Donald Trump'ın Beyaz Saray'da olduğu son dönemde, ultra düşük faiz oranları yeşil hisse senetlerinin değerinin dört katına çıkmasına yardımcı olmuş ve özellikle Joe Biden'ın 2020 seçimlerini kazanmasının ardından güçlü bir artış yaşanmıştı. Sevinçli yatırımcılar haklı olarak temiz enerji şampiyonu olan yeni başkanın bir dizi iklim dostu politikayı yürürlüğe koyarak sektörü yeni zirvelere çıkarmasını bekliyordu. Ancak Biden'ın Ocak 2021'de yemin ederek göreve başlamasıyla birlikte bu coşku azaldı ve sektördeki şirketlerin hisseleri başkanlığı boyunca düşüş gösterdi.
Trump'ın sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel anlaşmadan vazgeçmesi ve fosil yakıt üretimini artırmaya çalışmasına rağmen, sektördeki bazı kişiler sektörün geleceği konusunda giderek daha iyimser hale geliyor. Uzmanlar düşük değerlemeler ve iyileşen kazanç görünümünün bir umut ışığı olduğunu söylüyorlar. Schroders Plc'de para yöneticisi olan Mark Lacey de bu görüşü destekleyerek, "Bir dönüm noktasına yakın olduğumuza inanıyoruz" diyor.
İklim savunucuları artan küresel sıcaklıklara odaklanırken, yeşil yatırımlar için en kritik gösterge geçtiğimiz yıl neredeyse çeyrek yüzyılın en yüksek seviyesine ulaşan ABD faiz oranları oldu. Bu durum yeşil şirketlerin finansman bulmasını, ev sahiplerinin güneş paneli satın almasını ve sürücülerin elektrikli araç satın almasını daha maliyetli hale getirdi. Her ne kadar faiz oranları bir miktar düşmüş olsa da, enflasyonun hâlâ ABD Merkez Bankası’nın hedefinin üzerinde seyretmesi ve istihdam verilerinin beklentileri aşması nedeniyle ekonomistler, bu yıl faiz indirimlerinin daha yavaş ilerlemesini bekliyor.
Biden yönetiminde yeşil kredili hisse senetlerine yönelik ilk coşku patlamasına rağmen sektör, enflasyonu artıran pandemi kapanmaları nedeniyle tedarik zincirlerinin tıkanması ve faiz oranlarındaki yükselişin tetiklenmesiyle darbe aldı. Bunun sonucunda, rüzgar enerjisi projeleri askıya alındı ve elektrikli araç satışları yavaşladı. Ayrıca, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı ve enerji tüketimi yüksek yapay zekâ uygulamalarına yönelik artan talep, fosil yakıtların önemini daha da artırdı.
S&P Küresel Temiz Enerji Endeksi, Ocak 2021'deki zirvesinden bu yana neredeyse üçte iki oranında düştü. BlackRock Inc., Aralık ayında 4,8 milyar dolar toplamış yeşil bir fonunda “önemli değer düşüşleri” olduğunu açıkladı. Fon, elektrikli araç bataryası üreticisi ve güneş enerjisi şirketlerine yapılan yatırımlarda başarısız oldu. Araştırma şirketi Morningstar Direct’e göre, ABD’de bu türden bir düzineden fazla fon kapandı. Chicago merkezli Marathon Capital araştırmacısı Chandni Chellappa da benzer bir gidişata dikkat çekerek, “Son birkaç yıl, temiz enerji hisseleri için acımasız geçti” diyor.
Bazı analistler, Trump yönetiminin yeşil enerjiye sağlanan devlet desteğini kaldırma hedefinde bile bir umut ışığı görüyor. Cumhuriyetçi Parti (GOP) politikacıları, bu tür teşvikleri şirketlere gereksiz ayrıcalık tanımak olarak değerlendiriyor. Ancak, San Francisco merkezli ve 1 milyar dolardan fazla varlığı yöneten Galvanize Climate Solutions yatırım şirketinin küresel hisse senetleri yöneticisi Seth Kirkham, teşviklerin yeni teknolojilere başlangıçta yardımcı olabileceğini ancak Trump’ın bunları kaldırmasının sektörü uzun vadede güçlendirebileceğini söylüyor. Trump’ın karşı olduğu elektrikli araç üreticilerine verilen destek, şirketler üzerinde kârlı iş modelleri oluşturma baskısını azaltıyor. Kirkham teşviklerin şirketlerin ayakta kalma reflekslerini köreltebileceğine dikkat çekerek, “Sektörü sübvansiyonlardan kurtarmak zorundasınız” diyor.
Yine de, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü konusunda oldukça karamsar olanlar da var. Örneğin, Trump’ın düzenlemeleri gevşetme planları, bazı yeşil enerji projeleri için izin süreçlerini hızlandırabilir. Ancak, fosil yakıtların güçlü bir savunucusu olan Trump, Biden’ın en büyük iklim yasası olan Enflasyonu Düşürme Yasası’nı ortadan kaldıracağını taahhüt etti. Ayrıca, Trump’ın önerdiği gümrük tarifeleri, ithal malzeme kullanan yeşil enerji projelerinin maliyetlerini artırma riski de taşıyor. Trump, göreve gelir gelmez şu adımları attı: Açık deniz rüzgar enerjisi projelerinin inşasını durdurdu. Elektrikli araç teşviklerini kaldırmayı teklif etti. Biden’ın Paris İklim Anlaşması’na yeniden katılım kararını geri aldı.
Bununla birlikte yatırım bankası Jefferies Financial Group analistlerine göre yeşil teknolojiler, yüksek faiz oranları, tedarik zinciri sorunları ve iyi hazırlanmamış ABD elektrik şebekesinin aynı zararlı karışımından muzdarip olmaya devam ediyor. Jefferies tarafından 9 Ocak’ta yayımlanan bir raporda, "Temiz enerji sektörünü zorlu bir yılın daha beklediğini düşünüyoruz. Çok olumlu olmak zor" ifadeleri kullanıldı.
Yatırım dünyasında bazı uzmanlar ise belirli alanlara seçici şekilde iyimser yaklaşıyor. New York merkezli ve 2 milyar dolar yöneten Captona yatırım firmasının yöneticisi Izzet Bensusan, batarya üreticilerinin güçlü bir büyüme yaşayacağını öngörüyor. Zira giderek daha fazla elektrik şebekesi, yük yönetimi ve güneş/rüzgar enerjisi üretimi durduğunda güç depolama amacıyla bataryaları kullanıyor. Ancak Bensusan, yenilenebilir enerjiyle hidrojen üretme gibi henüz gelişmemiş teknolojilerden uzak durduğunu belirterek, “Maliyet açısından da, teknoloji açısından da henüz orada değiliz” diyor.
Colorado'da yaklaşık 300 milyon dolar yöneten Green Alpha Investments'ın yatırım şefi Garvin Jabusch, temiz enerji şirketlerinin bu yıl büyümesini beklediğini ancak bunun ABD'de olmayacağını söylüyor. Trump’ın olası politikalarının ABD’de yatırım yapmayı cesaretlendirecek kadar öngörülebilir olmadığını belirten Jabusch, Çin’in yeşil teknolojilere güçlü desteğinin bu ülkenin güneş enerjisi ve elektrikli araç üreticilerini daha cazip bir yatırım seçeneği haline getirdiğini söylüyor.
Jabusch, Trump'ın önerdiği gümrük vergileri onları ABD'deki işlerini küçültmeye zorlasa bile, "her zaman küresel GSYİH'nın diğer yüzde 80'ine satış yapabilirler" diyor.