Dünyanın ilk bilgisayar programcısı İngiliz Matematikçi Ada Lovelace, çalışmalarıyla modern bilgisayarın gelişmesine ilham verdi. Kodlama için yeni yöntemler keşfeden Amerikalı Bilgisayar Bilimcisi Grace Hopper, “A-0” adını verdiği ilk derleyiciyi geliştirerek programlama dillerinin oluşmasında önemli rol oynadı. Avusturyalı Hollywood yıldızı Hedy Lamarr, adına “Gizli İletişim Sistemi” verdiği frekans atlama yöntemiyle cep telefonlarının, Bluetooth ve Wi-Fi teknolojilerinin geliştirilmesinin önünü açtı. Liste böyle uzayıp gidiyor. Eski zamanlardan günümüze kadınlar bilişim sektörüne pek çok iz bırakan çalışmaya imza attı. İnsanlığın geleceğinin şekillenmesinde fark yaratacak bir sektörün şimdilerde “erkek egemen bir dünya” olarak anılması ise kadınların iş gücü piyasasında genel olarak yetersiz temsil edilmesinden kaynaklı bir toplumsal cinsiyet eşitsizliğine işaret ediyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun “2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu”na göre, küresel olarak STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanındaki iş gücünün yalnızca yüzde 29,2’sini kadınlar oluşturuyor. Özellikle yapay zeka konusunda yetenek bulunabilirliği artarken (2016 ile 2022 arasında altı kat), bu alandaki kadın temsili ise çok yavaş ilerliyor. Bugün yapay zeka alanında çalışan kadınların yüzdesi yaklaşık olarak 30 ki bu oran 2016 yılına kıyasla sadece yüzde 4 daha yüksek. Raporda endüstriler üzerinde önemli etkilere sahip yapay zekanın iş gücündeki mevcut cinsiyet eşitsizliklerini daha da kötüleştirebileceğine de dikkat çekiliyor. Kadınların bakış açıları ile deneyimleri yapay zekanın geliştirilmesine ve uygulanmasına yeterince dahil edilmediğinde, önyargılı algoritmalar ve teknolojiler kalıcı hale gelebilir.
Türkiye’de STEM alanında mezun kadınların yarısından azı meslek sahibi
STEM alanında mezun olan kadınların iş hayatına başladıklarında ve erkek egemen çalışma ortamına maruz kaldıklarında farklı alanlarda çalışmayı tercih ettiklerini belirten Teknolojide Kadın Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, “Headline Diversity’nin verilerine göre Türkiye’deki kadınların yüzde 35’inin üniversitede STEM alanlarından mezun olduğunu ancak bu kadınların sadece yüzde 10’unun STEM alanında meslek sahibi olduğunu görüyoruz” diyor. Durumun girişimcilik tarafında çok daha kötü olduğunu söyleyen Zehra Öney, kadınların bu alanda yaşadıkları sıkıntılarda iç ve dış faktörlere dikkat çekiyor. Finansman yetersizliği dış faktörlerin başında gelirken, girişimlerin önünü kapatan iç faktörler arasında bilgi yetersizliği ve özgüven eksikliği gibi gerçekler yatıyor.
Teknolojinin hızla gelişmesi bu alanda büyük bir uzman ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Ülkelerin teknolojik güçlerini devam ettirebilmeleri ve bu ihtiyacın kapanması için toplumun yarısını oluşturan kadınların devreye girmesi gerektiğini belirten Zehra Öney, “Kadınların teknoloji sektörüne katılmaması, iki kolumuz dururken işlerimizi tek kolla yapmaya benzeyecek. UN Women’ın ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Raporu’na göre Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndaki hedeflere ulaşımın yavaşlamasıyla 2030’da 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluk içinde yaşayacak. Bu rakam, dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturacak. Bir an önce kadınlarımızı teknolojide uzmanlaştırarak iş gücüne katmamız gerekiyor ki kadınların vasıfsızlaşarak yoksullaştığı bir gelecek yerine, uzmanlaşarak refah seviyesini artırdığı bir gelecekte yaşayabilelim” diyor.
Cinsiyet temelli önyargı sermaye yatırımında eşitsizliği artırıyor
Girişimci kadınların karşılaştığı toplumsal cinsiyet temelli önyargı ve ayrımcılığın, sermaye yatırımlarındaki eşitsizliğin ana nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, “Araştırmalar, sermaye yatırımcılarının çoğunun erkek olmasının ve bu yatırımcıların bilinçli veya bilinçsiz şekilde erkek girişimcileri tercih etmelerinin, girişimci kadınların finansman almasını engellediğini gösteriyor. Kadın yatırımcıların sayısının az olması da bir engel oluşturuyor” diyor ve girişimci kadınlara yapılan yatırımların artması için kadınların yatırım dünyasında daha fazla temsil edilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapıyor. Ayrıca girişimci kadınların çoğunlukla düşük teknolojili işletmelerde faaliyet gösterdiği, büyüme potansiyeli olmayan sektörlerde bulunduğu gibi yanlış algıların da sermaye yatırımı almayı engellediğine değiniyor.
KAGİDER’in Ipsos ile yaptığı “Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi” çalışmasına göre, girişimcilik denilince girişimci kadınların ilk aklına gelen unsur; metropollerde “cesaret”, metropol dışı illerde ise “güçlü olmak” ve “tüm zorluklara göğüs germek” olarak ortaya çıkıyor. Çalışmada girişimci kadın olmanın cesaret, güç, bağımsızlık ve özgürlük gibi sıfatlarla özdeşleştiği görülüyor. Öte yandan kadınların iş gücüne yeterince katılamaması, becerilerinin ve zamanlarının iyi değerlendirilmemesi, hem bireysel hem de makroekonomik düzeyde kayıplara neden oluyor.
Cinsiyet farkının kapatılması Moody’s Analytics’e göre, küresel ekonomiye 7 trilyon dolar tutarında bir katkı sağlayabilir. Kadının iş dünyasında ve kamu alanlarında etkin rol oynamasını engelleyenbaşlıca nedenin toplumsal rollerle sınırlı tutulmaları olduğunu belirten Esra Bezircioğlu’na göre girişimci kadınların finansa erişimini kolaylaştırmak amacıyla işletme kredilerini, hibe programlarını ve diğer finansal destek mekanizmalarını geliştirmek şart.
Kadınlar ‘cam tavanı’ aşmak için erkeklerle ortaklık kuruyor
Kadınların ekonomik yaşamda varlık gösterebilmek için erkeklerle aynı kulvarda mücadele ettiğini ancak erkeklerin karşılaşmadığı sistemik sosyal, ekonomik, kültürel ve yasal eşitsizliklerle karşılaştığını söyleyen SEDEFED Başkanı ve GEN TR Başkan Yardımcısı Emine Erdem ise araştırmaların kadınların ‘cam tavanı’ aşmak ve daha fazla sermaye toplamak için erkeklerle ortaklık yapmak zorunda kaldığına değiniyor. Emine Erdem, “Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya ve İsveç’te her 10 erkekten yalnızca 1’i iş kurmak için kadınlarla ortaklık kurarken, her 2 kadından 1’i erkeklerle ortaklık kuruyor. Erkeklerle ortaklık kurduklarında kadınlar 3 kat daha fazla fon topluyor” diyor.
Bununla birlikte girişimci kadınlar bilgiye erişimde zorluk çekiyor ve mentor desteği alamıyor. Emine Erdem, katma değeri yüksek daha fazla girişimci kadını ekosisteme dahil edebilmek için sektörü besleyecek bir yatırımcı ilgisinin oluşturması ve melek yatırımcıların sayısının artırılması gerektiğinin altını çiziyor. Girişimcilikte cinsiyet eşitliğini teşvik etmek ve erkek egemen olan alanlarda kadın sayısını artırmak için sivil toplum, özel sektör ve kamu arasında işbirliğinin önemine vurgu yapan Emine Erdem, atılabilecek adımlardan birkaçını sıralıyor: