Ülkeler ekonomik, çevresel ve stratejik açılardan, otomotiv sanayi de tedarikçi ilişkileri, tedarikçi üretici işbirliği ve piyasaya yeni girenlerin yönetimsel aksaklık potansiyeli üzerindeki yönetimi tekrar ele alınırken, otomotiv tedarikçilerinin değişen rollerine odaklanarak değişimi yönetmesi daha da önemli hale geliyor.
Bu değişim ülkeler açısından fırsatları ve zorlukları, değişen bakış açıları, anlayış ve yönetim stillerini beraberinde getirirken, otomotiv endüstrisi, içten yanmalı motora dayalı bir pazardan, elektrikli araçların giderek artan payını içeren pazara hızlı bir şekilde geçiş yapıyor. Tedarik zincirinin rekabet gücünü ve hayatta kalmasını sağlamak için de uyum sağlaması gerekiyor.
Otomotivde sürdürülebilirlik adımlarında elektrikli araçlar çözüm mü?
İçten yanmalı araçlar, geçmişte ekonomik katkılarla beraber aynı zamanda olumsuz çevre sorunları yarattı. Bu araçlar yalnızca hammadde tedarikinden kaynaklanan çevresel sorunlara yol açmakla kalmadı, aynı zamanda hava, su, biyolojik çeşitlilik üzerinde farklı etkiler yaratan emisyonlar nedeniyle yaşam boyu sorunlarla da sonuçlanıyor. Araştırmalar, fosil yakıtların ve fosil yakıt kullanan ürünlerin, sera gazı emisyonlarının yüzde 75’inden fazlasını ve karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 90’ını temsil ederek küresel iklim değişikliğine en büyük katkıyı sağlayanlar arasında yer aldığını gösteriyor.
Bu sorunu çözmek için ülkeler, otomotiv endüstrisine, öncelikle petrolle çalışan araçlara yönelik kısıtlamalar yoluyla, aynı zamanda olumlu yönlerini de geliştirerek, elektrikli araç pazarının büyümesini 2030 yılına kadar satılan araçların yüzde 60’ından fazlasını kapsayacak şekilde artırmayı amaçlıyor.
Değişimdeki güç, rekabette sınırları aşan adımlar
Popülist milliyetçi akımlara yönelen dünya otomotiv üretimi, tedarik zincirleri ve küresel ilişkilerde istenmeyen bağımlılık, ülkelerin genel stratejisinin odağına girdi. Hedeflenen emisyonlardaki düşüş, endüstriyel etkinin tüm kapsamının net bir göstergesini sağlayan hava kalitesi iyileştirmeleri ve geleneksel araçlardan elektrikli araçlara dönüşüme yönelik kamu desteğini güçlü bir şekilde artırıyor.
Bu adımlar elektrikli araçlara olan ilginin artması da dahil olmak üzere daha fazla enerji ve tedarik zinciri bağımsızlığı yönünde baskılara yol açıyor. Sürdürülebilirliğe artan küresel vurgu ile bu değişimde, malzeme tedariki ve bileşen üretimindeki değişiklikleri yönlendirmeli ve güncel kalabilmek için otomotiv üreticileri ile etkili bir şekilde işbirliği yapmalarının üzerinde durulması gerekiyor.
Yeni otomotiv ekosistemi ne getiriyor?
Ekosistem, elektrikli araçları üreten, dağıtan ve bakımını yapan, birbirine bağlı paydaşların karmaşık ağını ifade eder ve bir elektrikli aracın, hammadde çıkarılmasından araç kullanım ömrü sonu yönetimine kadar tüm yaşam döngüsünü kapsar. Hammadde tedarikinden araç kullanımı ve bakımının son aşamalarına kadar bir elektrikli aracın tüm yaşam döngüsünde yer alan çeşitli paydaşların karmaşık ve birbirine bağlı ağından oluşan ekosistem geniş kapsamlıdır.
Hammaddelerin tedariki, elektrikli araç bileşenlerinin üretimi için kritik olan lityum ve nadir toprak elementleri gibi temel elementleri çıkaran madencilik operasyonlarını, işleme tesisleri, batarya üretimi, endüstriyel fabrikalar, enerji depolanması, bataryalar ile araç tasarımı ve imalatı, mühendislik tasarımı, araç üretim hatları, parça ve bileşen tedarikçileri, yarı iletkenler, elektrik sistemleri gibi temel parçaları sağlayan ve üretim sürecine katkıda bulunan tedarikçiler bu ekosistemi oluşturur.
Diğer taraftan şarj altyapıları, araç işletimi için yazılım çözümleri, pil yönetimi sistemleri, sürücü desteği ve akıllı şebekeler ile Nesnelerin İnterneti’nin (IoT) entegrasyonunu kolaylaştıran platformlar da bu ekosisteme dahildir. Nesnelerin internetinin, akıllı elektrikli otonom araçlarla hızla büyümesi beklenirken, küresel otomotiv IoT pazarının büyüklüğünün 2030 yılına kadar yaklaşık 621,8 milyar dolar olması bekleniyor.
Küresel elektrikli araç pazarının, 2023 yılında 388,1 milyar dolardan, 2030’da 951,9 milyar dolara ve 2032’ye kadar 1,7 trilyon doların üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Bu büyüme, sürdürülebilir ulaşımı, artan tüketici talebini ve daha temiz enerji çözümlerine yönelik ortak çabayı yansıtarak, elektrikli araç endüstrisinin küresel otomotiv sektöründe genişleyen rolünü güçlü bir şekilde gösteriyor.
Ekosistem gelişiminde adımlar
Elektrikli Araç Tedarik Zinciri Ekosisteminde, batarya üretim kapasitesi, araç üretimi için montaj hatları, elektrik motorları ve güç elektroniği gibi temel bileşenlerin kullanılabilirliği ile pazar talebini karşılama yeteneğin önemlidir.
Hammadde tedarikinin ölçeği, batarya üretimi için güvence altına alınan lityum, kobalt ve nikel gibi ham maddelerin coğrafi yayılımı ve hacmi de diğer taraftan önem arz etmektedir.
Kamuya açık şarj istasyonları ve servis merkezleri de dahil olmak üzere şarj altyapısının ölçeği ve yoğunluğu, EV tedarik zinciri ekosisteminin ölçeğinin temel göstergeleridir. Şarj noktalarının sayısı, coğrafi kapsamları ve hızlı şarj seçeneklerinin mevcudiyeti, ekosistemi büyütürken, yedek parçaların mevcudiyeti ve servis merkezleri ağı da dahil olmak üzere bakım ve satış sonrası hizmetleri sağlama kapasitesi, elektrikli araçların yollarda uzun vadeli çalışmasını sürdürmek için hayati önem taşıyor.
Elektrikli araç tedarik zinciri ekosistemine geçiş
Geleneksel bir içten yanmalı tedarik zinciri ekosisteminden bir elektrikli araç tedarik zinciri ekosistemine geçişte dış makro-çevresel faktörler, sanayi politikaları (hükümet desteği, düzenlemeler, iklim değişiklikleri) ve küresel pazar dinamikleri (talep, jeopolitik gelişmeler, ticari anlaşmalar, küresel yatırımlar) gibi etkenlerin yanında teknolojik inovasyon (batarya teknolojisindeki gelişmeler, dijitalleşme ve yapay zeka, yenilenebilir enerji ve akıllı şebekeler) , ekosistem ortaklıkları (üretici ile tedarikçiler arasındaki işbirliği) ve sektörler arası koordinasyon, döngüsel ekonomi sistemleri de önemlidir.
İmalat ve üretim süreçleri, tedarik zinciri ağı, lojistik ve işgücü düzeyindeki değişiklikler, becerilerin çeşitlendirilmesi, tüketici talep seviyesi ve memnuniyet derecelendirmeleri de ayrı öneme sahiptir.
Geleneksel otomobil üreticileri ve otomotiv tedarikçilerinin, üretim hatlarını elektrikli araçların ve bunların elektrik motorları ve pilleri gibi bileşenlerinin montajına uyum sağlayacak şekilde yeniden yapılandırmaları gerekiyor. Özel yeni makine ve teknolojilere yatırım yapmak, hammaddelerden bitmiş ürünlere kadar tedarik zincirinin, elektrikli araç bileşenlerinin özel gereksinimlerini karşılayacak şekilde uyum sağlaması beklenirken, bataryaların geri dönüşümü üzerine de çalışmak gerekiyor. 2030 yılında elektrikli araçların oluşturduğu batarya dönüşüm ekonomisinin 54,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
İşgücü eğitimi daha da önemli hale geliyor
Yeni ekosistemde işgücünü, beceri çeşitliliğini, tüketici talebini ve memnuniyet derecelerini de iyi okumak gerekiyor. Otomotiv endüstrisi elektrikli mobiliteyi benimserken, elektrikli araçlarla ilgili teknolojilerde uzmanlığa sahip vasıflı işçilere yönelik artan bir talep var.
Mevcut otomotiv tedarikçilerinin işgücünün becerilerini artırması veya pil teknolojisi, elektrikli aktarma organları, yazılım entegrasyonu ve elektrikli araçlara özgü diğer alanlarda uzman tutması gerekiyor.
Eş zamanlı olarak, elektrikli araç sektöründe yeni iş fırsatları ortaya çıktıkça iş gücü seviyesi de değişiyor ve sektörün değişen taleplerini karşılamak için farklı becerilere sahip profesyonellerin ilgisini çekiyor. 2030 yılına kadar elektrikli araç sektöründe 10 milyona kadar doğrudan iş yaratılması, dolaylı olarak 50-55 milyon iş fırsatı daha ortaya çıkması bekleniyor.
Tüketici, elektrikli araçlara kolay ulaşım istiyor
Arz tarafında işgücü, talep tarafında da tüketici eğilimlerinde değişiklikler oldu. Tüketici talep düzeyi ve memnuniyet derecelendirmeleri, otomotiv endüstrisindeki elektrikli araçların satış hacmini ve pazar payını artırıyor. Araç performansı, sürüş menzili, şarj altyapısının erişilebilirliği, pil ömrü, bakım maliyetleri ve genel sahip olma deneyimi tüketici ihtiyaçlarını destekliyor, elektrikli araçların benimsenmesini teşvik ederek müşteri memnuniyetini artırıyor.
Gelişen elektrikli mobilite ortamına uyum sağlayan otomotiv endüstrisindeki paydaşlar için zorluklar ve fırsatlar sunarken, bu çevresel zorlukların ve fırsatların farkında olan, ekonomik gücünü ve rekabetçiliğini korumak isteyen otomotiv endüstrisi, çevresel kısıtlamalara bağlı kalarak tüketici ihtiyaçlarını karşılayan elektrikli araçlar gibi gelişmiş ürünler geliştirmek için teknolojiden yararlanarak yanıt 39 vermeye devam edecek.