Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

Teknoloji

Dijital Çağda Eğitimde Kırılmalar
Eğitimde fırsat eşitsizliği, gençlerin zihin sağlığı sorunları ve teknolojinin getirdiği yeni sınamalar, göz ardı edilemeyecek kadar belirgin.
  • 5 Eylül 2025 00:31
  • Sidar Gedik
Dijital Çağda Eğitimde Kırılmalar

Çocuklarımızın geleceği, sadece onların bireysel çabalarına bırakılmayacak kadar kırılgan. Eğitim sistemleri, toplumsal koşullar ve teknolojik dönüşümler, onların kaderini doğrudan etkiliyor. Birkaç yıl önce içinden geçtiğimiz ama bugün sanki hiç yaşanmamış gibi hissettiğimiz pandemi, sadece sağlık sistemlerini değil, eğitim sistemlerini de dönüştürdü. Gençlerin öğrenim yolculuğunda bir kırılma yarattı. 2023 yılında üniversitenin ikinci veya üçüncü sınıfında olan bir genç, eğitim hayatının büyük kısmını uzaktan geçirdi. Kampüs hayatı yaşayamadı ve hepimizin hayatlarında büyük önemi olan sosyal öğrenmeyi deneyimleyemedi. O öğrenciler şimdi mezun olup iş hayatına adım atıyor ya da iş hayatının ilk yılında. Ama bu deneyimlerinin üretkenliklerine nasıl bir etkisi olacağını henüz bilmiyoruz.


Ipsos, insanların eğitime dair algılarını inceleyen 30 ülkeyi kapsayan yeni bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Ülkeler ortalamasına göre her on kişiden yaklaşık üçü (yüzde 34) ülkelerindeki eğitim sisteminin kalitesini iyi bulurken, üçü (yüzde 35) ise yetersiz olduğunu düşünüyor; yani görüşler neredeyse eşit şekilde dağılmış durumda. 30 ülke içerisinde ise memnuniyetsizliğin daha çok Avrupa olduğunu görüyoruz. Dünyanın geri kalanına göre eğitim kalitesi konusunda daha iyi durumda olduklarını düşünebiliriz ama daha da iyisini talep ediyorlar. Kendi içlerinde çıtayı yükseltmişler.


Macaristan (yüzde 59), Fransa (yüzde 55) ve Romanya’da (yüzde 54) çoğunluk, ülkelerindeki eğitimi yetersiz buluyor. Almanya, İspanya, İtalya ve Belçika’da da genel görüş olumsuz. Türkiye’de de bu konuda karamsar bir tablo hâkim. Her on kişiden altısı eğitim kalitesinin yetersiz olduğunu düşünüyor.


Her ülkenin eğitim sistemi kendi zorluklarıyla karşı karşıya


Eğitimdeki zorluklar söz konusu olduğunda ülkelerde farklı tablolar ortaya çıkıyor. Ülkeler ortalamasında, güncelliğini yitirmiş müfredat yüzde 29 ile en büyük sorun olarak belirtiliyor. Ardından yetersiz öğretmen eğitimi ve kamu finansmanının sınırlı olması geliyor. Eğitime erişim eşitsizliği, kalabalık sınıflar ve yetersiz altyapı gibi konular önemli problemler olarak görülüyor. Güvenlik eksikliği, politik veya ideolojik önyargılar ve okul terk oranlarının yüksekliği, sistemin karşılaştığı zorluklar da dile getiriliyor. Teknolojinin yeterince kullanılmaması ve üretken yapay zekânın entegrasyonundaki belirsizlikleri, modern eğitim ihtiyaçlarının karşılamamasını da verilen cevaplar arasında görüyoruz. Ayrıca, öğretmenler ve eğitim personelinin refahı da sistemin sürdürülebilirliği açısından kritik bir unsur olarak belirtiliyor.


Türkiye’de en başta belirtilen zorluk ise eğitimde fırsat eşitsizliği. Her iki kişiden biri bu düşüncede olduğunu belirtiyor (yüzde 46). Ardından güncelliğini yitirmiş müfredat (yüzde 39) ve aşırı kalabalık sınıflar (yüzde 35) geliyor.


Pandemi döneminde online eğitime erişimdeki eşitsizlik, öğrenciler arasındaki farkları daha da görünür hâle getirdi. Bazı öğrenciler gerekli teknolojiye veya internet bağlantısına ulaşamazken, diğerleri eğitimlerini evlerinden sorunsuz sürdürebildi.


Gençlerin karşılaştığı en büyük zorluk zihinsel sağlık sorunları


30 ülke genelinde ortalama her iki kişiden biri, ülkelerindeki çocukların zihinsel sağlığının olumsuz durumda olduğunu düşünüyor. Türkiye’de ise bu oran ülkeler ortalamasının üzerinde (yüzde 64). Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, 10–19 yaş arası her yedi gençten biri bir zihinsel rahatsızlıktan muzdarip. 2024 tarihli The Lancet Psychiatry Commission on Youth Mental Health raporu şöyle diyor: “2010’ların başından bu yana gençlerin zihinsel sağlığının bozulduğunu gösteren ciddi kanıtlar mevcut; kaygı, depresyon, psikolojik sıkıntı, kendine zarar verme ve intihar vakaları artış gösteriyor. Covid-19 pandemisinden bu yana, gençler orantısız şekilde daha ağır ruhsal sorunlar yaşıyor.” Birçok yetişkinde olduğu gibi, pandeminin çocukların zihinsel sağlığı üzerinde de olumsuz bir etki yarattığını görüyoruz.


Zihinsel sağlıktaki bu durumun nedenlerine bakıldığında, The Lancet şunları sıralıyor:


“İklim değişikliğinin büyüyen tehditleri, denetimsiz sosyal medya, toplumsal uyumda azalma ve sosyoekonomik kırılganlık—güvencesiz istihdam, uygun fiyatlı konuta erişimde azalma, hızla büyüyen kuşaklar arası eşitsizlik ve siyasi görüşlerde kutuplaşma şeklinde kendini göstererek—bir araya gelmiş ve gençler için umutsuz bir bugün ve gelecek yaratmıştır."


Ipsos tarafından bu yüzyılın başından beri gözlemlenen bu durum “geleceğin kaybı” olarak adlandırılıyor. Araştırma sonuçlarına göre bireyler tüm ülkelerde, gençlerin zihinsel sağlıklarının fiziksel sağlıklarından daha kötü olduğuna inanıyor. Ancak birçok ülkede, gençlerin destek hizmetlerine erişiminin yetişkinlere kıyasla daha zor olduğu da biliniyor. Gençler arasında bir zihinsel sağlık krizi olduğu konusunda hemfikirsek bundan sonra yapılması gereken, bu sorunu çözmek için kaynakların harekete geçirilmesi.


Gençler için en büyük zorluğun zihinsel sağlığın korunamaması olduğunu en fazla düşünen ülke İsveç. Her on kişiden altısı, ülkedeki gençlerin zihinsel sağlığını kötü olarak tanımlıyor. Türkiye’de ise zihinsel sağlık üzerinde algılar, ortalamanın üzerinde olumsuz. Ülkemizde her iki kişiden biri gençlerin karşı karşıya olduğu zorluğun ekonomik olduğunu belirtiyor (yüzde 47). Sonrasında ise yoksulluk ve sosyal eşitsizlik öne çıkıyor (yüzde 44).


Sosyal medya yasakları ve güvenlik çıkmazı


Bu yılın başlarında Netflix dizisi Adolescence, sosyal medyanın gençler üzerindeki etkileri hakkında dünya genelinde tartışmalar başlattı. Final bölümünde, baş kahramanın annesi, oğullarının evlerinde, odasında, bilgisayarının başında güvende olduğunu düşündüklerini söylüyordu. Oysa ki güvende değildi...Ipsos araştırmasında, okul çağında çocuğu olan ebeveynlerin, olmayanlara kıyasla sosyal medyaya yaş sınırlaması getirilmesini daha fazla desteklediğini ortaya koyuyor. Okul çağında çocuğu olan ebeveynlerin dörtte üçü (yüzde 74), 14 yaş altındaki çocuklar için sosyal medyanın yasaklanması gerektiğini düşünüyor. Okul çağında çocuğu olmayanlarda ise bu oran yüzde 69.


Her iki kişiden biri, akıllı telefonların okullarda yasaklanması gerektiğini düşünüyor. Her ne kadar 30 ülkenin tamamında çoğunluk 14 yaş altındaki çocuklar için sosyal medyanın yasaklanmasını desteklese de, akıllı telefonların okullarda yasaklanması konusunda ülkeler arasında aynı ölçüde bir fikir birliği yok. Avrupa ülkeleri, akıllı telefonların okullardan kaldırılmasını en fazla destekleyenler arasında, örneğin Fransa’da her 10 kişiden sekizi bu yasağı olumlu karşılıyor. Asya’da ise destek en düşük seviyede, Tayland’da destek verenlerin oranı yüzde 35. Türkiye’de ise bu yasağa destek verenlerin oranı ülkeler ortalamasının üzerinde (yüzde 76).


Çocuklar için sosyal medya yasaklanabilir mi?


Bu yıl Avustralya, sosyal medya platformları için asgari yaş sınırı getiren ilk ülke oldu. Yasaya göre, Aralık ayından itibaren 16 yaş altındakiler için bu siteler yasaklanacak. 2024’te 8–12 yaş arası Avustralyalı çocukların yüzde 80’i bir veya daha fazla sosyal medya hizmetini kullanıyordu. Yeni düzenlemeye göre sosyal medya şirketleri, hesapların 17 yaş ve üzerindeki kişilere ait olduğundan emin olmak için makul adımlar atmak zorunda olacak.


Bununla birlikte, bu kısıtlamaların uygulanabilirliği konusunda sorular da gündeme geliyor. Yüz tarama teknolojisi, uygulamanın denetlenmesi için potansiyel bir yöntem olarak görülüyor, ancak Avustralya yayın kuruluşu ABC’nin yaptığı bazı araştırmalar, teknolojinin insanların yaşını yüzde 85 oranında yalnızca 18 aylık bir aralıkla tahmin edebildiğini ortaya koydu.


Bir yasağın uygulanmasının etkinliği konusunda soru işaretleri olsa da, birçok ülke Avustralya’nın bu süreçte nasıl ilerleyeceğini yakından izleyecek. Hükümetler, kamuoyunun – özellikle de ebeveynlerin – harekete geçilmesi gerektiğini düşündüğünü gördüğümüz için, adım atma konusunda kendilerini cesur hissetmeli.


Eğitimde yapay zekâya dair ayrışan tutumlar


Okullarda yapay zekânın rolü konusunda da bir fikir ayrılığı açıkça görülüyor. Asya’nın büyük bir bölümünde, yapay zekânın sınıfta kullanılmasını destekleyenler daha fazla; teknolojinin eğitime katkı sağlayacağına dair inanç da yüksek. İngilizce konuşulan ülkeler ve Batı Avrupa ise spektrumun diğer ucunda yer alıyor. Bu ülkelerde insanlar, yapay zekânın okullardan uzak tutulmasından yana ve teknolojinin ülkelerindeki eğitime yardımcı olacağına inanma olasılıkları daha düşük. Son iki yılda yapay zekâ hayatlarımızın daha büyük bir parçası haline geldikçe, insanlar bu teknolojinin nerede yeri olduğuna ve nerede olmaması gerektiğine dair daha güçlü hisler beslemeye başladı. Kanadalıların yüzde 55’i, yapay zekânın okullarda yasaklanması gerektiğini düşünüyor; bu oran 2023’te (Chat GPT-4’ün piyasaya sürüldüğü yıl) yüzde 41 idi. Sosyal medya konusunda da benzer bir durum söz konusu.


Bugün gençlerin karşı karşıya olduğu meseleler, yalnızca bireysel yaşamlarını değil, toplumların gelecekteki dinamizmini de doğrudan etkiliyor. Eğitimde fırsat eşitsizliği, zihin sağlığı sorunları ve teknolojinin getirdiği yeni sınamalar, göz ardı edilemeyecek kadar belirgin. Bu tabloyu, dönüşüm için güçlü bir çağrı olarak okumak gerekir. Eğitimde tartıştığımız meseleler aslında yalnızca bugüne dair değil; aynı zamanda kültürün geleceğe nasıl aktarılacağına dair bir sınav niteliğinde. İnsanlık kültürü, binlerce yıl boyunca birikerek oluşmuş bir mirastır. Biz kültürü tanımlarken “kadim” kelimesini kullanıyoruz; çünkü kadim, “eski” demek değil, “hala devam eden” demek anlamına geliyor. Dolayısıyla, yeni medeniyet olan yapay zekâyı sahiplenirken kültürümüze bağlı kalmamız gereken bir dönemdeyiz. Yapay zekâyı anlamaya çalışırken, kadim bilgiyi ve kültürümüzün sürekliliğini korumak, teknolojiyi öğrenmek kadar önemlidir. Eğitim, bu ikisini uyum içinde yürütebilmenin sanatı olacak.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Merkez Kaç?
Merkez Kaç?
Türkiye ekonomisi yaz mevsimini beklentileri aşan büyüme ve enflasyon rakamlarıyla geride bırakırken, siyasi risklerin de yeniden gündeme gelmesi TCMB’nin faiz indirim patikasına ilişkin beklentileri törpüledi. İkinci çeyrek büyüme verisi ilk bakışta güçlü bir görüntü sunuyor ancak detaya indikçe okuması zor bir tabloyla karşı karşıyayız.
Fon Yöneticilerinin Zor Sınavı Endeksle Yarış, Spekülasyonla Sınav
Fon Yöneticilerinin Zor Sınavı Endeksle Yarış, Spekülasyonla Sınav
BIST 100’ü ölçüt alan hisse senedi yoğun fonların neredeyse yarısının performansı endeksin altında kaldı. Anormal fiyat hareketleri ve değerlemeden kopan hisseler, performans ölçümünü zorluyor.
ABD’nin Yeni Velinimeti Scott Bessent
ABD’nin Yeni Velinimeti Scott Bessent
ABD Hazine Bakanı, dürtüsel bir başkanın ekonomik konularda uyarılarını dikkate alan bir figür haline geldi ve dünya çapındaki gergin yatırımcılar bu durumun böyle kalmasını umuyor. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile özel röportaj Businessweek Türkiye’de.
Fransa’da Siyasi Kriz: Ekonomi Çıkmazın Eşiğinde
Fransa’da Siyasi Kriz: Ekonomi Çıkmazın Eşiğinde
Siyasi istikrarsızlık Fransa’yı ekonomik çıkmaza sürüklüyor. Başbakan Bayrou’nun güven oylaması öncesi piyasalar çalkalanıyor. Hisse senedi ve tahvillerde sert satış dalgası yaşandı. Bütçe açığı kontrol altına alınamıyor. Peki, bu belirsizlik ortamında Fransa’yı ne bekliyor? Macron’un hamlesi ne olacak?
Unicorn Çağı: Türkiye’nin Yeni Nesil Teknoloji Girişimleri
Unicorn Çağı: Türkiye’nin Yeni Nesil Teknoloji Girişimleri
Türkiye’nin girişim ekosistemi, artık yalnızca umut vadetmiyor, bölgesel ölçekte etkisini hissettiriyor. Bundan on yıl önce teknoloji girişimleri açısından sınır piyasası sayılan Türkiye, bugün Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın en dinamik ekosistemlerinden birine dönüşmüş durumda.
Devrim mi Yeni Bir Balon mu?
Devrim mi Yeni Bir Balon mu?
Yapay zeka rallisi 2000’lerdeki dot-com krizinin öncesini anımsatıyor. Piyasa uzmanları ise; güçlü finansallar, geniş kullanım alanları ve devlet destekleriyle, bugün yaşanan ralliyi dot-com balonundan ayırıyor.
Değer Odaklı Bir Dönüşüm Yolculuğu
Değer Odaklı Bir Dönüşüm Yolculuğu
Mega trendlerin daha önce hiç olmadığı kadar etkin rol oynadığı bir dönemdeyiz. Yapay zekâ teknolojik dönüşüm trendlerine öncülük ederken, iklim değişikliği ve son dönemde varlığını daha fazla hissettiren jeopolitik gelişmeler, dünyamızı dönüştürüyor. İşletmelerin bu dönüşümü kapsamlı ama bir o kadar da sorunsuz gerçekleştirmesi her geçen gün daha önem kazanıyor.
Aileler Okul Alışverişi İçin 9 bin 800 TL Ayırdı
Aileler Okul Alışverişi İçin 9 bin 800 TL Ayırdı
Eylül ayının gelmesiyle birlikte 20 milyona yakın öğrenci okullarına dönüyor. İhtiyaçlar arttı, evde alışveriş heyecanı başladı. Bu dönemde e-ticaret en çok tercih edilen alışveriş kanallarının başında geliyor.
Futbol Ekonomisinde Yeni Gündem: Transferlerin Vergi Maliyeti
Futbol Ekonomisinde Yeni Gündem: Transferlerin Vergi Maliyeti
Gelir vergisi stopajları üzerinden gerçekleşen şartlı vergi iade müessesesi yüksek sporcu ücreti ödeyen kulüpler için avantaj sağlayabilir.
Durgunlukta Şirketlerin En Sessiz Katili: Atalet
Durgunlukta Şirketlerin En Sessiz Katili: Atalet
Kriz dönemlerinde ortaya çıkan fırsatları değerlendirmeyen ya da ekonomilerdeki dönüşüme ayak uyduramayan şirketleri “serbest düşüş” tehlikesi bekliyor.
Otomotivde Motor-Platform İş Birlikleri Hızlanıyor
Otomotivde Motor-Platform İş Birlikleri Hızlanıyor
Sektörde ortak platform kullanımı üreticiler için zaman ve maliyet tasarrufu sağlarken tüketiciler için de ikinci el değerinin korunması ve daha makul servis ücretleri gibi avantajlar sağlıyor.
Carey’den Trump’a: Amerikan İktisadi Milliyetçiliğinin Serencamı
Carey’den Trump’a: Amerikan İktisadi Milliyetçiliğinin Serencamı
Henry Carey’nin İngiltere karşısında geliştirdiği korumacı tarife politikaları günümüzde Donald Trump’ın Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşlarıyla devam ediyor.
Otomotivde Yeni Dünyanın Keşfi
Otomotivde Yeni Dünyanın Keşfi
ABD’nin ticaret politikasının neden olduğu çalkantı göz önüne alındığında, otomobil üreticileri yeni stratejilere ihtiyaç duyarken “henüz tepki vermeyen” bir “bekle ve gör” yaklaşımını tercih ediyor.
Burning Man Festivali Hayatta Kalmak İçin Felsefesinden Vazgeçmek Zorunda
Burning Man Festivali Hayatta Kalmak İçin Felsefesinden Vazgeçmek Zorunda
Festivalin milyarder hayranları, 100’den fazla yan etkinliği ve kült bir takipçi kitlesi var. Peki, festivalin organizatörleri neden ayakta kalmakta zorlanıyor?