordu ve onların gözünde gümrük tarifeleri yoluyla Amerikan Sanayisini korumak bu geçişi yumuşatmanın bir aracı olarak işlev görmüştür. Ancak pratikte Amerikan sanayi devrimi aynen İngiliz deneyimini yansıtacak ve erken dönem korumacıların önlemek istediği menfi toplumsal sonuçları da doğuracaktı. Carey’nin serbest ticareti Amerika için varoluşsal bir tehdit olarak görmesi, günümüzde ABD’deki modern küreselleşme veya uluslararası serbest ticaret eleştirmenlerinin kaygılarıyla paralellik göstermektedir. Dolayısıyla Amerikan iktisadi milliyetçiliğinin tarihsel kökenlerini, iktisadi düşünce DNA’sını yeniden incelemek, gümrük tarifelerinin günümüz Amerikan iktisadi milliyetçiliği, sanayi korumacılığı ve uluslararası ticaret politikalarına dair sınırlamalarını anlamak açısından faydalı bir perspektif sunacağı değerlendirilmektedir.
Amerikan ticaret tarihinin korumacı DNA’sı…
Hamilton çizgisini devam ettiren Henry C. Carey’nin Amerikan İktisadi Milliyetçiliği, uzun yıllar boyunca Amerikan iktisat tarihinin gölgede kalmış, unutulmuş bir parçasıdır. Ancak, 21. yüzyılda Trump’ın politikaları ve küresel ticaret sisteminde yaşanan kırılmalar, Carey’nin fikirlerini yeniden gündeme taşımış durumda. Bugün ABD, BRICS ve diğer gelişen ekonomilere karşı göreceli olarak gerilerken, oldukça ağır korumacı ticaret politikaları takip etmeye başlamış, II. Dünya Savaşı sonrasında kurduğu serbest ticaret yanlısı Bretton Woods sistemi içindeki GATT/DTÖ sistemini tahrip etmiştir. Washington’un izlediği halihazırdaki korumacı, hatta gelişmekte olan bir ekonomi tarzında uyguladığı ticaret politikaları aslında istisna olmadığını, Amerikan iktisadi kimliğinin tarihsel sürekliliğini de gözler önüne sermektedir: ABD, yükselişini korumacılıkla sağlamış, serbest ticaretle küresel liderlik kurmuş, ancak şimdi yeniden korumacılığa dönerek küresel rekabeti yönetmeye çalışmaktadır. Carey’den Trump’a uzanan bu serüven, yalnızca Amerika’nın ekonomik geçmişiyle değil, aynı zamanda hali hazırda ve önümüzdeki dönemde uygulamaya devam edecek gibi görünen politikalarıyla da devam edecek gibi görünüyor. ABD’nin uluslararası rekabet gücünü yeniden kazanmak amacıyla geliştirdiği politikaların Carey’nin fikirlerini, ‘Whig Party’ yaklaşımlarını hatırlatması, bu manada Carey’in hayaletinin geri dönüşü olarak addedilebilir. Evet Amerikan iktisadi milliyetçiliğinin, yalnızca Trump dönemiyle sınırlı bir sapma olmadığı; Amerika’nın DNA’sına işlemiş bir kalkınma stratejisi olduğu anlaşılmaktadır.
Makale Kaynak:
Hendrickson, J. (2025). America’s Forgotten Economist. ITR Foundation. https://itrfoundation.org/ americas-forgotten-economist/
Calvo, C. W. (2024, April 28). The 19th century thinker who touted tariffs. Made by History. https://itrfoundation. org/americas-forgotten-economist/
Henry Charles Carey, Wikipedia, (https://en.wikipedia. org/wiki/Henry_Charles_Carey ) Eserleri (Kitap)
Carey, H. C. (1835). Essay on the rate of wages. Philadelphia: Carey, Lea & Blanchard.
Carey, H. C. (1837–1840). Principles of political economy (3 vols.). Philadelphia: Lea & Blanchard.
Carey, H. C. (1838). The credit system in France, Great Britain, and the United States. Philadelphia: Carey & Lea.
Carey, H. C. (1848). The past, the present, and the future. Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.
Carey, H. C. (1851). The harmony of interests: Agricultural, manufacturing, and commercial. Philadelphia: Carey & Hart.
Carey, H. C. (1853). The slave trade, domestic and foreign: Why it exists and how it may be extinguished. Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.
Carey, H. C. (1858–1860). Principles of social science (3 vols.). Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.
Carey, H. C. (1864). Manual of social science. Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.
Carey, H. C. (1873). The unity of law as exhibited in the relations of physical, social, mental, and moral science. Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.
Carey, H. C. (1872). Miscellaneous works. Philadelphia: J. B. Lippincott & Co.