Ekonominin doğrudan etkilediği bir seçimi geride bıraktık. 16 milyon emeklinin de 32 milyon kayıtlı çalışanın da hayat pahalılığı kaygısının sandığa yansıdığı bir seçim oldu.
Elbette kesin olarak “şudur” deme imkanı yok. Zira çıkış anketlerini ve analizlerini gördükten sonra bir analiz yapmak daha doğru. Ancak gözle görünen bazı gerçekler var ki, bunların üzerinden konuşmakta fayda bulunuyor.
Üstelik sıkılaşma etkisi henüz hissedilmeye başlamadan önce ortaya çıkan bir tablodan söz ediyoruz. Büyüme hâlâ var, iç talep hâlâ canlı. İstihdam kaybı bazı alanlarda var ama sınırlı.
Kredi kartı düzenlemeleri henüz gelmemiş, tüketim yoluyla oluşan enflasyonu tutmak adına henüz çok kuvvetli ihtiyati adım atılmamış durumda.
Çok kilo almış bir kişinin, zayıflamazsa başına gelebilecekleri idrak ettiği, ancak diyete yeni başladığı bir dönemdeyiz. Seçime kadarki süreçte ufak ufak yemeyi kesmiştik ancak hâlâ elimiz abur cubura gidiyor, arada irademizi koruyamadan bazı kilo yapıcıları almaya devam ediyorduk.
Şimdi tam diyete dönme vakti geldi.
Çok uzun süredir anlatmaya çalıştığımız gibi maalesef sancılı olacak.
Ne kadar sürecek?
İpsos’un anketine bakarsak toplumun yüzde 51’i üç yıldan fazla süreceğini düşünüyor. Yılın sonuna kadar enflasyonun çok artacağını düşünenlerin oranı yüzde 75.
Gıda elbette bu artışın çok önemli bir kısmını oluşturuyor.
Son enflasyon verisine göre gıdadaki yıllık artış oranı yüzde 70,5. Ama çok tüketilen bazı alanlar var ki, oralardaki kalemler inanılmaz boyuta ulaşmış durumda.
İpsos anketine göre temel gıdada artış oranı yüzde 188. Atıştırmalıklarda yüzde 216. İçecekte yüzde 186.
Evet, kredi kartı harcamaları artıyor.
Ancak bundan dolayı da artıyor.
Banknotların üzerindeki kupürler fiyat artışını yakalayamadığı için harcamaların önemli bölümü nakitten kredi kartına kaymak zorunda kaldı. Bu da etkili oluyor. Aksi taktirde cebinizde bir tomar banknot ile dolaşmak zorunda kalıyorsunuz.
Anketin çarpıcı bir sonucu, atıştırmalık satışlarının sadece fiyat değil, miktarsal olarak da büyümesi.
“Çünkü birçok hanede atıştırmalıklar artık öğün yerine kullanılıyor” diyor anket.
Tüketicinin yaptığı kalite düzeltmelerine, marka indirgemelerine rağmen hayat hâlâ çok pahalı kalmaya devam ediyor. Böyle kalmaya da devam edecek.
Enflasyon düştüğünde dahi, Türkiye’de fiyatlara şaşırmaya devam edeceğiz. Ta ki, dengelenme noktasını bulduğumuz aşamaya kadar.
Ekonominin nerede dengeleneceğini görmek için bugün atılan adımların etkilerini görmek, onun için de bu politikaların devamlılığına halkı ikna etmek gerek.
Bu olursa topyekûn bir iyileşmeye doğru evrilme imkanımız olacak.
Büyümeyi nerede dengeleyeceğiz?
Cari dengedeki iyileşme kalıcı olacak mı?
Bütçede deprem sonrası dengelenme düzeyi neresi olacak? Kur nerede dengelenecek?
Acıları daha çekmeye tam başlamış değiliz.
Çekmeye başladığımızda acı eşiğimizin ne kadar yüksek olduğu; buradaki ana belirleyici olacak.
Para politikasında atılan adımların etkilerini görmeye başladık.
Kurdaki talebin düşmeye başlamasıyla, tek döviz satıcısı Merkez Bankası iken, şimdi alıcı hale gelmesiyle, yabancıların ufaktan girmesiyle, seçim sonrası hafta iyi gitti.
Şimdi bunun devamı gelecek mi, bunları bekliyoruz.
Mesela yurtdışı ile swap limitlerinde bir gevşeme olabilir mi?
Mümkün.
Ya da bankaların menkul kıymet yükümlülükleri için bir düşüş söz konusu olabilir mi?
Sanki bu da mümkün.
Adımları attık, bakalım hasadı ne zaman alacağız...
Ipsos anketinin dediği gibi uzun vadede mi, yoksa herkesin ikna olduğu bir tablo ile daha kısa sürede mi?