Businessweek
Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine aboneliğiniz boyunca tam erişim sağlayabilirsiniz. Abone Ol

İş Dünyası

Büyüt ya da Sat
Yerel seçimleri de geride bıraktık. Görünen o ki önümüzde seçimsiz dört, dört buçuk yıllık bir süre var. Bir seçim sürecini daha geride bırakırken; artık reel kesim için önüne bakma zamanının nihayet geldiğini söyleyebilirim.
  • 6 Nisan 2024 12:00
  • Dr. Ali Yürüdü
Büyüt ya da Sat

Seçimler; bir ülkenin iktisat politikalarını kökünden değiştirme gücüne sahiptir. Seçim ekonomisi denilen tabirin Türkiye’de kullanımı dünyadan daha geniş kapsamlı ve çift yönlüdür. Dünyada ekonominin seçimlere ve oy verme davranışına etkisi konuşulur. Türkiye’de ise, seçimin ekonomiye etkisi de konuşulur. Çünkü seçim öncesi dönemlerde Türkiye’de iktisat politikaları gevşektir. Ücretlere zamlar yapılması, devlet destekleri artırılması, vergi oranlarının düşürülmesi, ödemelerin ertelenmesi, kredilerin genişletilmesi gibi araçlar seçim ekonomilerinde başvurulan yollardan bazılarıdır.


Ancak şirketlerimiz açısından seçim ekonomisi süreci; bekleme sürecidir. Seçim sonrasında ülke ekonomisinde dinamiklerin değişip değişmediğini görmek isterler. Gelgelelim geçmişten bugüne tecrübeleri de bu beklemeyi doğrular niteliktedir. Çünkü iş dünyası açısından her yola çıkma kararı izinle başlar. Arsa alımından, fabrika inşa etmeye; bir şirkete iştirak etmekten, bir ürünü ihraç etmeye kadar iş ile ilgili her konu kamu kurumlarının izninden geçer. Dolayısıyla iş dünyası; Türkiye gibi örneklerde her halükarda bürokrasinin yerli yerine oturmasını bekler.


Harekete geçtik, ama yetişemedik…


Bu bekleme süreci bu sefer ülkemizde uzun sürdü diyebiliriz. Seçimlerden tutun da salgına kadar son yedi yılı kapsayan tüm olayları göz önüne aldığımızda bir yatırım yapmanın birincil şartı olan öngörü alanımız, iş dünyası açısından yeteri kadar berrak olamadı. Aslında durmadık ama yetişemedik de…


Özellikle salgın sonrası süreçte tüketicinin patlayan talebine yetişmek için var gücümüzle çalıştık. Ama arzı sağlamak; tüketicinin karar verme süreci kadar hızlı olamıyor. Bugün bile bazı sektörlerde sanayicimizin elinde o dönemdeki talebe yetişmek için aldığı makinaların bazıları açılmadan kutularında duruyor. İşte tam da bu yüzden; bize strateji ve o stratejiyi oluşturmak için berrak bir görü yeteneği gerekiyor.


Günü kurtarma eşiği


Türkiye’de bu “dur kalk”ların beraberinde getirdiği en büyük dezavantaj da bu oldu. Enflasyonun gölgesinde kârlılıklarını artırmaya çalışan sanayicimiz; hep günü kurtarmakla yetinmek zorunda kaldı. Dünya değişirken, teknoloji ilerleyip talepleri ve beklenti eşiklerini yukarıya doğru taşırken, bizim de yenilenmemiz gerçeğinin elbette herkes farkında. Yatırımlarımızın milli hasılamız içinden aldığı payda bir türlü sıçrama gördük diyemiyoruz. Yaptığımız yatırımlarda talebe göre şekillenmek durumunda kalıyor. Çünkü “bakın, biz öyle bir şey yaptık ki, talep buna gelecek” demek yerine, talebe göre üretim yapma sarmalında sıkıştık. Bu da bizi yeri geliyor fiyat kırmaya, yeri geliyor ödeme vadesini uzatmaya, yeri geliyor teslimat süresini kısaltmak için vardiya sayısını artırmaya itiyor. Bunların hepsi ya maliyet ya da gelirden ödün vermek demek. Oysa ki; doğru zamanda doğru yatırımı yaparak talebe yön veren tarafta kalmalıydık.


Sıçrama noktası


Ülkemizin ciddi bir yatırım ihtiyacı var. Sadece değişen dünyaya ayak uydurmak için değil; eskidiğimiz için de var. Hatta teknoloji içeren her sektörün daha da çok yatırım ihtiyacı var. Teknoloji geliştiği kadar artan da bir ihtiyacı var. Globalizasyondan lokalizasyona doğru yönelen dünyada; malını satmak istiyorsan talebe ayak uydurmak zorundasın. Beklentilerin giderek çıtayı yükselttiği ortamda o arenaya girebilmenin yolu başta ARGE yatırımlarından geçiyor. Böyle sektörlerin son dönemde daha da zorlandığına şahit oluyoruz; çünkü finansmana ihtiyaçları var. Yatırım yap demek dile kolay. Küresel rekabet arenasına girmek için kırdıkları fiyatlar kâr marjlarını giderek düşürmüş; enflasyon bilançolarını bu denli negatif etkilemişken hangi yatırım diyoruz maalesef. Ama böyle sektörler; ayak uyduramadıkları noktada kaybolmaya mahkum olacaklar. Dolayısıyla teknolojisini geliştiremeyenlerin çekilme zamanı yaklaşıyor. Bunu değerli olduğu dönemde yapmalarında fayda var. Çünkü gün; büyüt ya da sat günü artık. “Büyüt ya da sat” kararı da kolay olmuyor. O yüzden bu kararların nasıl veya neye göre verdiklerine ilerleyen yazılarımda ayrı ayrı değineceğim. Bu yazıda vurgu yapmak istediğim; bugüne kadar beklemenin maliyetini tespit etmekti. O beklemenin maliyeti geride kalmak oldu. Zamanı durduramadığımıza göre; ya şirketlerimizi büyütüp erteledikleri her şeyin gerçekleşmesini sağlamalıyız, ya da geride kalanların veda etme vakti geliyor diyebilirim. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem; ya sıçrama ya da kaybolma dönemi.


Dergi Erişimi
Dergi içeriklerini okumak için Bloomberg Businessweek Türkiye dijital dergisine abone olmanız gerekmektedir.Abone değilseniz abonelik satın alarak tüm dergi içeriklerine sınırsız erişim sağlayabilirsiniz
Abone Ol
Eğitime Kimse “YÖK” Demiyor
Eğitime Kimse “YÖK” Demiyor
Yurt dışında eğitim almayı planlayan öğrencilerin gelecekteki mesleki yeterliliklerini artırmayı hedefleyen YÖK yeni düzenlemesi ile denklik vermeyi zorlaştırıyor. Düzenleme ile sıralamalarda ilk 400’de olan üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilecek, ilk bin üniversiteden mezun olanlara YKS’ye girme şartı olmayacak. İlk binin dışında olan üniversiteler için ise YKS’ye girmek zorunlu olacak.
Yapay Zekâya Karşı İşi En Güvende Olanlar Çiftçiler, İnşaatçılar Ve Temizlikçiler
Yapay Zekâya Karşı İşi En Güvende Olanlar Çiftçiler, İnşaatçılar Ve Temizlikçiler
Yapay zekânın giderek gelişmesi ve üretimde daha aktif hale gelmesiyle birlikte en fazla tartışılan konuların başında istihdama etkileri geliyor. Yapay zekânın istihdamı en olumsuz etkileyeceği alanın ofis işleri olması bekleniyor. İşsiz kalanların yeniden iş bulma süresi 10 aya ulaşabilir.
Dünyanın Enerjisi Yapay Zekâ, Kripto Para Ve Elektrikli Araçlara Gidiyor
Dünyanın Enerjisi Yapay Zekâ, Kripto Para Ve Elektrikli Araçlara Gidiyor
Günümüz dünyasında teknolojinin hızlı değişimi, enerjisi ihtiyacına yönelik tartışmaları güncel tutmaya devam ediyor. Teknolojinin enerjiye olan bağımlılığı diğer taraftan sürdürülebilirlik konusunu daha da önemli hale getirirken, artan talebi karşılamak için “yeşil dönüşüm” politikaları zarar görebilir.
Direnen Beyin
Direnen Beyin
“Her insanın hayatında kaçmakla direnmek arasında bir seçim yapmaya zorlandığı anlar vardır. Ben direniyorum.” Charles Bukowski
Mutluluk Para Getirir mi?
Mutluluk Para Getirir mi?
Fiziksel ve zihinsel esenliğe yatırım yapan şirketlerdeki mutlu çalışanlar çok daha verimli oluyor
Şirketiniz Reklam Dünyasının Yeni Normlarına Uyum Sağlıyor mu?
Şirketiniz Reklam Dünyasının Yeni Normlarına Uyum Sağlıyor mu?
Yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi, kullanıcı davranışlarını anonimleştirilmiş veriler üzerinden analiz ederek, kişisel olmayan veri toplama yöntemleriyle kişiselleştirilmiş reklam deneyimleri sunuyor
Hasat Zamanı...
Hasat Zamanı...
Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen yazdı;
Arı Popülasyonundaki Çöküş Durdurulamıyor
Arı Popülasyonundaki Çöküş Durdurulamıyor
Dünyada arı nüfusu günden güne azalıyor. Arı sayısındaki düşüş nedeniyle bitkilerdeki tozlaşmanın azalması besin olarak tüketilen bitkilerin dörtte üçünün risk altına girmesine neden oluyor.
ABD Ekonomisinde Tüm Simulasyonlar Borç Krizine İşaret Ediyor
ABD Ekonomisinde Tüm Simulasyonlar Borç Krizine İşaret Ediyor
Bloomberg, ABD’nin borç görünümüne ilişkin bir milyon öngörü simülasyonu gerçekleştirdi. Bunların yüzde 88’i borçlanmanın sürdürülemez bir patikada olduğunu gösteriyor.
Pasif Yatırım Dünyasının Yükselen Fon Yöneticileri
Pasif Yatırım Dünyasının Yükselen Fon Yöneticileri
Birkaç fon, para yönetimine aktif bir yaklaşımın, en azından bir süreliğine hâlâ piyasayı yenebileceğini gösteriyor
ABD'de Çip Endüstrisi Yapay Zekâ ile Canlanacak
ABD'de Çip Endüstrisi Yapay Zekâ ile Canlanacak
Eski Google mühendislerinin kurduğu MatX adlı yeni bir girişim, çip üreticilerine yönelik yeni bir heyecanı yansıtıyor.
Royal Bank of Canada’nın Yeşil Finansman Sancıları
Royal Bank of Canada’nın Yeşil Finansman Sancıları
Kanada’nın en büyük bankası Royal Bank of Canada’nın enerji finansmanında yaşadığı sıkıntılar, bankaların daha düşük karbonlu bir geleceğe geçişte üzerinde yürümeleri gereken ince çizgiyi gösteriyor.
Yaşlanmaya Hiç Hazır Değiliz!
Yaşlanmaya Hiç Hazır Değiliz!
Türkiye nüfusu yaşlanırken gelir kaybından bakım sorunlarına kadar pek çok sıkıntıyla karşı karşıya gelmeye başlıyor. Kamunun sosyal politikaları refah artışı için temel rol oynasa da başta sigorta sektörü olmak üzere özel sektöre de önemli rol düşüyor.
Musk’ın Starlink Terminalleri Yanlış Ellere Düşüyor
Musk’ın Starlink Terminalleri Yanlış Ellere Düşüyor
Starlink’in bir iletişim aracı olarak etkinliği, uydu internet hizmetini dünya çapında büyüyen bir karaborsa ticaretinin hedefi haline getiriyor.
Seçim Sonrası Değişen Rüzgar
Seçim Sonrası Değişen Rüzgar
Ekonomide 2024’ün geri kalanında sürecin daha da netleştiği bir senaryoya geçmiş gözüküyoruz.
Dolarizasyonu Azaltacak Faiz Neresi?
Dolarizasyonu Azaltacak Faiz Neresi?
Seçim öncesi alınan dövizlerin satılmaya başlanmasının ardından bunun devam edip etmeyeceği beklenecek. Piyasada döviz alıcısı haline gelen Merkez Bankası, ilk raundu kazanmış görüyor. Kurda denge noktası nerede oluşacak?
İsviçre’de Yeni Bankacılık Fırtınası Riski
İsviçre’de Yeni Bankacılık Fırtınası Riski
Julius Baer’in sıkıntıları Credit Suisse’te karşılaşılan hataları anımsatıyor. Yönetim ise benzeri bir kaderden kaçınabileceğini söylüyor
TL’den Ümidi Kesen Sanayici Döviz Kredisine Kayıyor
TL’den Ümidi Kesen Sanayici Döviz Kredisine Kayıyor
Parasal sıkılaşma sonrasında yükselen Türk Lirası faiz ve kredi büyüme kısıtlamaları, sanayicinin kredi tercihini dövize çevirmesiyle sonuçlandı. Özellikle ihracat geliri olan işletmeler, bu imkanı kullanarak daha uzun vadeli ve öngörülebilir finansman arayışına girdi. Döviz cinsi ticari kredilerin payı yılbaşından bu yana 1.5 puan arttı.
Borsada Fonların Gözü Nakit Zenginlerinde
Borsada Fonların Gözü Nakit Zenginlerinde
Enflasyonla mücadele kapsamında parasal sıkılaşmanın daha da artacağı bir döneme giriyoruz. Nakdin kral olacağı bu dönemde en avantajlı kesim nakit zengini şirketler olacak